Babasının şehit edilmesi sırasında İmam Cevat -2-

İmam Rızâ (a.s.) vefat etmişti. Ebû Ca’fer dedi ki: ‘Ey Ebû Salt! Kalk ve mahzenden teneşir ve su getir.’

<Babasının şehit edilmesi sırasında İmam Cevat -2-

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Dedim ki: 'Mahzende teneşir ve su yok.'

Bana dedi ki: 'Sana emrettiğimi yap.'

Mahzene girdim. Orada teneşir ve su olduğunu gördüm. Bunları alıp dışarı çıkardım. Elbisemi topladım, onunla birlikte naaşı yıkamak istedim.

Bana dedi ki: 'Kenara çekil, ey Ebû Salt! Çünkü bana yardım edenler var.' Sonra da İmam Rızâ'nın naaşını yıkadı.

Sonra bana dedi ki: 'Mahzene gir, kefeninin ve kâfurun bulunduğu kutuyu getir.' Mahzene girdim. Daha bu mahzende görmediğim bir kutu gördüm. Alıp götürdüm. Babasını kefenledi ve namazını kıldı.

Sonra, 'Bana tabutu getir' dedi.

'Marangoza gideyim de bir tabut yapsın' dedim.

'Kalk, çünkü mahzende tabut var' dedi.

Mahzene girdim. Daha önce görmediğim bir tabutun orada olduğunu gördüm. Alıp getirdim. Namazını kıldıktan İmam Rızâ'nın (a.s.) naaşını alıp tabuta koydu.

Ayaklarını düzeltti. İki rekât namaz kıldı. Namazı daha bitirmemişti ki tabut kendiliğinden yükselmeye başladı. Tavan yarıldı ve tabut oradan çıkıp gitti.

Dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın oğlu! Şimdi Me'mun yanımıza gelecek ve bizden Rızâ'yı (a.s.) soracak. Ne yapalım?'

Dedi ki: 'Sus! Çünkü geri dönecek o, ey Ebû Salt! Maşrıkta vefat eden hiçbir nebi yoktur ki vasîsi mağripte ölsün de Allah onların ruhlarını ve bedenlerini bir araya getirmesin.'

Henüz sözlerini tamamlamıştı ki tavan yarıldı ve tabut aşağı indi. Kalktı, Rızâ'yı (a.s.) tabuttan çıkardı ve sanki yıkayıp kefenlememiş gibi yatağına uzattı. Sonra bana şöyle dedi: 'Ey Ebû Salt! Kalk ve Me'mun'a kapıyı aç.'

Kapıyı açtım. Me'mun ve hizmetçileri kapıda duruyorlardı. Ağlayarak, yakasını parçalayarak içeri girdi. Başına vuruyordu, bir yandan da şöyle diyordu: 'Efendim! Senin ölümünle başıma ne büyük felaket geldi!' Sonra içeri girip başucuna oturdu ve 'Naaşın teçhizine başlayın' dedi.

Mezar kazılmasını emretti. Mezar yerini kazdım. Rızâ'nın (a.s.) anlattığı her şey gerçekleşti. Me'mun'un bazı arkadaşları ona, 'Onun İmam olduğunu iddia etmiyor muydun?' dediler.

'Evet' dedi.

Dediler ki: 'O hâlde İmam ancak insanların önünde olan kişi olur.'

Me'mun kıble tarafının kazılmasını emretti. Dedim ki: 'İmam bana yedi basamak kazılmasını emretmiş, kendisi için orada mezar yeri açılmasını istemişti.'

Dedi ki: 'Ebû Salt'ın dediğini yapın. Ama naaşın konulacak yer hâriç. Ona bir lahit hazırlayın.'

Islaklığı ve balıkları ve diğer olağanüstülükleri görünce, Me'mun şöyle dedi: 'Rızâ hayatta iken bize olağanüstülüklerini gösterip dururdu; aynı olağanüstülükleri ölümünden sonra da gösteriyor.'

Yanındaki veziri şöyle dedi: 'Rızâ'nın sana ne anlatmak istediğini biliyor musun?'

'Hayır' dedi.

Vezir dedi ki: 'Diyor ki: Ey Abbâsoğulları! Çokluğunuza ve sıkı tedbirler almanıza rağmen sizin saltanatınız şu balıklar gibidir. Eceliniz tükenince, izleriniz kesilince, devletiniz ortadan kalkınca, Yüce Allah bizden olan bir adamı size musallat kılacak ve en sonunuza kadar kökünüzü getirecektir.' Me'mun, 'Doğru söyledin' dedi.

Sonra bana dedi ki: 'Ey Ebû Salt! Konuştuğun o sözleri bana öğret.'

Dedim ki: 'Vallahi o sözleri o anda unuttum.'

Gerçekten unutmuştum. Me'mun zindana atılmamı emretti. İmam Rızâ (a.s.) defnedilince, ben de bir sene zindanda kaldım. Zindan bana iyice dar gelmişti. Gece boyunca uyanık kaldım. Mu- hammed'i (s.a.a.) ve Âl-i Muhammed'i (a.s.) anarak Allah'a dua ettim ve beni bu sıkıntıdan kurtarmasını diledim.

Duayı henüz tamamlamıştım ki, yanıma Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali (a.s.) girdi. Bana dedi ki: 'Ey Ebû Salt! İçin mi daraldı?'

'Evet, Allah'a yemin ederim ki içim daraldı' dedim.

'Kalk ve dışarı çık' dedi.

Sonra elime ve ayaklarıma vurulmuş zincirlere elini sürdü ve hepsini çözdü. Elimden tuttu ve beni zindandan çıkardı. Muhafızlar ve hizmetçiler beni görüyorlardı. Ama benimle konuşamıyorlardı. Böylece ben zindanın kapısından dışarı çıktım.

Sonra bana dedi ki: 'Allah'a emanet olarak yürü. Çünkü ne sen ona ulaşabilirsin, ne de o ebediyen sana ulaşabilir.'

Şu âna kadar Me'munla hiç karşılaşmadım." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)