‘Bu elimdeki asa Hz. Rasulullah’ın asasıdır’

Bir günHazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelir İmam Azam (r.a), Hocası İmam Cafer es-Sadık 

<‘Bu elimdeki asa Hz. Rasulullah’ın asasıdır’

Bir gün İmam Azam (r.a), Hocası İmam Cafer es-Sadık Hazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelir.

Hocası elinde bir asa ile çıkagelir. İmam Azam (r.a), "Ey Rasûlullah'ın evlâdı, siz henüz asaya ihtiyaç duyacak bir yaşta değilsiniz" der.

Cafer es-Sadık (r.a), "Evet dediğin gibidir, fakat bu elimdeki asa, Hz. Rasûlullah'ın asasıdır; onu bereket için yanımda taşıyorum" cevabını verir.

Bunun üzerine İmam Azam, hemen ileri atılıp bastona sarılır ve "Ey Rasûlullah'ın evlâdı, müsaade buyurun, onu öpeyim" der.

İmamı Cafer es-Sadık (r.a) bir an kolunu açar ve İmam Azam'a göstererek "Vallahi sen bilirsin ki bu ten, Hz. Peygamber'in soyundan bir tendir ve şu gördüğün kıllar da onun kılındandır. Onu öpmüyorsun da asayı öpmek istiyorsun, öyle mi!" buyurur.

Bununla, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in zürriyetinin Hz. Peygamber'in (s.a.v) bir parçası olduklarını hatırlatır.

Ebu Hanife o mübarek eli ve kolu öper. Artık ona tabi olur; çünkü sevgi, tabi olmayı gerektirir (Bkz. Muhammed Besyûnî, es-Seyyide Fâtımatu'z-Zehrâ, s. 37. Beyrut, 1990).

Kıyamete kadar sürecek bir sevgi

Şüphesiz Ehl-i Beyt sevgisi, sadece Asr-ı saadetle sınırlı değildir. Rasulullah'ın mübarek yolundan ve soyundan kıyamete değin gelecek olan Ehl-i beyt evlatlarını da sevmek, Rasulullah'a ve Ehl-i Beyt'ine olan sevgi ve sadakatin ifadesidir.

Hz. Fatıma'nın soyundan geleceği haber verilen Hz. Mehdi'yi sevmek ve ona tabi olmak, imanda sadakattir, vaciptir. Bu bakımdan Rasulullah'ın şu tembihi çok önemli bir ikazdır:

"Mehdî, benim sulbümden; Fâtıma'nın evlâtlarından gelecek birisidir" (Ebû Dâvud, Sünen, Kitâbu'l- Mehdî, 6; İbn Mâce, Sünen, Fiten, 34).

"Ahir zamanda Ehl-i Beyt-imden gelecek ve müminleri toplayacak olan kimseye yardım etmek, davetine uymak her mümine vaciptir " (Ebû Dâvud, Sünen, Kitâbu'l-Mehdî, 12; Ali Nasıf, et-Tâc, V, 344).

"Ehl-i Beytim yeryüzündekiler için bir emniyettir. Onlar gidince, yeryüzündekilerin sonu gelir; kıyamet kopar." (Taberânî, el-Mu'cemu's-Sağîr, no: 318, el-Evsat, IV, 204).

Hz. Peygamber (sav), "Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir, O'na binen kurtulur" buyuruyor.

Pak Ehl-i Beyt neslinden ise, kıyamete kadar ümmete önder olacak imamlar gelmiştir.

Resulullah (sav) Ehli Beyt soyundan gelecek imamların isimlerini tek tek buyurmuştur:

Hz. Peygamberin Miraç günü yaşadıkları ile ilgili uzun bir hadiste şöyle rivayet edilir: "…Ey Muhammed! Onları görmek ister misin?

Dedim ki, 'evet ey Rabbim.'

Bana buyurdu ki: 'Arşın sağ tarafına bak.'

Bakınca Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali ve Muhammed Mehdi b. Hasan'ı gördüm. O, Onların içinde inci gibi parlayan yıldız gibiydi.

Buyurdu ki: Ey Muhammed! Onlar, Benim kullarıma olan hüccetlerimdir. Onlar senin vasilerindir. Onlardan Mehdi, …düşmanlarımdan intikam alacak ve dostlarımı sevindirecektir."

Abdullah b. Abbas'tan şöyle rivayet ediliyor: "Resulullah (sav) şöyle buyurdu: Ben peygamberlerin efendisiyim. Ali b. Ebu Talib de vasilerin efendisidir. Benden sonra on iki vasim vardır. İlki Ali b. Ebu Talib, sonuncusu ise Mehdi'dir."

Ve Mehdi (as), hadisteki beyanla, Hz. Fatıma'nın neslindendir. Hz. Hüseyin (as) soyundandır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eserinden) H: Akın Aydın