İmam Rıza’nın şehadeti ve İmam Cevad’ın imameti

İmam Rızâ (a.s.), kendisinden önceki Ehl-i Beyt İmamları'nın yaptığı gibi, kendisinden sonraki İmam olarak oğlu Cevad’ın (a.s.) imametini açık bir şekilde vurgulamıştır

<İmam Rıza’nın şehadeti ve İmam Cevad’ın imameti

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

İmam Rızâ (a.s.), kendisinden önceki Ehl-i Beyt İmamları'nın yaptığı gibi, kendisinden sonraki İmam olarak oğlu Cevad'ın (a.s.) imametini açık bir şekilde vurgulamıştır.

Her İmam kendisinden sonraki İmam'ı isim olarak belirtmiştir. İmam Rızâ (a.s.) taraftarlarını da bu yöndeki tavsiyelerine uymaya çağırmıştır. Bu tavırları şöyle sıralayabiliriz:

Râvi anlatıyor: "Ebû'l-Hasan er-Rızâ'nın (a.s.) yanında oturan biri bana haber verdi: 'İmam'ın ashabı kalktıklarında, İmam onlara şöyle dedi: Ebû Ca'fer'i bulup ona selâm verin ve onunla ahdinizi yenileyin.'

İmam'ın (a.s.) ashabı kalkıp gidince, bana döndü ve şöyle dedi: 'Allah, Mufaddal'a rahmet etsin! Böyle bir işarete ihtiyaç duymadan, Cevad'ın imametine kanaat getirmişti.'

Râvi anlatıyor: "İmam Rızâ'nın (a.s.) bir şeyler anlattığını duydum, bu arada şöyle dedi:

'Sizin buna ne ihtiyacınız var? Şu Ebû Ca'fer'dir, onu yerime oturttum ve makamıma yerleştirdim.'

Sonra şöyle devam etti: 'Biz Ehl-i Beyt, küçüklerimiz büyükle-rimize birbiri ardı sıra gelecek şekilde vâris olurlar.'

Râvi anlatıyor: "Ali b. Ca'fer'in Hasan b. Hüseyin b. Ali b. Hüseyin'le konuştuğunu duydum. Şöyle diyordu:

'Kardeşleri ve amcaları karşı çıkınca, Allah, Ebû'l-Hasan er-Rızâ'ya (a.s.) yardım etti.' Uzun bir konuşma yaptı. Sonra şöyle devam etti: 'Sonra kalktım ve Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ'nın (a.s.) elini tuttum ve şöyle dedim: Senin Allah tarafından tayin edilen İmam'ım olduğuna şahitlik ediyorum.'

Bunu gören İmam Rızâ (a.s.) ağladı, ardından şunları söyledi: 'Ey amca! Babamın şöyle dediğini duymadın mı: Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: Babam, Nubeli temiz ve en hayırlı câriyeye fedâ olsun! O ki oğlu kaçmış, vatanını terk etmiştir; babasının ve ceddinin intikamı alınmamıştır, gaybet sahibidir. Onun hakkında derler ki: Hangi vadiye gitmişse, ölmüş veya helak olmuştur.'

Râvi anlatıyor: "İmam Rızâ'ya (a.s.) dedim ki: 'Allah, sana Ebû Ca'fer'i bah-şetmeden önce hep sorardık ve sen de, Allah bana bir erkek çocuk bahşedecektir, derdin. Allah da sana onu bahşetti. Allah bize o günü göstermesin ama eğer emr-i Hak vâki olursa bu, iş kimin uhdesine geçecektir?'

Eliyle önünde duran Ebû Ca'fer'i işaret etti.

Dedim ki: 'Sana fedâ olayım, o daha üç yaşında?'

'Bu ona zarar vermez. İsâ Peygamber hücceti ortaya koyarken üç yaşında bile değildi' buyurdu." 

Râvi anlatıyor: "Ebû'l-Hasan er-Rızâ'nın (a.s.) yanında oturuyordum. O sırada henüz küçük bir çocuk olan oğlu Ebû Ca'fer getirildi. İmam Rızâ (a.s.), 'Bu doğan çocuk gibi taraftarlarımız için büyük bereketlere vesile olan bir çocuk henüz doğmamıştır' buyurdu." 

Râvi anlatıyor: "İmam Rızâ'nın (a.s.) yanına gittim. Oğlu Ebû Ca'fer yeni doğ-muştu. 'Allah, bana ve Dâvud ailesine vâris olacak birini bahşetti' buyurdu."

Râvi anlatıyor: "Ebû'l-Hasan'ın (a.s.) yanında oturuyordum. Henüz küçük bir çocuk olan oğlunu çağırdı ve kucağına oturttu. Sonra bana dedi ki: 'Onu soy ve gömleğini çıkar.' Çocuğu soydum.

Dedi ki: 'Bak, omuzlarının arasında etine gömülü mühür benzen bir şey var.'

Sonra şöyle dedi: 'Gördün mü? İşte bunun gibisi babamın da omuzlarının arasında vardı.'

Râvi anlatıyor: "İmam Rızâ (a.s.) oğlu Muhammed'i ismiyle çağırmaz, her zaman künyesiyle çağırırdı. 'Ebû Ca'fer bana mektup yazdı. Ben Ebû Ca'fer'e yazdım' derdi.

Ebû Ca'fer o sırada Medine'de bulunan bir çocuktu. Ona saygı ifadesiyle hitap ederdi. Ebû Ca'fer'in son derece belâgatli ve güzel yazılmış mektupları gelirdi. İmam Rızâ'nın (a.s.) şöyle dediğini duydum: 'Ebû Ca'fer benim vasîmdir, benden sonra ailem içinde benim halifemdir.'

Râvi anlatıyor: "Di'bil b. Ali el-Huzaî'nin şöyle dediğini duydum: 'Mevlâm Ali b. Mûsâ er-Rızâ'ya (a.s.) kasidemi okudum.

Buyurdu ki: Ey Di'bil! Benden sonraki İmam oğlum Muhammed'dir. Muhammed'den sonra oğlu Ali, Ali'den sonra onun oğlu Hasan ve Hasan'dan sonra onun oğlu Hüccet ve beklenen Kâim'dir.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)