‘O, ümmetin en büyük bayramlarındandır’

Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Gadir-i Hum günü, ümmetin en büyük bayramlarındandır. Bu öyle bir gündür ki, Allah Teâlâ, kardeşim Ali b. Ebu Tâlib'i ümmetin hidayet ve liderliği için nasb etmemi emretmiştir. Allah Teâlâ o günde dini ikmal etmiş, nimetlerini tamamlamış ve onlar için İslam dinini seçerek ona razı olmuştur”

<‘O, ümmetin en büyük bayramlarındandır’

Hüccetu'l-İslam Ebu Hamid-i Gazali (ö. h. 505) kitabında şöyle yazıyor:

"Ehl-i Sünnet âlimleri, Resûlullah'ın (s.a.a) Gadir-i Hum günündeki konuşmasında buyurduğu; 'Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır' hadisinin metninde ittifak etmişlerdir. Ondan sonra Ömer, 'Ne mutlu sana ey Ebu'l- Hasan! Sen benim ve bütün mü'min erkek ve kadınların mevlası oldun' dedi." (Sirru'l- Âlemin, s. 9).

Ebu'l-Futuh-i Aşari eş- Şehristani (ö. h. 548), el-Milel ve'n-Nihal kitabında şöyle yazıyor:

"Ama İslam'ın kâmilleşme meselesi, 'Ey Peygamber! Rabbinden sana nazil olanı tebliğ et...' ayeti nazil olduktan sonra şöyledir: Resûlullah (s.a.a), Gadir-i Hum'a yetiştiğinde büyük bir gölgeliğin kurulmasını emretti. 'Cemaat namazı kılınacaktır' diye duyuru yapıldı. Daha sonra Resûlullah (s.a.a) bir konuşma yaparak şöyle buyurdular: 'Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır!

Allah'ım, onu sevenleri sev, ona düşman olanlara düşman ol, yardım edenlere yardım et, onu terk edenleri terk et ve hakkı ondan ayırma!' Daha sonra üç kez; 'Ey insanlar, Allah'ın emrini tebliğ ettim mi?' buyurdular. İmamiyyeliler diyorlar ki, bu Ali'nin velayetine çok açık bir nastır, çünkü her nasıl mana etsen Resûlullah'ın sahip olduğu velayeti, Ali'ye verdiği ortaya çıkacaktır. Sahabiler de bunun aynısını anlamışlardır. Hatta Ömer, Ali'ye, 'Ne mutlu sana ey Ali, sen bütün mü'min erkek ve kadınların mevlası oldun' demiştir." (el-Milel ve'n-Nihal, c. l, s. 220).

Seyyid Ahmed Zeyni Dehlan el-Mekki eş-Şafîi (ö.h. 1304) şöyle yazıyor:

"Ömer (r.a), Ali b. Ebu Tâlib'i ve Resûlullah'ın Ehl-i Beyti'ni seviyordu, bu konuda ondan çok sözler naklolmuştur, onlardan birisi de şudur: Resûlullah; 'Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır' buyurduğunda, Ebu Bekir ve Ömer, 'Ey Ebu Tâlib'in oğlu! İşte sen bütün mü'minlerin mevlası oldun' dediler." (el- Fütuhatu'l-İslamiyye, c. 2, s. 306).

Tarik b. Şehab-i Kuttabi, bir gün Ömer b. Hattab'ın meclisinde şöyle dedi: "Eğer bu ayet bizim hakkımızda nazil olsaydı, biz bu günü bayram olarak ilan ederdik." Orada bulunanların hiçbiri onun sözünü reddetmedi ve böyle bir sözü Ömer'in kendisi de söylemiştir.

Bunların hepsi Gadir-i Hum gününün çok büyük önem taşıdığını gösteriyor. Bu gün, Allah'ın Resulünü, Hidayet İmamlarını ve onların yolunda olan bütün mü'minleri sevindirmiştir.

Resûlullah (s.a.a) de bu konuya değinmiştir. Üçüncü yüzyılın âlimlerinden olan Furat b. İbrahim-i Kufi, Muhammed b. Zahir'den, o da Abdullah b. Fazl- i Haşimi'den, o da İmam Sâdık (a.s)'dan, o da babaları vasıtasıyla Resûlullah (s.a.a)'den şöyle buyurduğunu rivayet ediyorlar: "Gadir-i Hum günü, ümmetin en büyük bayramlarındandır. Bu öyle bir gündür ki, Allah Teâlâ, kardeşim Ali b. Ebu Tâlib'i ümmetin hidayet ve liderliği için nasb etmemi emretmiştir. Allah Teâlâ o günde dini ikmal etmiş, nimetlerini tamamlamış ve onlar için İslam dinini seçerek ona razı olmuştur."

Ebu Said-i Harkuşi en-Nişaburi (ö. h. 407), Şerefu'l- Mustafa kitabında, Ebu Said-i Hudri'nin yoluyla şöyle bir hadis rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.a) Gadir gününde şöyle buyurdular:

"Beni kutlayın! Beni kutlayın! Çünkü Allah Teâlâ beni Peygamberlik ve Ehl-i Beyt'imi de imametlik makamıyla (diğer kimselerden) üstün kıldı. 'And olsun, sizin için, Allah ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulünde güzel bir örnek vardır.' (Ahzab/21)."

Araplar, Fars Şahları gibi altın ve mücevherle süslenmiş taçların yerine sarık (imame) kullanıyorlardı, onu da ancak büyük olan ve eşraf kesimi kullanıyordu. Bu yüzden Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdular: "Sarık Arapların tacıdır."

Şeblenci, "Resûlullah'ın (s.a.a) lakaplarından biri de 'Taç Sahibi idi" dedikten sonra şöyle yazıyor: "Taçtan maksat imamedir; çünkü hadiste de, 'İmame Arapların tacıdır' diye geçmiştir. Buna binaen Resûlullah (s.a.a) bu sevinç ve neşe gününde o kalabalık toplumun içerisinde 'Sehab' adlı imamesini kendi mübarek eliyle Hz. Ali'nin başına koydu ve böylece kendi velayetini, kendisinden sonra onun yerinde oturup vazifesini yapacak olan kimseye vermiş oldu." (Allame Emini, el-Gadir).