İmamın fazileti ve sıfatı -3-

Allah’ın seçiminden, Resûlullah’ın (s.a.v.) seçiminden ve O’nun Ehl-i Beyt’inden yüz çevirdiler. Kendi seçimlerine itibar ettiler...

<İmamın fazileti ve sıfatı -3-

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Oysa Kur'an onlara şöyle seslenmektedir: 'Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçme hakkı yoktur. Allah onların yakıştırmalarından münezzehtir, yücedir.'  

Bir başka ayette de şöyle buyurmuştur: 'Allah ve Resulü bir şeye hükmetti mi, artık mü'min erkek ve mü'min kadınların işlerinde seçme hakkı yoktur.'  

Başka bir yerde de şöyle buyurmuştur: 'Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır! Yoksa ne hükmederseniz mutlaka sizindir diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli, kesin sözler mi var? Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak? Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını.'  

Bir başka ayette de şöyle buyuruyor: 'Niçin Kur'an'ı düşünmüyorlar? Yoksa kalplerinin üzerinde kilit mi var?'  

Yoksa 'Allah kalplerini mühürlemişte bu yüzden anlamıyorlar mı?'  

Veya 'İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.'   'Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.'   Veya 'İşit-tik ve isyan ettik dediler.'  

Aksine imamlık, Allah'ın bir lutfudur: 'Bilâkis bu, Allah'ın bir lutfudur, onu dilediğine verir. Allah büyük lutuf sahibidir.'  

Böyleyken, imamı seçme işi nasıl onlara bırakılmış olabilir? İmam âlimdir; cahil olmaz, önderdir; yerine geçen biri tarafından sorgulanmaz. Kutsallığın, temizliğin, ibadetin, zühdün, ilmin ve kulluğun kaynağıdır.

Resûlullah'ın daveti, özellikle ona tevdi edilmiş, davet görevi ona bırakılmıştır. Fâtıma Betül'ün (selâmullahi aleyha) tertemiz soyundan gelir. Soyuna dil uzatılmayı gerektiren bir kusur yoktur, hiç kimse neseb itibariyle ona denk değildir.

Kureyş hanedanından, Hâşimoğulları zirvesinden ve Peygamberin pak neslinden gelmiş, Allah Azze ve Celle'nin rızasına sahiptir. Eşraf için bir şereftir ve Abdulmenafoğullarının bir boyudur.

İlmi gelişmiş ve hilmi eksiksizdir. İmamette güçlü, siyasette bilgedir. Ona itaat etmek farzdır. Allah Azze ve Celle'nin emriyle bu göreve gelmiştir. Allah'ın kullarına nasihat eder. Allah'ın dininin koruyucusudur.

Hiç kuşkusuz Allah, nebileri ve imamları muvaffak kılar, gizli ilminden ve hikmetinden, başka kimseye vermediği şeyleri verir. Bu yüzden onların sahip oldukları bilgiler aynı zamanda yaşayan insanların bilgisinden üstün olur. Aşağıdaki ayetlerde Allah bu gerçeğe işaret etmiştir:

'Hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?'
 
'Kime hikmet verilmişse, ona çok hayır verilmiştir.'

Talût'la ilgili olarak da şöyle buyurmuştur: 'Allah, sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.'  

Bir ayette Peygamberine (s.a.v.) şöyle buyuruyor: 'Allah, Sana Kitabı ve hikmeti indirmiş ve Sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lutfu, Sana gerçekten büyük olmuştur.'   Bir ayette de Peygamberinin Ehl-i Beyt'i ve soyu olan imamlar hakkında şöyle buyurmuştur:

'Yoksa onlar, Allah'ın lutfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar? Oysa, İbrahim soyuna kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik. Onlardan bir kısmı ona inandı, kimi de ondan yüz çevirdi. Onlara kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)