İmamın fazileti ve sıfatı -2-

İmamlık, ümmetin dizgini, dinin önderliği, Müslümanların düzeni, dünyanın dirliği ve mü’minlerin onurudur. İmamlık, İslam’ın yükselen temeli ve görkemli gövdesidir

<İmamın fazileti ve sıfatı -2-

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN
Namazın kılınması, zekâtın verilmesi, orucun tutulması, haccın yerine getirilmesi, cihadın gerçekleştirilmesi, ganimetlerin çoğaltılması, sadakaların alınıp toplanması, şer'i hadlerin ve hükümlerin uygulanması, sınırların ve çevrenin korunması, imam sayesinde mümkün olabilir.

İmam, Allah'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığını haram kılar. Allah'ın koyduğu hadleri egemen kılar. Allah'ın dinini savunur. Hikmet, güzel öğüt ve kesin kanıtla insanları Rabbinin dinine davet eder.

İmam, ufukta doğan bir güneş gibi nuruyla bütün âlemi aydınlatır. O, ellerin uzanamadığı, gözlerin kestirmediği, erişilmez ufuklardadır.

İmam, parıldayan dolunaydır, parlak bir çıra, aydınlık saçan bir nur, zifiri karanlıklarda, kentlerin girift sokaklarında, çöllerin derinliklerinde ve denizlerin girdaplarında yol gösteren bir yıldızdır.

İmam, susamışlar için tatlı bir su, doğru yolu gösteren bir rehber, helak olmaktan kurtaran bir kurtarıcıdır.

İmam, yollarını kaybedenlerin, doğru yolu bulmak için yüksek bir yerde yakılan kılavuz ateşidir. Dondurucu soğuğa tutulanlar için bir sıcaklıktır. Tehlikeli geçitlerde güvenilir kılavuzdur.

O'ndan ayrılan, kesinlikle helak olur. İmam, yağmur yağdıran bir buluttur. Çiseleyen bir yağmurdur. Işık saçan bir güneştir. Tavan işlevini gören bir gök ve döşek işlevini gören bir yer gibidir.

Keskin bir göz, dalları ve yaprakları birbirine girmiş bir bahçe, bir gülistandır. İmam sıcak bir yoldaş ve arkadaş, şefkatli bir baba, öz bir kardeş, evlatlarına düşkün bir ana, felaketlerin dört bir yandan hücum ettiği zamanlarda Allah kullarının sığınağıdır.

İmam, Allah'ın yarattığı varlıklar arasındaki emin temsilcisidir. Allah'ın kullarına sunduğu hüccetidir. Allah'ın arzında O'nun halifesidir.

Allah'a çağıran bir davetçidir. Allah'ın koyduğu haramların savunucusudur. İmam, insanları günahlardan temizler, ayıplardan arındırır. İlim özelliğiyle belirginleşmiş, yumuşaklık onun karakteristik özelliğidir.

Dinin düzeni, Müslümanların onurudur. Münafıkların kinini üzerine çeker, kâfirlerin helak olmasının vesilesidir.

İmam, zamanının tek adamıdır. Hiç kimse onun düzeyine erişemez ve hiçbir âlim, onunla boy ölçüşemez. Onun alternatifi olmaz, benzeri ve eşi olmaz.

Fazilet sıfatıyla belirginleşir, bütün faziletler onda toplanmış olur. Ama o, bunları isteyerek veya çalışarak elde etmiş değildir. Bilâkis bu faziletleri veren, yüce bahşedici olan, Allah ta-rafından ona özgü kılınmış özelliklerdir.

Böyleyken, kim imamı tanıyabilirmiş veya onu seçebilirmiş? Heyhat! Heyhat!..

Ne yazık ki, akıllar saptı, düşler şaşırdı, dimağlar hayretlere düştü, gözler kamaştı, ulular küçüldü, hikmet sahipleri şaşkına döndü, düşünürler yetersiz kaldı, hatipler suskun kalakaldı.

Öz akıl sahipleri cahilleşti, şairlerin dili dönmez oldu, edipler çaresiz kaldı, söz ustaları ne söyleyeceklerini bilemez oldu... Onun bir özelliğini vasfetmekten, onun bir faziletini nitelemekten âciz kaldılar. Âcizliklerini ve yetersizliklerini itiraf ettiler.

Böyleyken onun bütünüyle vasfedilmesi veya derinliğine nitelendirilmesi ya da onunla ilgili bir hususun anlaşılması, hele hele onun yerine geçen birinin bulunması ve ona ihtiyaç bırakmaması mümkün müdür?

Nasıl ve nereden? O, elleriyle tutmak isteyenler ve niteleyenler açısından gökteki bir yıldız gibi erişilmez olduğu halde, seçimle belirlenebilir mi?

Akıllar bunun gibisini bulabilir mi? Yoksa siz, bunun gibisinin Hz. Muhammed'in Ehl-i Beyt'inden başka bir yerde bulunabileceğini mi sanıyorsunuz?

Allah'a yemin ederim ki, nefisleri onlara yalan söylüyor ve asılsız, bâtıl arzuların peşine düşmelerine neden oluyor. Zor ve kaygan bir yüksekliğe çıktılar.

Bu yüzden baş aşağı yere yuvarlandılar. Şaşkın ve yitik akıllarıyla, eksik ve sapkın görüşleriyle bir imam seçmek istediler ama bu girişimleri imamdan uzaklaşmaktan başka bir işe yaramadı.

'Allah onları öldürsün, nereye sapıyorlar?'   And olsun üstesinden gelinmeyecek bir işe kalkıştılar, bir iftira attılar, bu yüzden koyu bir sapıklıkla saptılar. Şaşkınlıkların girdabına düştüler; çünkü bilinçli olarak imamı terk ettiler.

'Şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterdi, onları hak yoldan alıkoydu. Onlar da bunun bilincindeydiler.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)