İmam Rıza’dan çeşitli konularda nakledilen hadisler -2-

İmam Sâdık (a.s.), yanında mal bulunan bir grupla yolculuk ediyordu, kendilerine yolda silahlı soyguncuların olduğunu ve mallarına el koyacaklarını haber verdiler

<İmam Rıza’dan çeşitli konularda nakledilen hadisler -2-

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

İmam Rıza'dan (a.s.), o da babası Mûsa bin Câfer'den şöyle rivayet etmektedir:

"İmam Sâdık (a.s.), yanında mal bulunan bir grupla yolculuk ediyordu, kendilerine yolda silahlı soyguncuların olduğunu ve mallarına el koyacaklarını haber verdiler.

Onlar korkudan titreyip, dehşete kapıldılar. İmam Sâdık (a.s.) onlara, 'Size ne oldu?' diye sordu.

'Yanımızda mal var, bunları bizden almalarından korkuyoruz. Bu malları bizden alır mısın? Hırsızlar belki de malın senin olduğunu görünce, vazgeçer rahatsız etmezler' diye cevap verdiklerinde de İmam şöyle dedi:

'Nereden biliyorsunuz? Belki de onlar sadece bana kastetmişlerdir. Böylece beni tehlikeye atıyorsunuz.'

Onlar şöyle dediler: 'O halde ne yapalım? Malları gömelim mi?'

İmam şöyle buyurdu: 'Bu daha kötü olur, zira yeni gelen birisi onu bulup alabilir, ya da siz bir daha burayı bulamazsınız.'

Onlar şöyle dedi: 'O halde ne yapalım, bize yol göster.'

İmam şöyle buyurdu: 'Onu tümüyle kollayacak, bakacak, çoğaltacak, her birini dünyadan ve içindekilerinden daha büyük kılacak, sonra da ihtiyacınız olduğunda size onu fazlasıyla geri verecek birine teslim edin.'

Onlar: 'Bu kimdir' deyince de, İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Bu Allah-u Teala'dır.'

Onlar: 'O'na nasıl teslim edelim?'

İmam onlara şöyle buyurdu: 'Fakir Müslümanlara sadaka veriniz.'

Onlar: 'Şimdi Müslümanların fakir olanlarına nasıl ulaşabiliriz? O halde ne yapalım?'

İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Siz üçte birini sadaka vermeye niyetlenin ki, Allah da geriye kalanını korusun ve korktuğunuz şeyden kurtarsın.'

Onlar, 'Kabul ettik ve böyle yapacağımıza söz veriyoruz' dediler.

İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Şu anda Allah'ın emanındasınız. Hareket ediniz.'

Hep birlikte yola düştüler, aniden hırsızlar ortaya çıktı, herkes korkmaya başladı.

İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Neden böyle korkuyorsunuz? Siz Allah'ın emanındasınız. Asla korkmayınız.' Atlı hırsızlar yaklaşarak atlarından indiler ve İmam Sâdık'ın (a.s.) yanına gelerek onun mübarek ellerinden öptüler ve şöyle dediler:

'Rüyada Resûlullah'ı (a.s.) gördük. Kendimi, size tanıtmamı istedi, şu anda sizin emrinizdeyim. Hepinizi korumadıkça ve gideceğiniz yere ulaştırmadıkça sizden ayrılmayacağız.'

İmam (a.s.) onlara şöyle dedi: 'Bizim, size ihtiyacımız yok, bizi, sizin şerrinizden koruyan kimse, bize yardımcı olacak ve düşmanların şerrinden de koruyacaktır.'

Ardından, hepsi güvenle oradan ayrıldılar ve gitmek istedikleri yere vardılar. Söz verdikleri üzere mallarının üçte birini sadaka olarak fakirlere dağıttılar. Orada yaptıkları ticaretten kâr ettiler. Bir dirhemleri on dirhem oldu.

Kendi kendilerine şöyle dediler: 'İmam Sâdık (a.s.) ile birlikte olmak ne kadar bereketlidir.'

İmam (a.s.) onlara şöyle buyurdu: Şimdi Allah ile ticaret yapmanın ne kadar kârlı olduğunu anladınız mı? O halde, bunu yapmaya devam edin."

İmam Rıza (a.s.) babası Mûsa bin Câfer'den (a.s.) şöyle rivayet etmektedir:

"İmam Sâdık (a.s.), çocuğunun ölümüne sabırsızlık gösteren birini görünce şöyle buyurdu: Ey adam, sen küçük musibete bile böylesine sızlayıp sabırsızlık gösteriyorsun ama büyük musibetten gaflet ediyorsun, eğer çocuğunun ölümüne önceden hazırlanmış olsaydın böylesine sabırsızlık göstermezdin. O halde, hazırlıklı olmama musibeti, çocuğunun musibetinden daha büyüktür."

Muhammed bin Hasan bin Velid metindeki mezkur senetle Muhammed bin Senam'dan, o da İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

"Şüphesiz, besmele İsm-i Âzam'a, gözdeki siyahlığın beyazlığa yakınlığı kadar yakındır."

Râvi yine İmam'ın şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Babam evden çıkınca sürekli şöyle diyordu: Bismillahirrahmanirrahim, herectu bihavlillah ve kuvvetihi vela bi- havli ve kuvveti bel bihavlike ve kuvvetike ya Rabbi mutearrızen bihi lırızkıke fe'tini bihi fi afiyetin-

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla; ben, kendi gücümle değil, Allah'ın gücüyle çıkıyorum, Senin kuvvetin ve gücünle çıkıyorum. Ya Rabbi, ben, Senden rızık, nasip ve kısmet talep etme makamındayım, o halde onu selamet ve afiyetle bana nasip et, beni rızıklandır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)