İmam Cevad’ın kişiliği

Allah’a yemin ederim ki, birkaç gün ve gece geçmeden yüce Allah bana, erkek çocuk bağışlayacaktır. Bu çocuk hak ile bâtılı birbirinden ayıracaktır

<İmam Cevad’ın kişiliği

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Babası İmam Rızâ (a.s.), oğlu Cevad'ı (a.s.) şu sözlerle anlatıyor: O henüz doğmadan Hüseyin b. Beşşar'a onun hakkında şöyle demiştir:

"Allah'a yemin ederim ki, birkaç gün ve gece geçmeden yüce Allah bana, erkek çocuk bağışlayacaktır. Bu çocuk hak ile bâtılı birbirinden ayıracaktır." 

Başka bir rivâyette fazladan şu ifadeye yer verilir: "Benim sülbümden bir erkek çocuk dünyaya gelecek, benim hareket ettiğim gibi hareket edecek, hakkı diriltecek ve bâtılı silecektir." 

Dünyaya geldikten sonra da onun hakkında şöyle buyurmuştur: "Bu öyle bir çocuktur ki onun gibi sevenlerimize bereket getiren  başka bir çocuk doğmamıştır." 

Yine şöyle buyurmuştur: "Bu Ebû Ca'fer'dir. Onu kendi meclisime oturttum ve yerime yerleştirdim." 

Safvan b. Yahya'ya da şöyle demiştir: "Ebû Ca'fer muhaddestir." (Muhaddes; kendisiyle konuşulan kimse demektir. Yani melek¬ler onunla konuşur.)

Ali b. Ca'fer (babasının amcası); Muhammed b. Hasan b. Ammar anlatıyor:

"Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er-Rızâ (a.s.) Resûlullah'ın (s.a.a.) mescidine girdi. Ali b. Ca'fer ayakkabılarını ve hırkasını giymeden hemen ayağa fırladı, ellerini öptü ve ona büyük hürmet gösterdi.

Ebû Ca'fer (a.s.) ona dedi ki: 'Ey amca, otur; Allah sana rahmet etsin.'

Dedi ki: 'Ey efendim! Sen ayakta iken ben nasıl oturabilirim?'

Ali b. Ca'fer meclisine geri dönünce, arkadaşları onu kınayarak şöyle dediler:

'Sen, onun babasının amcasısın, buna rağmen ona bu şekilde hürmet gösteriyorsun!'

O şöyle dedi: 'Susun! Yüce Allah şu yaşlı adamı -kendi sakalını avuçlamıştı- lâyık görmeyip o genci lâyık görmüşse ve onu bu yüksek makama getirmişse, onun üstünlüğünü inkâr mı edeyim? Sizin dediklerinizden Allah'a sığınırız. Bilâkis ben onun kölesiyim.'" 

Şeyh Müfid anlatıyor: "Halife Me'mun, Ebû Ca'fer'e (a.s.) hayrandı. Çünkü yaşının küçüklüğüne karşın, büyük bir fazilete sahip olduğunu; ilimde, hikmette ve edebiyatta üstün bir makamda bulunduğunu ve mükemmel bir aklının olduğunu ve zamanın yetişkinlerinden ve yaşlılarından hiç kimsenin onun düzeyinde olmadığını görmüştü.

Bu yüzden kızı Ümmü'l-Fazl'ı onunla evlendirmiş ve onunla Medine'ye göndermişti. Ona bolca ikramda bulunur, büyük saygı gösterir ve değerini her zaman üstün tutardı." 

Halife Me'mun, kızını onunla evlendirmek isteyip de Abbâsîler buna karşı çıkınca, İmam Muhammed Cevad'ı (a.s.) şöyle vasfetmiştir:

"Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali'yi seçtim; çünkü o, yaşının küçüklüğüne rağmen ilim ve fazilet ehlinin tamamından daha üstündür ve bu bakımdan olağanüstü özelliklere sahiptir."

Sonra dönüp Abbâsîler'e şöyle seslendi: "Yazıklar olsun size. Ben, bu genci sizden daha iyi tanıyorum.

O, ilimleri Allah'tan gelen, kaynakları Allah'ın ilhamı olan bir aileye mensuptur. Onun ataları, dinî ilimler ve edep bakımından her zaman, kemâl hususunda noksan olan halktan daha zengin olmuşlardır."

Halife Me'mun, babası İmam Rızâ'nın (a.s.) vefatından sonra İmam Muhammed Cevad (a.s.) ile ilk kez karşılaşıp onu kendince sınadıktan sonra -ömrünün henüz ilk çağlarındaydı- ona şöyle demiştir:

"Sen, gerçekten Rızâ'nın oğlusun, Mustafa'nın ailesinin sâdık bir ferdisin."

Böylece Me'mun onu yanında tutmuş, büyük ihsanlarda bulunmuş ve kendisine yakınlaştırmıştı. İleri derecede ikramda bulunarak büyük saygı göstermişti.

Ebû'l-Ayna', İbn Rızâ'ya (a.s.) babasının vefatından dolayı taziyelerini sunmuş ve şöyle demiştir:

"Sen, bizim tavsifimizden çok yücesin ve biz sana öğüt vermeyecek kadar eksiğiz. Sana yetecek olan şey, Allah'ın ilmi kapsamındadır. Sana teselli verecek şey, Allah'ın sevabıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Taki eserinden)