‘Allah benim için ondan intikam alacaktır’

Ali bin Muhammed bin Cehm, Halife Memun’un, İmam (a.s.) hakkında övgü dolu sözlerini aktardığında İmam Rıza gülerek şöyle buyurdu: “Ey ibn-i Cehm! Ondan duydukların seni aldatmasın, o beni hile ile tuzak kurup öldürecek, Allah da benim için ondan intikam alacaktır

<‘Allah benim için ondan intikam alacaktır’

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

(…dünden devam)

Halife Memun, İmam Rıza'ya sorularına devam etti: "Allah hayrını bol etsin ey Ebu'l-Hasan! Bana Allah'ın şu ayeti hakkında bilgi veriniz: 'Allah senin önceki ve sonraki günahlarını bağışlasın.' (Feth/2)."

İmam Rıza (a.s) buyurdu ki: "Mekke müşrikleri nezdinde Hz. Resûlullah (s.a.a)'den daha günahkâr bir kimse yoktu. Çünkü onlar bîsetten önce üç yüz altmış puta tapıyorlardı. Resûlullah (s.a.a), lâ ilahe illallah kelimesini söylemeye davet edince bu onlara çok ağır geldi. İşte bundan dolayı şöyle dediler: 'İlahları bir tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu, şaşırtıcı bir şey. Onlardan önde gelen bir grup, yürüyün, ilahlarınıza karşı (bağlılıkta) da kararlı olun; çünkü asıl istenen şey de budur diye çekip gitti. Biz bunu son dinlerin hiçbirinde duymadık. Bu, ancak bir yalan!' (Sâd/5-7).

Sonra Allah-u Teâlâ, Mekke'yi Peygamberi için (s.a.a) fethedince şöyle buyurdu: '(Ey Peygamber!) Şüphe yok ki Biz, Sana apaçık bir fetih vermişizdir.' Maksat, Mekke'nin fethidir. 'Allah Senin önceki ve sonraki günahlarını bağışlasın' ayetinden kasıt, yani 'Mekkeli müşrikler nezdinde Allah'ın birliğine davetinle önceden ve sonradan telakki edilen günahları örtsün'dür. Çünkü Mekke müşriklerinin bir kısmı Müslüman oldular, bir kısmı da Mekke'den dışarı çıktılar. Geri kalanlar ise Peygamber (s.a.a)'in halkı tevhide davet etmesine karşı gelebilecek yüksek bir güce sahip değillerdi. Böylece Peygamber (s.a.a)'in onlara galibiyetiyle onlar açısından günah sayılan şeyler de örtülmüş (kapanmış) oldu."

Memun: "Allah hayrını bol etsin ey Ebu'l-Hasan! Bana Allah Teâlâ'nın şu buyruğu hakkında bilgi veriniz: 'Allah Seni affetsin, neden onlara izin verdin?' (Tevbe/43)."

İmam (a.s): "Bu ayet (Türkçedeki söylenişiyle kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit kabilindendir.) Allah (c.c) zahirde peygamberiyle konuşmuştur ama gerçekte O'nun ümmetini kastetmiştir. Şu ayet de öyledir: 'Eğer şirk koşacak olursan amellerin hiç olur ve zarara uğrayanlardan olursun.' (Zümer/65). Yine, şu ayet de öyledir: 'Sana sebat etme kabiliyeti vermeseydik and olsun ki birazcık onlara meyledecektin.' (îsrâ/74)."

Memun: "İçim rahatladı ey Resûlullah'ın oğlu! Bana gizli olan şeyi açıkladınız. Allah Teâlâ, peygamberler ve İslam'dan taraf seni mükâfatlandırsın."

Ali bin Muhammed bin Cehm şöyle diyor:

"Memun kalkıp namaza giderken mecliste bulunan Muhammed bin Ca'fer bin Muhammed'in (İmam Rıza'nın amcası) elinden tutarak onu da kendisiyle birlikte götürdü. Ben de onları izledim. Memun, ona, 'Kardeşinin oğlunu nasıl buldun?' diye sordu. Muhammed bin Ca'fer de cevaben, 'O âlimdir ama onun hiçbir âlim ile ilişkisinin olduğunu görmedik' dedi. Onun bu sözü üzerine Memun şöyle dedi: 'Kardeşinin oğlu, Peygamber (s.a.a)'in Ehl-i Beyt'indendir; öyle bir Ehl-i Beyt ki, Peygamber (s.a.a) onların hakkında şöyle buyurmuştur: Bilin ki Ehl-i Beyt'imin iyileri ve neslimin arınmışları, küçüklükte halkın en olgunları ve büyüdüklerinde de halkın en bilginleridirler. Onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın; çünkü onlar, sizden daha bilgilidirler. Onlar sizleri hidayetten çıkarıp dalalet kapısına sokmazlar.'

İmam Rıza (a.s) da kendi evine gitti. Sabah olunca İmam Rıza'nın yanına gittim, Memun'un ve İmam'ın amcasının sözlerini O'na bildirdim. İmam gülerek, 'Ey İbn-i Cehm! Ondan duydukların seni aldatmasın, o beni hile ile tuzak kurup öldürecek, Allah da benim için ondan intikam alacaktır' buyurdu."

Şeyh Saduk şöyle diyor: "Ali bin Muhammed bin Cehm'in, nasibî (Ehl-i Beyt'e küfreden) ve Ehl-i Beyt düşmanı olmasına rağmen böyle bir hadisi nakletmesi garip (ilginç)'tir."

(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk îbn-i Babeveyh)