‘Allah’ın iki gizli ilmi vardır’

İmam Ca’fer (a.s.) buyurdu ki: “Allah Teâlâ’nın iki gizli ve saklı ilmi vardır. Kendisinden başka hiç kimse onu bilemez. İşte bedâ da bu ilimden kaynaklanır. Diğer ilim ise, melekler ve peygamberlere öğrettiği ilimdir. Ehl-i Beyt’in âlimleri de o ilmi biliyorlardı”

<‘Allah’ın iki gizli ilmi vardır’

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

(…dünden devam)

İmam Rıza (a.s.), Kelam âlimi Süleyman'ın sorularına şöyle cevaplar verdi:

Memun: "Ey Ebu'l-Hasan! Bunların bahsettikleri konu hakkında ne diyorsun?"

İmam (a.s): "Ey Süleyman! Neden bedâyı inkâr ediyorsun? Oysa Allah (c.c) şöyle buyuruyor: 'İnsan hiç düşünmez ki o hiçbir şey değilken daha önce Biz yarattık onu.' (Meryem/67) Yine buyuruyor ki: 'Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O'dur.' (Rum/27). Yine buyuruyor ki: 'Gökleri de eşsiz-örneksiz yaratan O'dur, yeryüzünü de.' (Bakara/117). Yine buyuruyor ki: 'O, yaratışta neyi dilerse çoğaltır.' (Fâtır/1). Yine buyuruyor ki: 'İnsanı da balçıktan yaratmaya koyulmuştur.' (Secde/7). Yine buyuruyor ki: 'Bir başka bölük de var ki işleri Allah'ın emrine kalmış; o bunları ya azaplandırır veya tövbelerini kabul eder.' (Tevbe/106). Yine buyuruyor ki: 'Ömür sürene ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır.' Fâtır/11)."

Süleyman: "Acaba bu konuda babalarınızdan size rivayet ulaştı mı?" İmam (a.s): "Evet, Ebu Abdullah (İmam Sâdık)'tan şöyle bir rivayet bana nakledilmiştir: Allah Teâlâ'nın iki gizli ve saklı ilmi vardır. Kendisinden başka hiç kimse onu bilemez. İşte bedâ da bu ilimden kaynaklanır. Diğer ilim ise, melekler ve peygamberlere öğrettiği ilimdir. Peygamberimizin Ehl-i Beyt'inin âlimleri de o ilmi biliyorlardı."

Süleyman: "Bu meseleyi Allah'ın Kitabından açıklamanı istiyorum." İmam (a.s): "Allah Teâlâ, Peygamberine şöyle buyurmuştur: 'Artık yüz çevir onlardan, bundan dolayı da sen kınanmazsın.' (Zâriyat/54). Allah Teâlâ önce onları helak etmek istedi, sonra beda hâsıl oldu ve şöyle buyurdu: 'Ve öğüt ver, gerçekten de öğüt, insanlara fayda verir.' (Zâriyat/55).

Süleyman: "Size feda olayım, yine buyurun."

İmam (a.s): "Babam, babalarından ve onlar da Allah Resulünden şöyle rivayet etmişlerdir: Allah Teâlâ peygamberlerinden birine falan padişaha, falan zamanda ruhunu alacağımı bildir, diye vahyetti. Peygamber de bu haberi padişaha bildirdi. Padişah bu haberi duyunca dua etmeye ve yakarmaya başladı; öyle ki, oturmuş olduğu tahttan düştü ve Allah'a şöyle arz etti: 'Allah'ım! Oğlumun büyüyüp işlerimi yapmasına kadar bana mühlet ver.' Bunun üzerine Allah Teâlâ peygamberine şöyle vahyetti: 'Padişaha git ve ecelini ertelediğimi ve ömrünü on beş yıl uzattığımı bildir!' Peygamber cevaben: 'Ey Rabbim! Benim şimdiye kadar yalan söylemediğimi biliyorsun' dedi. Allah (c.c) ona, 'Sen görevli bir kulsun, o halde bunu ona ilet; Allah yaptıklarından sorgulanmaz' diye vahyetti."

Daha sonra İmam (a.s) Süleyman'a dönerek: "Bu konuda Yahudilere benzediğini (onlar gibi düşündüğünü) zannediyorum" buyurdu. Süleyman: "Bundan Allah'a sığınırım; Yahudiler ne diyor?" İmam (a.s): "Yahudiler, 'Allah'ın eli bağlıdır' dediler. Bundan amaçları ise şu idi: Allah işini tamamlamış, artık hiçbir şey yaratmıyor. Buna karşılık Allah Teâlâ da şöyle buyurdu: 'Kendi elleri bağlanasılar! Söyledikleri söz yüzünden lânete uğra- yasılar!' (Mâide/64). Bazılarının babam Mûsa bin Ca'fer (a.s)'dan bedâ hakkında soru sorduğunu işittim. Babam şöyle buyurdu: Halk bedâyı ve Allah'ın, bir grubun işlerini karara bağlamak için geciktirmesini nasıl inkâr edebilir?" Süleyman: "Biz Kur'an'ı Kadir Gecesi indirdik (Kadir/1) ayetinin hangi konu hakkında indiğini anlatır mısın?"

İmam (a.s): "Ey Süleyman! Allah Teâlâ bu gecede, bu yıldan gelecek yıla kadar olan hayat, ölüm, hayır, şer ve rızık gibi şeyleri takdir eder ve bu gecede takdir ettiği her şey, kati ve kesindir."

Süleyman: "İşte şimdi anladım. Sana feda olayım."

(devam edecek…)