‘Sen, mü’minlerin mevlası oldun’

Resûlullah (s.a.a) Gadir günü kendisine mahsus olan çadırda oturdu ve Hz. Ali'yi başka bir çadıra göndererek halkın orada onu kutlamalarını emretti. Hz. Ali'yi tebrik edenlerden biri de Ömer b. Hattab idi. O şöyle dedi: “Ne mutlu sana ey İbn-i Ebu Tâlib! İşte sen benim ve bütün mü'min olan erkek ve kadınların mevlası oldun”

<‘Sen, mü’minlerin mevlası oldun’

 

Muhammed b. Cerir-i Taberi, el Velaye kitabında Zeyd b. Erkam'dan şöyle bir rivayet naklediyor:

Resûlullah buyurdu ki: "Ey millet! Sizlere söyleyeceğim şey hakkında söz veriniz; onu değiştirmeyeceğinize ve burada olmayanlara, evlat ve akrabalarınıza ulaştıracağınıza dair yemin ediniz. Ali'ye, 'Selam olsun sana ey Emirü'l-Müminin' diye hitap ederek şunları söyleyin: Bu hidayet üzerine Allah'a hamd olsun, Allah bizi hidayet etmeseydi biz bu hidayete kavuşmazdık, zira Allah bütün sesleri işitip kalpte gizli olan şeyleri bilir, her kim biati bozarsa kendi zararınadır ve taahhüdüne vefa eden kimseye büyük mükâfat verecektir. Allah'ı razı edecek sözleri söyleyin ama eğer küfre dönüş yaparsanız Allah'ın size ihtiyacı yoktur."

Bu arada halk bağırarak şöyle dediler: "Evet, işittik ve sevinerek Allah ve O'nun Resûlünün emrine itaat ediyoruz." Ve bu arada ilk önce Peygamber (s.a.a) ve Ali (a.s) ile görüşen kimseler Ebu Bekir, Ömer, Osman, Talha, Zübeyr ve ondan sonra Muhacir, Ensar ve diğerleri oldu. Bu görüşmeler öğle ve ikindi namazlarını cem ederek kıldırdığı zamana kadar devam etti ve daha sonra akşam namazına kadar sürdürüldü, biat ve görüşmeler üç defa tekrarlandı."

Ahmed b. Muhammed, Menakib-i Ali b. Ebu Tâlib kitabında, üstadı Ebu Bekir b. Abdurrahman'dan bu kutlama hadisini rivayet ederek şöyle yazıyor: "Orada bulunan halk 'Allah ve Resûlünün emrini işittik, seve seve itaat edeceğiz' diyerek biat etmeye başladılar."

(Yukarıda Taberi'den zikrettiğimiz rivayeti naklederek) şöyle devam ediyor: "Her bir grubun biatından sonra Resûlullah (s.a.a) şöyle buyuruyordu: 'Bizi bütün âlemlerden daha üstün kılan Allah'a hamd olsun.' Ve ondan sonra böyle görüşmek bir adet olarak toplumda yer buldu."

En-Neşr ve't-Tayy kitabında da buna benzer bir rivayet nakledilmiştir.

Mevlevi Veliyullah-i Leknuvi, Mir'atu'l-Mü'minin kitabında Gadir hadisini zikrettikten sonra şöyle yazıyor:

"Ömer, Ali ile görüşerek, 'Kutlu olsun sana ey Ebu Tâlib oğlu! Sen bütün mü'minlerin mevlası oldun' diyerek tebrik etti."

Tarihçi İbn-i Havendşah (ö. h. 903) Gadir hadisini zikrettikten sonra şöyle yazıyor:

"Ondan sonra Resûlullah (s.a.a) kendisine mahsus olan çadırda oturdu ve Ali (a.s)'ı da başka bir çadıra göndererek halkın orada onu kutlamalarını emretti. Kutlama merasimi bittikten sonra Peygamber (s.a.a) zevcelerini onu tebrik etmeleri için gönderdi, onlar da gidip onu kutladılar. Sahabilerden Hz. Ali'yi tebrik edenlerden biri de Ömer b. Hattab idi; o şöyle dedi: Ne mutlu sana ey İbn-i Ebu Tâlib! İşte sen benim ve bütün mü'min olan erkek ve kadınların mevlası oldun."

Tarihçi Ğiyasuddin (ö. h. 942), Habibu's-Seyr kitabında şöyle yazıyor:

"... Ondan sonra Emirü'l- Mü'minin Hz. Ali, Resûlullah'ın (s.a.a) emriyle kendisine has olan bir çadırda oturdu ve halk, görüşmesine gelerek onu kutluyordu. Onu kutlayanlardan birisi de Ömer b. Hattab idi. O şöyle dedi: 'Kutlu ve mutlu olsun sana ey İbn-i Ebu Tâlib! İşte sen benim ve bütün mü'min olan erkek ve kadınların mevlası oldun.' Ondan sonra Resûlullah (s.a.a), ümmü'l-mü'mininlere, Emirü'l- Mü'minin Hz. Ali'yi kutlayıp tebrik etmelerini emretti. (Keşfu'z-Zünun, c.1, s.419'da, Habibu's-Seyr kitabını muteber kitaplardan zikretmiştir. Hisamuddin, Merafizu'r-Revafiz kitabında; Ebu Hasanat-i Hanefi, Fevaidu'l-Behiyye kitabında ona itimad ederek sözlerini nakletmişlerdir. Allame Emini, el-Gadir).