İmam’a (a.s) Medine’den neden ayrıldığı soruldu.....

Kerbela istikametinde yollarına devam ederken, Ebu Hirem adında bir Kûfeli, İmam Hüseyin’e (a.s.), “Ey Resulüllah (s.a.v.)’in torunu! Seni Ceddinin hareminden çıkaran sebep nedir?” diye sordu

<İmam’a (a.s) Medine’den neden ayrıldığı soruldu.....

Kerbela istikametinde yollarına devam ederken, Ebu Hirem adında bir Kûfeli, İmam Hüseyin'e (a.s.), "Ey Resulüllah (s.a.v.)'in torunu! Seni Ceddinin hareminden çıkaran sebep nedir?" diye sordu.

Hz. Hüseyin (a.s.) cevaben şöyle buyurdu:

"Ey Eba Hirem! Ümeyyeoğulları, çirkin sözlerle benim şahsiyetime dokundular, buna karşı sabrettim. Malımı, servetimi yağmaladılar, yine sabrettim. Fakat kanımı dökmek istediklerinde kendi şehrimi terk etmek zorunda kaldım.

Allah'a and olsun ki, bunlar (Ümeyyeoğulları) beni katledeceklerdir. Allah-u Teala da onları büyük bir zillet  ve keskin bir kılıca düçâr edecek, kendilerini hor, hakir eden bir kimseyi onlara musallat kılacaktır.

O zaman da bir kadının kendi arzuları doğrultusunda halkının mal ve canına hükmettiği Sebe kavminden daha çok hor ve zelil bir duruma düşeceklerdir."

İmam Hüseyin (a.s.) kanını bilerek mi akıttı?

İmam Hüseyin (a.s.) için kanını bilerek akıttı şeklinde görüşte bulunanlar vardır.

Ancak bir düşünün; eğer İmam Hüseyin (a.s.) sessiz kalmaya devam etse ve eceli ile ölseydi bugüne kadar devam eden etkiyi sağlayabilir miydi? Asla.

Onun kanı en kıymetli zamanda, en kutsal iş için akmıştır. İmam Hüseyin'in canı pahasına duruşu, küfre, batıla ve zulme karşı, Rasulüllah'ın istikametinde hakkı temsil etme duruşudur.

Gerçek mü'minlerin ve elbette ki Ehl-i Beyt imamlarının vazifesi, Kur'an ve Sünnet çizgisini diğer nesillere aktarmaktır. İmam Hüseyin (a.s.) için bunun tek yolu ölüme gitmekti ve bunu başarı ile yaptı.  

Gelinen noktada, ümmetin farklı bir şekilde içinde bulunduğu ters yoldan dönmesi mümkün değildi.

Ancak ailesi ile birlikte kanını feda etmesi, ümmetin ayıkmasına sebep olmuştur. Zaten şehadetinden sonra yaşananlar, bunu gösterecektir.

Kerbela faciasının yaşandığı gün anlatılırken görülecektir ki, o gün İmam (a.s.)'ın Ehl-i Beyt'inden herkes, "Önce ben kendimi Hüseyin (a.s.) için feda edeyim" diyecektir.

Abbas b. Ali'ye eman verilmesine rağmen onun gösterdiği tavır, Hz. Hüseyin (a.s.)'ın biatini kaldırmasına rağmen tek bir kişinin dahi onu terk etmemesi, Kasım'ın şehadeti, siyahî kölenin Hz. Hüseyin (a.s.)'a olan teslimiyeti hep bunu gösterecektir.

İmam Hüseyin ve ashabı, ölümü Cenab-ı Hakkın rızasına, Allah aşkına, muhabbete, Resulüllah (s.a.v.)'e kavuşmaya, doruk noktadaki kulluğa tercih etmişlerdir. Hepsi rızaları ile ölümü tercih etmişlerdir.

Bu cepheden bakıldığında, hiçbirinin kanı boşa akmamıştır. Hem, ilay-i kelimatullah uğruna vazifelerini yerine getirmişlerdir, hem de en yüce makama, şehadete tarifi imkansız bir muhabbet ve aşk hâli ile erişmişlerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)