Tevhid Külliyatı

 ‘Kim Allah’tan korkup sakınırsa, başkaları da onun heybetinden ürker. Kim, Allah’a itaat ederse başkaları da ona itaat eder.’

<Tevhid Külliyatı

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Feth b. Yezid el-Curcanî şöyle rivayet etmiştir: Mekke'den dönüp Horasan'a gittiğim bir sırada Irak'a doğru giden İmam Ebu'l-Hasan (a.s.) ile karşılaştım.

Onun şöyle dediğini duydum: 'Kim Allah'tan korkup sakınırsa, başkaları da onun heybetinden ürker. Kim, Allah'a itaat ederse başkaları da ona itaat eder.'

Ben yavaşça ona doğru yaklaştım ve selâm verdim. Selâmımı aldı sonra şöyle dedi: 'Ey Feth! Yaratıcıyı râzı eden yaratılmışların öfkesine aldırış etmemelidir. Allah'ı öfkelendiren kimseye de Allah, yaratılmışların öfkesini yöneltse yeridir.

Yaratıcı; ancak O'nun kendini vasfettiği gibi vasfedilir. Duyuların algılamaktan, vehimlerin kavramaktan, zihinlerin sınırlandırmaktan, görüşlerin ihata etmekten âciz oldukları bir zâtı vasfetmek mümkün müdür?

O, vasfedenlerin vasfedişlerinden uludur, niteleyenlerin niteleyişlerinden yücedir. Yakınlığından uzaktır, uzaklığından yakındır. Yakınlığının aynısından uzaktır. Nasılı nasıl kılan (keyfiyete keyfiyet veren) O'dur. O'nun hakkında 'nasıldır' denemez. 'Nerede'ye neredelik (mekâna mekân olma özelliğini) veren O'dur ama O'nun hakkında 'nerededir' sorusu sorulamaz. Çünkü O, nasıllıktan ve neredelikten uzaktır."

BEDÂ

Reyyan b. es-Salt şöyle rivayet etmiştir: İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum: "Allah hiçbir nebi göndermemiştir ki, ondan içkinin haram olduğunu ve bedâ'nın (bir şeyin ortaya çıkmasıyla onu bilme) varlığını onaylamasını istemesin."

MEŞİET VE İRADE

Ahmed b. Muhammed b. Ebu Nasr şöyle rivayet etmiştir: Ebu'l-Hasan er-Rıza (a.s.) dedi ki:

"Allah şöyle dedi: Ey Âdemoğlu! Kendin için dilediğin şeyleri dileyen biri olarak sen, Benim dilememle oldun. Benim gücümle farzlarımı edâ ettin. Benim nimetimle Bana karşı günah işleyecek gücü kendinde bulabildin. Seni işiten, gören ve güç yetiren kıldım. 'Sana ilişen bir iyilik Allah'tandır. Sana ilişen bir kötülük de senin kendindendir.'

Bu yüzden işlediğin iyilikler senden çok Bana aittir. Yaptığın kötülüklere de Bendense sen yakınsın. Dolayısıyla, Ben yaptıklarımdan sorumlu tutulmam ama onlar yapıp ettiklerinden sorumlu tutulurlar."

CEBR, KADER, VE'L-EMR BEYNE'L-EMREYN

Hasan b. Ali el-Veşşaî, Ebu'l-Hasan er-Rıza'dan (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: İmam'a şöyle bir soru yönelttim: 'Allah, işi bütünüyle kullara mı bırakmış, onları tamamen serbest mi bırakmıştır?'

Buyurdu ki: 'Allah'ı bundan tenzih ederiz.'

Dedim ki: 'Peki, insanları günah işlemeye mi zorlamıştır?'

Dedi ki: 'Allah bu haksızlığı yapmayacak kadar âdil ve hikmet sahibidir.'

Sonra şöyle dedi: 'Allah diyor ki: Ey Âdemoğlu! Ben, senin yaptığın iyiliklere senden çok sahibim. Sen, işlediğin günahlara Benden daha yakınsın. Sana bahşettiğim kuvvetle Bana karşı çıkarak günah işledin."

Yunus b. Abdurrahman şöyle rivayet etmiştir: "Ebu'l-Hasan er-Rıza (a.s.) bana dedi ki: 'Ey Yunus, Kaderiyye'nin (İnsanların tam bağımsız hareket etme yetkisine sahip olduklarına inananların) dediklerini demeyin; çünkü Kaderiyye mensupları, ne cennet ehlinin görüşünü, ne cehennem ehlinin görüşlerini ve ne de İblis'in görüşünü benimsiyorlar.

Cennet ehli şöyle der: 'Bizi buna ileten Allah'a hamd olsun. Eğer O, bizi buna iletmeseydi biz, buna erişemezdik.'   Cehennem ehli de şöyle der: 'Rabbimiz, bedbahtlığımız bize galip geldi ve biz sapmış bir kavim olduk.'   İblis ise şöyle demiştir: 'Rabbim, beni azdırdığın için...' 

Bunun üzerine dedim ki: 'Ben Kadercilerin dediklerini demiyorum fakat şöyle diyorum: Bir şey oluyorsa; ancak Allah'ın dilemesi, irade etmesi, takdir etmesi ve hükmetmesi aracılığıyla olur.'

Dedi ki: 'Ey Yunus, öyle değildir. Ancak, Allah'ın dilediği, irade ettiği, takdir ettiği ve hükmettiği olur. Ey Yunus, meşiet (dileme) nedir bilir misin?'

'Hayır' dedim.

Buyurdu ki: 'İlk anmadır.'

Dedi ki: 'İrade nedir bilir misin?'

Dedim ki: 'Hayır.'

Dedi ki: 'Dilenene dayalı olarak gerçekleşen azimdir.'

Dedi ki: 'Kader nedir bilir misin?'

'Hayır' dedim.

Dedi ki: 'Kalış ve bitişle ilgili olarak plan ve sınırları belirlemektir.'

Sonra dedi ki: 'Kaza ise hükmetme, onaylama ve somut olarak gerçekleştirme demektir.' Başını öpmeme izin vermesini istedim ve dedim ki: Farkında olmadığım, gafil olduğum bir meseleyi bana açtın." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)