Memun’un amacı İmam’ı küçük düşürmek.....

Halife Memun, İmam Rıza’yı münazarada zor durumda bıraksın diye kelam âlimi Süleyman Mervezî huzuruna çağırttı ve ona şöyle dedi: “Ben, senin münazaradaki gücünü bildiğim için arkandan adam gönderdim. Benim amacım, sadece onun bir delilini çürütmendir”

<Memun’un amacı İmam’ı küçük düşürmek.....

 

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

Hasan bin Muhammed, Nevfelî'den şöyle naklediliyor: Horasan mütekellimi (kelam âlimi) Süleyman Mervezî, Halife Memun'un yanına geldi. Memun da ona saygı göstererek hediyeler verdi. Daha sonra şöyle dedi: "Amcamın oğlu Ali bin Mûsa Rıza (a.s) Hicaz'dan yanıma kadar gelmiştir ve o, kelam ilmini ve mütekellimleri sever. Bundan dolayı Terviye günü onunla münazara için yanımıza gelmende herhangi bir sakınca yoktur."

Süleyman: "Ey müminlerin emiri! Sizin meclisinizde ve Haşimoğulları cemaati huzurunda onun gibi bir şahsiyetten soru sormak istemiyorum; çünkü topluluk huzurunda benimle konuşurken ezik düşecektir (yenilecektir). Dolayısıyla onunla fazla tartışmam doğru olmaz!"

Memun: "Ben, senin münazaradaki gücünü bildiğim için arkandan adam gönderdim. Benim amacım, sadece onun bir delilini çürütmendir."

Süleyman: "Anlaşıldı ey müminlerin emiri! Bizleri karşı karşıya getir ve kendin şahit ol!"

Memun, İmam Rıza (a.s)'a haber göndererek şöyle dedi: "Merv (Horasan) ehlinden kelam ilminde Horasan'da üstüne olmayan bir kişi yanımıza gelmiştir. Eğer size zahmet olmazsa ve herhangi bir mani yoksa yanımıza geliniz."

İmam Rıza (a.s) bu mesajı duyar duymaz abdest için kalktı ve bize "Siz benden önce gidiniz" buyurdular.

İmran-ı Sabbi de bizimle beraber idi; hareket ederek Memun'un kapısına vardık. Yasir ve Halid elimden tutarak beni

Memun'un yanına götürdüler. Selam verdiğim zaman Memun şöyle dedi: "Kardeşim Ebu'l-Hasan nerededir? Allah onu korusun!"

Ben; "Biz geldiğimizde elbisesini giymekle meşguldü ve bize önce gelmemizi emretti" dedim. Daha sonra şöyle dedim: "Ey müminlerin emiri! Dostunuz İmran da benimle birliktedir. Kapının arkasında bekliyor."

Memun, "İmran kimdir?" diye sordu. "Sizin vesilenizle Müslüman olan Sabbi'dir" dediğimde içeri girmesini emretti. İmran içeri girdi. Memun ona, "Merhaba, hoş geldin!" dedikten sonra; "Ey İmran! Ölmedin de sonunda Haşimoğullarından mı oldun?" dedi.

İmran: "Hamd o Allah'a ki, beni sizin vesilenizle şereflendirdi ey müminlerin emiri" dedi.

Memun: "Ey İmran! Bu Horasan mütekellimi Süleyman Mervezî'dir."

İmran: "Ey müminlerin emiri! Bu, münazara yönünden Horasan'da tek olduğunu zannediyor. Kendisi de bedâ inancını inkâr ediyor."

Memun: "Neden onunla münazara etmiyorsun?"

İmran: "Bu kendisine bağlıdır."

O sırada İmam Rıza (a.s) içeri girerek, "Ne hakkında konuşuyorsunuz?" diye sordular.

İmran: "Ey Allah Resulünün oğlu! Bu, Süleyman Mervezî'dir."

Süleyman (İmran'a dönerek), "Acaba Ebu'l-Hasan'ın bedâ hakkında dediklerini kabul ediyor musun?"

İmran, "Evet, bedâ konusunda Ebu'l-Hasan'ın sözlerini kabul ediyorum. Kendim gibi görüş sahiplerine delil göstermen için bana delil getirildiğinde kabul ederim" dedi.


(bu bahis devam edecek...)