Gadir gününe hürmet bir mükellefiyettir.....

Müslümanların, Gadir-i Hum gününde bağışlanan nimetler karşısında Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan, namaz, oruç, sıla-i rahim, yemek vermek ve bugüne yakışan merasimler düzenlemek gibi amelleri yapmakla Allah'a şükretmeleri gerekir

<Gadir gününe hürmet bir mükellefiyettir.....

Gadir-i Hum gününde dini kemale erdirip Hz. Ali'yi (a.s) bize İmam olarak tayin etmesiyle Allah Teâlâ bizim üzerimize olan nimetlerini tamamladı ve böylece ümmet için kurtuluş saadet ve doğru yol açıklandı. Bundan dolayı rahmet ve nimet günü olan meb'es-i nebevi hariç bu günden daha önemli bir gün yoktur. Müslümanların bu günde bağışlanan nimetler karşısında Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan, namaz, oruç, sıla-i rahim, yemek vermek ve bugüne yakışan merasimler düzenlemek gibi amelleri yapmakla Allah'a şükretmeleri gerekir.

Hadislerde bugünde bazı amellerin yapılması özellikle tavsiye edilmiştir. Onlardan birisi de Gadir günü orucudur.

Hafız Ebu Bekr-i Hatib-i Bağdadi (ö. h. 463), Abdullah b. Ali b. Muhammed b. Buşran'dan, o da Hafız Ali b. Ömer-i Darukutni'den, Nasr b. Habşun'dan, Ali b. Saidi Remeli'den, Zemure b. Rebia'dan, Abdullah b. Şevzeb'ten, Matar-i Verrak'tan, Şehr b. Huşeb'ten, o da Ebu Hureyre'den rivayet ediyor ki:

"Her kim Zilhicce'nin on sekizinde oruç tutarsa, karşılığında Allah Teâlâ ona altı ay oruç tutmuş gibi sevap yazar.

O gün Gadir-i Hum günüdür, o gün, Resûlullah(s.a.a), Ali b. Ebu Tâlib'in elinden tutarak şöyle buyurdular: 'Acaba ben mü'minlerin velisi değil miyim?'

Hazır olanlar, 'Evet, öylesin ey Allah'ın Resûlü' diye cevap verdiler.

Devamında buyurdular: 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.'

Ondan sonra Ömer b. Hattab şöyle dedi: 'Ne mutlu sana, ne mutlu sana ey Ebu Tâlib'in oğlu! Sen, benim ve bütün Müslümanların mevlası oldun.'

Daha sonra, 'Bugün dininizi sizlere kamil ettim...' ayeti nazil oldu. Kim Receb ayının yirmi yedisinde oruç tutarsa, ona altı ayın orucunun sevabı yazılır. Bugün, Cebrail'in (a.s) Hz. Muhammed (s.a.a)'e ilk vahyi getirdiği gündür."

Aynı rivayeti başka yolla Ali b. Said-i Remali'den de naklediyor. (Tarih-i Bağdad, c.8, s.290).

Asimi, Zeynu'l-Feta kitabında aynı rivayeti yazmış ancak onda Meb'es gününün orucundan bahsetmemiştir.

Ebu İsmail-i Fakih, "Muhammed b. Yahya el- Alevi'den, İbrahim b. Muhammed-i Ami'den, Habşun b. Musa el- Bağdadi'den, Ali b. Said eş- Şami'den, Zemure'den, Ebu Şevzeb'ten..." senedini zikrettikten sonra, aynı rivayeti yazıyor.

İbn-i Mağazili eş-Şafii, Menakıb kitabında, Ebu Bekir Ahmed b. Muhammed b. Tavan'dan, o da Ebu'l-Huseyn es-Semmak'tan, o da Ebu Muhammed Ca'fer b.

Muhammed b. Nasir-i Huldi'den, o da Ali b. Said-i Remeli'den... aynı rivayeti nakletmiştir.

Sıbt İbn-i Cevzi (Tezkiret-ul Havas, s. 18) ve Hatib-i Harezmi (Menakıb-i Harezmi, s.94) Hafız Beyhaki'nin senediyle, Müstedrek sahibi olan Hakim-i Nişaburi'den, o da Ebu Yali ez- Zubeyri'den, o da Ebu Ca'fer-i Bezzaz'dan, o da Ali b. Said'den... aynı rivayeti yazmıştır.

Şeyhu'l-İslam Himvini de Hafız Beyhaki yoluyla rivayeti nakletmiştir. (Allame Emini, el- Gadir).