İmam Cafer’in gaybi bilgilerinden örnekler -1

Burada, İmam Sadık’ın (a.s.) genellikle toplumdan saklamayı tercih ettiği özel bilgi ve gaybi ilmiyle ilgili birkaç örnek aktarıyoruz

<İmam Cafer’in gaybi bilgilerinden örnekler -1

Burada, İmam Sadık'ın (a.s.) genellikle toplumdan saklamayı tercih ettiği özel bilgi ve gaybi ilmiyle ilgili birkaç örnek aktarıyoruz:

1- Zeyd b. Ali'nin (a.s.) şahadetinden sonra, büyük oğlu Yahya gizlice İran'a gitti ve bir süre sonra İran'ın doğusunda bir grup Müslüman'a liderlik ederek zalim Emevi halifesine karşı kıyama girişti.

Zulüm düzeniyle yiğitçe çarpıştı ve kahramanca şehit düştü. Bâbası Zeyd gibi onun da mübarek naaşını darağacına astılar.

Yıllarca darağacında asılı kalan naaşı, Ebu Müslim'in kıyamından sonra onun tarafından darağacından indirilip saygıyla toprağa verildi.

Yahya'nın Horasan'a doğru gittiği günlerde, hac yolculuğundan dönmekte olan ve Medine'de İmam Sâdık'la (a.s.) görüşmüş bulunan Mütevekkil b. Harun adlı bir Müslüman, yolda Yahya'yla karşılaştı. Selamlaştıktan sonra Mütevekkil, Yahya ile arasında şu konuşmanın geçtiğini anlatır:

"Ey Mütevekkil, nereden geliyorsun?"

"Hac'dan."

"Ailem, amcaoğullarım ve İmam Sadık'tan ne haber?"

Olanları, anlattım ve babası Zeyd'in şahadetinin herkesi hüzne boğduğunu söyledim. Onaylarcasına başını sallayarak şöyle dedi:

"Amcam Muhammed b. Ali (İmam Bakır) babama akıbetinin nasıl olacağını ve başına neler geleceğini söylemişti. Sahi, amca- oğlum Cafer b. Muhammed'i gördün mü?

"Evet."

"Benim hakkımda bir şey söyledi mi?"

"Evet."

"Ne söylediğini anlatır mısın?"

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Üzgün bir şekilde:

"Ondan duyduklarımı size anlatmam çok zor, dedim."

"Benim, ölümden korktuğumu mu sanıyorsun" dedi kırgınca. "İmam'ın benim için ne söylediğini bilmek istiyorum."

"Babanız gibi sizin de şehit edileceğinizi ve tıpkı onun gibi naaşınızın asılacağını haber verdi."

Yahya, Mütevekkil'le biraz daha sohbet etti. Sonra yanındaki Sahife-i Seccadiye nüshasını Mütevekkil'e emanet edip onu Medine'ye götürmesini ve oradaki bir yakınına vermesini tembihleyerek, "Vallahi! Amcaoğlum İmam Sadık şehit düşeceğimi haber vermemiş olsaydı, benim için çok değerli olan bu Sahife-i Seccadiye nüshasını sana emanet etmezdim! Ama onun verdiği bir haberin hak olduğunu bilirim ben; çünkü bu tür haber ve bilgiler, atalarından ulaşmıştır ona" dedi. (Munhtehe'l-Amal, İmam Seccad'ın (a.s.) Hayatı bölümünde; Yahya b. Zeyd'in Maktal adlı eseri, Sahife-i Seccadiye'nin mukaddimesinde)

Çok geçmeden İmam Cafer Sadık'ın (a.s.) önceden haber verdiği olay vuku buldu ve her şey tıpkı onun söylediği gibi oldu.

2- Safvan b. Yahya söyle anlatır:

"Cafer b. Muhammed b. Eş'as bir gün bana, "Aramızda pek bahsi edilen bir mevzu olmadığı ve hakkında başkalarının bildiği şeyleri biz bilmediğimiz ve başkaları kadar tanımadığımız halde, neden İmam Câfer'e bağlı olduğumuzu biliyor musun?" diye sordu. Bilmediğimi söyleyince, şöyle anlattı:

"Bir gün Mansur Devaniki babamdan çok özel bir görev için becerikli ve güvenilir bir adam istedi. Babam da dayısını önerdi.

Mansur, babamın dayısını çağırtarak ona yüklüce bir para veriyor ve bu parayla Medine'ye gidip Abdullah b. Hasan b. el-Hasan ve aralarında Câfer b. Muhammed'in de bulunduğu akrabalarıyla görüşmesini, onlara kendisinin Horasan'dan gelen bir garip olduğunu, orada İmam'ın çok güvenilir dostlarının da bulunduğunu ve onlara para gönderdiğini söyleyip bu paraları belirlendiği meblağlarda aralarında paylaştırmasını ve parayı aldıklarına dair de onlardan kendi el yazılarıyla birer makbuz almasını istiyor.

Babamın dayısı söyleneni yapıp bir süre sonra geri dönüyor. Mansur onu çağırtıp yaptıklarını anlatmasını isteyince, "Hepsiyle görüşüp paraları söylediğiniz üzere onlara verip makbuz da aldım" diyor, "Ancak, sadece Câfer b. Muhammed hariç. O, Mescidu'n- Nebi'de namaz kılıyordu, arkasında oturup namazını bitirmesini bekledim.

Namazını bitince daha ben ağzımı açıp tek kelime etmediğim halde o adeta aklımdan geçenleri okurcasına bana dönüp, 'Allah'tan kork!' dedi, 'Peygamber'in Ehl-i Beyt'ini aldatmaya kalkışma ve Mansur'a da Allah'tan korkmasını ve Ehl-i Beyt'e oyun oynamaktan vazgeçmesini söyle!' dedi.

Ben olayı bilmiyormuş gibi davranarak, 'Anlayamıyorum efendim, ne demek istiyorsunuz?' diye sorunca, beni yakınına çağırdı ve sizinle aramızdaki gizli konuşmaları ve bana verdiğiniz görevi en ince ayrıntılarıyla anlattı. Duyduklarıma inanamıyordum, o sırada sanki bizim yanımızdaymış gibiydi!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)