Allah’a kulluk emir ve yasaklara uyma.....

'Şerhi Ahd Name-i Ali'den' Allah'a kulluk, emir ve yasaklara uyma bölümü.

<Allah’a kulluk emir ve yasaklara uyma.....

"Dünya geçiş yurdudur, yerleşme yurdu değildir. Orada bir kısım insanlar nefsini satıp azabın hedefi olur, bir kısmı da nefsini satın alıp, kurtuluşa ererler. Bunun bilincinde olan herkes, tüm imkânları seferber ederek halka hizmet etmenin yollarını aramalı ve kendilerini ebedi hayatın sıkıntılarından kurtarmaya çalışmalıdırlar.
 
Ey Mâlik! Şunu aklından çıkarma, iyi niyetine denk gelen ve halkın selameti için ayırdığın zaman, seninle Allah arasında geçen vakitlerin en hayırlısıdır. Zira Allah buyurur ki, 'Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını verir' (Nisa, 85)
 
Aziz dinini Allah'a halis kılan ibadetlerin başında farzlar gelir. Bu yüzden gece gündüz Cenab-ı Mevlâ'ya itaat ve ibadet etmek gerekir. Ayrıca bedeni ibadetlerin en yüksek dereceye ulaşmış olması yeterli değildir. Allah'a yaklaştıran kâmil ve mükemmel olan sebeplere vefa gösterilmelidir."
 

 
Ey Mâlik! Allah'tan korkmalı, emirlerine uymalı ve yasakladığı şeylerden uzak durmalısın. Zira Allah buyurur ki, 'Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.' (Âl-i İmran, 104)
 
Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'de açıklanan farzlara uymayı, sünnet-i seniyye ile olgunlaşıp kâmil bir insan olmayı ilke haline getirmelisin.
 
Zira huzur ve mutluluk ilahî ahkâma sıkı sıkıya bağlanmaktan geçer. En düşük derecelere (esfel-i safıline) düşmek ise, itikadı hükümleri inkâr etmekle olur.
 
Öte yandan Allah'ın günahsız kullarına el uzatmak, tatlı sözlerle onlara güven vermek, onları ciddiye almak ve ruh temizliği ile güçlendirmek gerekir.
 
Zorbaların üzerine cesaretle giderek onları önce dil ile uyarmak, sonra el ile müdahale etmek, daha sonra da içten tepki göstererek din-i mübîne yardım etmek gerekir.
 

 
Zira Yüce Allah, İslam dinine yardım edenlerin başarılı ve onurlu olacaklarım vaat etmiştir. 'Ey inananlar, eğer siz Allah'a (dinine) yardım ederseniz (Allah da) size yardım eder; ayaklarınızı (hakkı koruma yolunda) sağlam tutar.' (Muhammed, 7)
 
O halde haklı olduğun davada Allah'tan başka hiç bir kimseden korkman gerekmez.
 
Basit gibi görünen ancak dinî hükümlere ters düşen şeylere yönelip isyan eden nefis atını, kement bağı ile bağlamalısın.
 
Allah buyurur ki: 'Nefis daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir nefis ola, Rabb'im bağışlayan esirgeyendir.' (Yusuf, 53)
 
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden uzaklaşan kişi, yasaklanan lezzetlere yönelir ve kötü işler yapma gayreti içine girer."

Hz. Ali'nin kendisine "Seyfullah" lakabını verdiği Mâlik b. Eşter'i, Mısır Valisi olarak atadığı zaman yönetimle ilgili görüşlerini ortaya koyduğu bir ahdname yazarak kendisine vermişti. Bu ahdname, Mehmed Celaleddin tarafından "Şerhi Ahd Name-i Ali" adıyla İstanbul'da 1886-1887 tarihinde basılmıştır. 
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eseri) H: AknAydn