Fıkhı meselelerde fetva vermek ve ilmî soruları cevaplandırmak.....

Namaz kılmak için bu iki vakitten hangisinin daha faziletli olduğunu bilmiyorum. Ey efendim! Eğer uygun görürsen, bana bu vakitlerden hangisinin faziletli olduğunu öğret.

<Fıkhı meselelerde fetva vermek ve ilmî soruları cevaplandırmak.....

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Sabah Namazının Vakti: Husayn b. Ebû Husayn rivâyet etmiştir:

"Ebû Ca'fer'e (a.s.) şöyle bir mektup yazdım: 'Sana fedâ olayım. Dostların sabah namazının vakti hususunda ihtilâfa düştüler. Kimi dikey şekilde olan birinci fecir doğduğunda sabah namazını kılıyor. Kimi de fecir yerin en aşağı kısmında yayılıp belirince namaz kılıyor.

Namaz kılmak için bu iki vakitten hangisinin daha faziletli olduğunu bilmiyorum.

Ey efendim! Eğer uygun görürsen, bana bu vakitlerden hangisinin faziletli olduğunu öğret. Mehtaplı gecede fecrin doğduğunu nasıl anlayabilirim, iyice kızarıp sabah olduğunda mı vakit girmiş olur? Bulutlu gecelerde ne yapabilirim?

Bunun yolculuktaki ve mukimlikteki sınırı nedir? İnşaallah dediklerinize göre hareket ederim.'

Bana kendi el yazısıyla şu cevabı gönderdi: 'Allah sana rahmet etsin, fecir beyaz ipliktir, dikey şeklindeki beyazlık değildir. Yolculukta da, mukimlikte de bu vakti iyice tespit etmeden namaz kılma; Allah sana rahmet etsin. Çünkü yüce Allah bu konuda kullarını şüphe içinde bırakmamıştır.

Yüce Allah şöyle buyuruyor: 'Sabahın beyaz ipliği, siyah ipliğinden ayırt edilinceye kadar yiyin, için.'   Şu hâlde beyaz iplik, oruç tutacak kimsenin yemesinin ve içmesinin haram olduğu fecir vaktidir. Bu vakit sabah namazının da farz olduğu vakittir.'" 

Namazda Besmele: Yahya b. Ebû Ümran el-Hemedanî rivâyet etmiştir:

"İmam Ebû Ca'fer Muhammed Cevad'a (a.s.) şöyle yazdım: 'Sana fedâ olayım. Tek başına namaz kılarken Fatiha Sûresi'nin başında besmeleyi okuyup da zammı sûrede okumayan kimse hakkında ne dersin? Abbâsî, (Hişam b. İbrahim el-Abbâsî, İmam Rızâ'ya (a.s.) ve İmam Cevad'a (a.s.) karşı çıkardı) 'Besmeleyi terk etmekte bir beis yoktur' dedi.'

İmam (a.s.) kendi el yazısıyla bana şu cevabı yazıp gönderdi: 'Ona -Abbâsî'ye- rağmen besmeleyi iki defa (Fatiha'dan sonra bir kez daha) okumak gerekir.'" 

Evlilikte Zorlama:

Ali b. Mehziyar, Muhammed b. Hasan el-Eş'arî'den şöyle rivâyet etmiştir:

"Amcamın oğullarından biri Ebû Ca'fer'e (a.s.) şöyle bir mektup yazdı: 'Amcasının evlendirdiği bir kız çocuğu, büyüdüğünde bu evliliği reddetmektedir, bu hususta ne dersiniz?'

Kendi el yazısıyla şu cevabı gönderdi: 'Bu işte zorlama olmaz. Karar kıza aittir.'" 

Vakfın Hükmü:

Ali b. Muhammed b. Süleyman en-Nevfelî rivâyet etmiştir:

"Ebû Ca'fer'e (a.s.) bir mektup yazdım. Dedemin falan oğlu falanın çocuklarından muhtaç olanlara vakfettiği bir arazi hakkında bir soru sordum. Adamın çocukları çoktular ve farklı şehirlere dağılmışlardı.

Bana şu cevabı yazdı: Dedenin falan oğlu falanın çocuklarına vakfettiği bir araziden söz ediyorsun. Arazi vakfın bulunduğu şehirde yaşayan çocuklara aittir. O şehirde bulunmayan çocukları aramak gibi bir zorunluluğun yoktur."

Kocasının ve Başkasının Kadın Hakkında Şahitlikte Bulunması:

Muhammed b. Süleyman rivâyet etmiştir: "Ebû Ca'fer'e (a.s.) dedim ki: 'Nasıl oluyor da bir koca karısını zina ile suçladığı zaman şahitliği, Allah adına yapılan dört şahitlik yerine geçiyor da, başkası için böyle bir şey câiz olmuyor. Hatta kadının çocuğu ve kardeşi de olsa onun hakkında zina suçlamasında bulunan kimseye had uygulaması gerekiyor?'

Dedi ki: 'Bu soru, Ebû Ca'fer el-Bâkır'a (a.s.) sorulmuş, o da şu cevabı vermiştir: Bilmez misin, bir adam karısını zina etmekle suçladığı zaman ona, onun zina ettiğini nasıl bildin, diye sorulur.

Eğer gözlerimle gördüm, derse, şahitliği Allah adına yapılmış dört şahitlik yerine geçer. Çünkü koca gece ve gündüz hiç kimsenin giremediği halvet yerine, kadının yanına girebilir.

Ama kadının çocuğu da olsa halvet yerine girmesi, içeride olup bitenleri görmesi câiz değildir. Bu yüzden koca, gözlerimle gördüm, dediğinde, şahitliği dört kişinin şahitliği yerine geçer.

Eğer gözümle görmedim, derse, bir başkası gibi iftiracı konumuna düşer. Kadının zina ettiğine dâir şahit ve güçlü delil bulunmazsa, kocaya da iftira cezası uygulanır.

Eğer kocadan başka biri kadın hakkında zina suçlamasında bulunursa ve bunu gözleriyle gördüğünü söylerse, ona şöyle denir: Bunu nasıl gördün? Bu fiilin işlendiğini gördüğün halvet yerine hangi gerekçeyle tek başına girdin? Sen bu iddianda töhmet altındasın.

Doğru söylüyor olsan da suçluluk durumundasın. Bu yüzden Yüce Allah'ın senin gibiler için öngördüğü cezayı uygulayarak, seni edeplendirmek gerekir.'

İmam devamla, 'Kocanın şahitliğinin, Allah adına yapılmış dört şahitlik sayılması, her bir şahit yerine bir kere yemin etmesi nedeniyledir' buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)