‘Kâfi olan Allah bana kâfidir’

İmam Sâdık (a.s) buyurdu ki: “İnsanlar yerine Rabbim bana yeter. Rızk verilenler yerine rızk veren bana yeter. Kâfi olan Allah bana kâfidir, her zaman kâfi olan Rabbim bana kâfidir. Ondan başka ilah olmayan Allah bana kâfidir, ona tevekkül ederim. O büyük Arş’ın sahibidir”

<‘Kâfi olan Allah bana kâfidir’

İmam Rıza (a.s), babasından şöyle rivayet etmiştir:

Mensur Devanıkî adamlarını, İmam Sâdık (a.s)'ı getirtmek için gönderdi. Mensur, İmam Sâdık (a.s)'ı şehit etmek istiyordu. Kılıcını ve öldürüldüklerinde mahkûmların altına serilen postu hazırladı ve Rebî'e şöyle dedi: "Ben onunla konuşurken el çırptığımda sen boynunu vur."

İmam Sâdık (a.s), Mensur'un yanına gelince uzaktan ona baktı ve dudaklarıyla bir şeyler söyledi. Mensur kendi yerine oturmuştu. İmam'ı görünce şöyle dedi: "Hoş geldiniz, biz borcunuz için sizi buraya çağırdık."

Daha sonra yumuşak bir dille İmam (a.s)'ın ailesinin hal hatırını sordu ve şöyle dedi: "Allah borcunuzu ödedi ve ödülünüzü belirledi. Ey Rebî üçüncü işi yapma. Ca'fer ailesine geri dönsün."

İmam (a.s) dışarı çıkınca Rebî şöyle dedi: "Ey Eba Abdullah! O kılıcı ve sizin için yere serilen o postu gördünüz mü? Siz elbisenizi silkeleyince kendi kendinize ne söylüyordunuz?"

İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Evet, yüzünde kötülüğü görünce şöyle dedim: İnsanlar yerine Rabbim bana yeter, yaratıklar yerine yaratıcım bana yeter, rızk verilenler yerine rızk veren bana yeter, âlemlerin Rabbi olan Allah bana yeter. Kâfi olan Allah bana kâfidir, her zaman kâfi olan Rabbim bana kâfidir. Ondan başka ilah olmayan Allah bana kâfidir, ona tevekkül ederim. O büyük Arş'ın sahibidir."

Bezentî şöyle diyor:

İmam Rıza (a.s)'a Hz. Fâtıma (a.s)'ın kabrini sordum. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: "Hazret-i Zehra (a.s) kendi evine defnedildi. Ben-i Ümeyye mescidi büyütünce Hz. Zehra (a.s)'ın kabri de mescidin içinde yer aldı."

Hasan bin Cehm şöyle diyor:

İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: "Emir'el Mü'minin Ali (a.s) sürekli şöyle diyordu: İkram ve saygıyı eşekten başka hiç kimse reddetmez."

Ben, "Ne demek istemiştir?" diye sorunca da şöyle buyurdu: "Yani; yer açmak, otururken yer vermek ve güzel koku ikram etmek."

Ali bin Cehm şöyle diyor:

İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "İkram ve saygıyı eşek dışında hiç kimse reddetmez."

Ben, "Hangi tür saygıyı kastediyorsunuz?" diye sorunca da İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Güzel koku ve bir insanın diğer bir insana gösterdiği saygı."

Ebu Zeyd Malikî şöyle diyor:

İmam Rıza (a.s)'dan şöyle buyurduğunu işittim: "Saygı ve ikramı eşekler dışında hiç kimse reddetmez." İmam (a.s)'ın maksadı güzel koku ve oturmak için verilen yastıktır.

İmam Rıza (a.s)'a, "Sonra kirlerini giderip (tırnaklarını kesip, pisliklerden arınıp ve ihramdan çıkıp) temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbe'yi tavaf etsinler" ayeti hakkında sordum.

İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Ayette geçen 'nefes' kelimesi; (burada) tırnakları kesmek, pisliklerden arınmak ve ihramdan çıkmak manasındadır."

(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh)