‘Dinlerini halifenin yandaşlarına bağladılar’

Hz, Ebuzer’i, Rebeze’ye uğurlayan Hz. Ammar şöyle dedi: “Seni korkutanları, Allah korkutsun. Allah’a yemin ederim ki eğer sen onların dünyasıyla uyum sağlasaydın, emanda olacaktın. Onların işlerini alkışlasaydın, seni seveceklerdi. Halkı senin aleyhine yönelten şey, onların dünyaya olan bağlılıkları, ölümden korkmaları ve başta olanı sevmekti. Bunlar dinlerini halifenin yandaşlarına bağladılar. Onlar da bunun karşılığında dünyalarından onlara verdiler. Her iki grup da dünyada ve ahirette hüsrandadır”

<‘Dinlerini halifenin yandaşlarına bağladılar’

Hz. Ebuzer Rebeze sürüldüğünde, Hz. Ali (a.s), uğurlamaya gelenlere hitap ederek şöyle buyurdu: "Amcanızla vedalaşın."

Bunun üzerine sözü İmam Hasan (a.s) şöyle buyurdu: "Bunların sana yaptıklarını görüyorsun. Dünya ebedi olmadığı için unut. Meşakkat ve zorlukların karşılığını ahirette almak için katlan. Sabırlı ol ki Resûlullah (s.a.a), senden razı olduğu halde O'nunla buluşasın."

Hz. Hüseyin (a.s) de söze başlayarak şöyle buyurdu: "Amcacığım, Allah bu durumu değiştirebilir. Allah, her gün yaratıp yok edendir. Bunlar dünyalarını sevdikleri için seni üzdüler ve bu şehirde kalmana izin vermediler. Ama sen dinin için onları günahtan alıkoymaya çalıştın. Onların ne kadar da senin kaçındırmak istediğin mala ihtiyacı vardır. Hâlbuki sana yasak ettikleri şeyden sen ganisin.

Allah'tan sabır iste ki üzülmeyesin. Allah'a sığın çünkü sabır dinin bir bölümü ve büyüklük alametidir. Ama üzüntü ve dargınlık, ne günü çabuk geçirir ne de ölümü uzaklaştırır."

Bu arada Hz. Ammar'ın tüm vücudu titriyordu. Şöyle dedi Ebuzer'e: "Seni korkutanları, Allah korkutsun. Allah'a yemin ederim ki eğer sen onların dünyasıyla uyum sağlasaydın, emanda olacaktın. Onların işlerini alkışlasaydın, seni seveceklerdi. Halkı senin aleyhine yönelten şey, onların dünyaya olan bağlılıkları, ölümden korkmaları ve başta olanı sevmekti. Bunlar dinlerini halifenin yandaşlarına bağladılar. Onlar da bunun karşılığında dünyalarından onlara verdiler. Her iki grup da dünyada ve ahirette hüsrandadır."

Hz. Ebuzer, ağlayarak şöyle dedi: "Allah'ın rahmeti üzerinize olsun Ey Resûlullah'ın Ehl-i Beyt'i! Sizi gördüm Peygamber'i hatırladım. Benim, Medine'de sizden başka kimsem yoktur. Benim vücudum, Hicaz'da Osman'ı, Şam'da ise Muaviye'yi sıktı. Osman Medine'de kalmama izin vermediği gibi, Mısır'a, Basra'ya gitmeme de izin vermedi. Çünkü halkı onların aleyhine kışkırtacağımdan korkuyordu. Beni öyle bir yere yolluyor ki orada Allah'tan başka hiçbir yardımcım yoktur. Ben, Allah'tan başka hiçbir şey istemiyorum. Allah'ım benimle olduğu müddetçe hiçbir şeyden korkum yoktur." (Şerh-i Nehcü'l- Belağa, İbn-i Ebi'l-Hadid, c.8, s.252; ed- Derecâtü'r-Rafia, s.248).

Diğer taraftan Mervan, halifenin yanına gelerek durumu anlatıp, Hz. Ali'yi (a.s) şikâyet etti. Osman, verdiği emre Hz. Ali'nin (a.s) uymamasına kızarak şöyle dedi: "Ey Müslümanlar! Ali benimle muhalefet ediyor. O, benim temsilcimi geri çevirip, işini yapmasına mani olmuş. Allah'a yemin ederim ki bu yaptıklarının cezasını vereceğim."

Emir-ül Müminin (a.s), Ebuzer'i uğurlayarak döndüğünde, halk O'nu karşılamaya giderek, halifeyi kızdırdığını bildirdiler. Hz Ali şöyle buyurdu: "Onun kızması atın ağzında bulunan gemine kızması gibidir. Onu, dişleriyle o kadar sıkar ki, sonunda yorulup bırakır. (Yani onun, bana kızması hiçbir şey ifade etmez, sadece kendisini üzecektir)."

Ali (a.s), Osman'la karşılaştığında Osman, şöyle dedi: "Bana karşı çok cüretkâr olmuşsun. Artık benim temsilcimi geri çeviriyorsun." "O, benim uğurlamama mani olmak istedi. Ben de onu kovdum. Ama sana karşı muhalefet etmedim." "Ben Mervan'a, kimsenin Ebuzer'i uğurlamaması için emir vermiştim." "Senin her emir verdiğin şey, İlahi emrin hilafına olsa bile uymaya mecbur muyuz? Yemin ederim ki böyle bir emre asla uymayacağız." "Mervan'ın diyetini vermelisin. Ona küfretmişsin. O da sana küfredecek ve atını kamçılayacak." "Atım onun ihtiyarında. Ama bana kötü laflar sarf edecek olursa, ben de sana yalanı olmayan kötü şeyler söylerim." "Sen, ona kötü laflar sarf etmişsin, o niye sana söylemesin? Allah'a yemin ederim ki sen bana Mervan'dan daha iyi değilsin." Ali (a.s), bu cümleyi duyduğunda çok sinirlendi ve şöyle buyurdu: "Benimle böyle konuşmakla beni Mervan'la bir mi tutuyorsun? Allah'a and olsun ki ben senden üstünüm. Babam, senin babandan, annem de senin annenden üstündür. İşte ben kılıcımı çektim, sen de kendini hazırla."

Osman sinirlenip yüzü kızardı ama tepki gösteremedi. Mecburen yerinden kalkıp evine gitti. Ali (a.s) de meclisi terk etti. Haşimiler, Ensar ve Muhacirler, Hz. Ali'nin (a.s) tarafını tuttular.

Ertesi gün Osman, Hz. Ali'yi (a.s) halka şikâyet ederek, şöyle dedi: "Ali, beni eleştiriyor ve eleştirenlere destek oluyor." Sonunda bir grup Müslümanın arabuluculuğuyla halife ile, Hz. Ali'nin (a.s) ihtilafı azaldı. Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Ben, Ebuzer'i uğurlamakla, hakkımı eda etmekten başka hiç bir kastım yoktu." (Murucü'z-Zeheb, c.2, s.350; ed-Derecatü'r-Rafia, s.249).