İslami faaliyetlerde bulunanlara tavsiyeleri

İmam Cevad (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: “Adaletin zâlime karşı uygulandığı gün, zulmün mazluma karşı işlendiği günden daha çetindir

<İslami faaliyetlerde bulunanlara tavsiyeleri

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Başka bir yerde şöyle rivâyet etmiştir: "Mü'minin zulme karşı gösterdiği sabır, zâlimlere karşı kullandığı en güçlü silahtır."

Yine şöyle buyurmuştur: "Musibete sabretmek, bundan dolayı sevinip şamata eden kimse için bir musibet ve felâkettir."

Ayrıca dedesi İmam Emîrü'l-Mü'minîn'den (a.s.), şöyle rivâyet etmiştir: "Kim Allah'a güvenirse, Allah ona sevinç gösterir.

Kim Allah'a tevekkül ederse, bu, bütün işlerde ona yeter. Allah'a güvenmek bir kaledir ki, ona ancak emin mü'min sığınır.

Allah'a tevekkül etmek her türlü kötülükten kurtuluştur ve her türlü düşmanlıktan korunmaktır.

Din izzet ve şereftir. İlim hazinedir. Susmak nurdur. Zühdün son amacı takvadır.

Din için bid'atten daha yıkıcı bir şey yoktur, insan için tamahkârlıktan daha ifsad edici bir şey yoktur.

Sürü çoban ile ıslah ile olur. Belâ dua ile def edilir. Sabır atına binen kimse zafer meydanına ulaşır. Ayıplayan ayıplanır. Söven karşılık görür (sövgü işitir). Takva fidanını eken, umut meyvelerini devşirir."  

İLİM ÖĞRENMEYE TEŞVİK ETMESİ

İmam Cevad (a.s.), insanları ilim öğrenmeye teşvik etmiş ve gerek kendi hadisleri, gerekse dedesi Emîrü'l-Mü'minîn'nin (a.s.) rivâyet ettiği hadisler aracılığıyla âlimlerin faziletini açıklamıştır:

"İlim öğrenin. Çünkü ilim öğrenmek farz, ilmî araştırmada bulunmak da nâfiledir. İlim kardeşler arasındaki bağdır, erdemin delilidir, meclislerin armağanıdır, yolculukta yoldaş, gurbette arkadaştır."

Yine şöyle buyurmuştur: "İki türlü ilim vardır. Biri tabiî (insan fıtratında ve tabiatında bulunan), biri de işitseldir (kazanılandır). Tabiî ilim olmadan, işitsel ilim bir fayda vermez. Hikmeti bilen kişi, onu arttırmak için daha fazla beklemeye tahammül edemez, hemen harekete geçer. Güzellik diledir, kemâl akıldadır.

Ayrıca İmam Ali'nin (a.s.) kitabından İmam'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

"Âdemoğlu miyara ve teraziye çok benzer. Ya ilimle -bir yerde akılla- ağır basar ya da cehaletle eksilir." 

Yine İmam Cevad (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Örnek alınmaya en uygun âlim, şüpheli şeyler karşısında kendini tutan kimsedir.

Tartışma riyakârlıkla sonuçlanır. İstemenin yolunu yanlış seçen kimse, çözüm hususunda yüzüstü bırakılır. Tamahkâr insan zillet bağlarına tutunur. Bekâyı isteyen kimse, belâlara karşı sabırlı bir kalp hazırlamalıdır."

İmam Cevad (a.s.), cahillerin çokluğundan ve âlimlerin onlarla imtihan edilmesinden büyük acı duyuyordu. İmam, insanların ihtilâfa düşmelerinin sebebini, cahillerin cehaletleri sonucu ortaya attığı şeyler görüyordu.

Dedesi Emîrü'l-Mü'minîn'den (a.s.) şöyle rivâyet etmiştir: "Âlimler gariplerdir; aralarındaki cahillerin çokluğundan dolayı." 

İmam Cevad'ın (a.s.) kendisi de şöyle buyurmuştur: "Eğer cahil susarsa, insanlar ihtilâf etmezler."  

TEVBEYE TEŞVİK ETMESİ

Emîrü'l-Mü'minîn'den (a.s.) şöyle rivâyet etmiştir: "Tevbenin dört dayanağı vardır: Kalpte pişmanlık, dilde istiğfar, bedende amel ve bir daha dönmeme kararlılığı.

Üç şey kulu Allah'ın hoşnutluğuna ulaştırır: Çokça istiğfar etmek, mütevazı olmak ve çok sadaka vermek." 

Ayrıca İmam (a.s.) tevbenin âcilen yapılmasına işaret etmiştir:

"Tevbeyi ertelemek aldanmaktır. Sürekli ertelemek ise şaşkınlıktır. Allah'a karşı gerekçeler, bahaneler üretmek helâk olmaktır.

Günahta ısrar etmek, Allah'ın tuzağından emin olmanın ifadesidir. Oysa 'Ziyana uğrayan topluluktan başkası, Allah'ın (böyle) mühlet vermesinden emin olamaz.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)