Cömert kimse Allah’a yakın cehennemden uzaktır

'Cömert kimse Allah'a yakındır, cennete yakındır, insanlara yakındır ve cehennemden uzaktır. Cimri kimse ise cennetten uzaktır, insanlardan uzaktır ve cehenneme yakındır.'

<Cömert kimse Allah’a yakın cehennemden uzaktır

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Muhammed bin Arefe'den şöyle rivayet etmektedir: "İmam Rıza (a.s.) bana şöyle buyurdu:

"Ey İbn-i Arefe, İlâhî nimetler nehir kenarındaki yerine bağlanan deveye benzer; bu hayır ve nimetler, ona iyi davrandıkları ve değerini bildikleri müddetçe geçerlidir. Ona kötü davranır ve değerini bilmezlerse kendilerinden uzaklaşır, gider."

Babam metindeki mezkur senetle Yâsiru'l-Hatim'den şöyle rivayet etmektedir:

"İmam Rıza (a.s.) şöyle buyurdu: Cömert insan, kendi yemeğinden yesinler diye insanların yemeğinden yiyen kimsedir. Cimri insan ise insanlar yemeğinden yemesin diye insanların, yemeğinden yemeyen kimsedir."

Muhammed bin Câfer bin Mesrur metindeki mezkur senetle Hasan bin Ali Veşşa'dan şöyle rivayet etmektedir:

"İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle buyurduğunu işittim: 'Cömert kimse Allah'a yakındır, cennete yakındır, insanlara yakındır ve cehennemden uzaktır. Cimri kimse ise cennetten uzaktır, insanlardan uzaktır ve cehenneme yakındır.'

Veşşa şöyle diyor: Yine, İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle buyurduğunu işittim: Cömertlik cennette bir ağaçtır ki dalları dünyaya sarkmıştır. Onun dallarından birine tutunan cennete girer."

Üstadım ibn-i Velid metindeki mezkur senetle Ali bin Esbat ve Haccal'dan şöyle rivayet etmektedir: "Her ikisi de İmam Rıza'nın (a.s.) şöyle buyurduğunu işitmişlerdir: İsrailoğulları'ndan bir âbid on yıl susmadıkça sürekli bir ibadete başlamazdı."

Müfessir Curcânî metindeki mezkur senediyle İmam Rıza'dan (a.s.), o da babalarından, onlar da Hasan bin Ali'den şöyle buyurduğunu nakletmektedirler:


"Babam Emire'l-Mü'minin (a.s.), 'Yerde olanların hepsini; sizin için yaratan O'dur. Sonra, göğe doğru yönelerek onları yedi gök olarak düzenledi. O her şeyi bilir'   ayetinin tefsirinde şöyle buyurdu:

Allah, düşünesiniz, Allah'ın rızasına erişesiniz ve cehennem azabından korunasınız diye yeryüzünde olan her şeyi sizin için yarattı.

'Göğe doğru yönelerek...' Yani, gökleri yaratmaya ve sağlam kılmaya koyuldu. Gökleri yedi kat olarak yarattı. 'O her şeyi bilir.' Zira O'nun ilmi her şeyi kapsamıştır. Her şeyin maslahatını bilir. Yeryüzünde olan her şeyi sizin maslahatınız için yarattı ey Ademoğlu!"

Babam metindeki senetle Bezentî'den nakletti: "İmam Rıza'dan (a.s.) şöyle buyurduğunu işittim: 'İsrailoğulları'ndan biri yakınlarından birini öldürdü, sonrada cenazesini İsrailoğulları'nın en iyi boylarından birinin yolu üzerine bıraktı, sonra da kan davasında bulundu.

İsrailoğulları Mûsa'ya (a.s.), 'Falan kabile falan kimseyi öldürdü, onu kimin öldürdüğünü bize söyle' dediler.

Hz. Mûsa (a.s.), 'Bana bir sığır getirin' dedi. Onlar, 'Bizimle alay mı ediyorsun?' dediler.

Mûsa (a.s.), 'Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım' dedi. Onlar herhangi bir sığırı da getirmiş olsalardı kifayet edecekti ama işi zorlaştırdılar. Allah da, onlara işlerini zorlaştırdı.

Dediler ki: 'Rabbine bizim adımıza yalvar da onun mahiyetini bize bildirsin', 'O, onun ne pek kart, ne pek körpe, ikisi ortası bir sığır olduğunu söylüyor; size emredileni yapın' dedi.

Onlar da bunun üzerine herhangi bir sığırı getirmiş olsalardı kifayet edecekti.

Ama yine işi zorlaştırdılar ve Allah da işi onlara zorlaştırdı. Bu defa şöyle dediler: 'Rabbine bizim adımıza yalvar da ne renk olduğunu bize bildirsin!'

'O; onun, bakanların içini açan parlak, sarı renkli bir sığır olduğunu söylüyor' dedi.

Herhangi bir sığırı getirmiş olsalardı yine kifayet edecekti ama bu defa da işi zorlaştırdılar.

Allah da onlara işi zorlaştırdı: 'Rabbine bizim adımıza yalvar da, mahiyetini bize bildirsin; çünkü sığırlar, bizce birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz şüphesiz hidayeti bulmuş oluruz' dediler.

Mûsa, 'Yeri sürüp, ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemiş, kusursuz, alacasız bir sığır olduğunu söylüyor' dedi.

'Şimdi hakkı bildirdin' deyip sığırı boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı.

Bunun üzerine araştırmaya koyuldular o sığırı İsrailoğulları'ndan bir gencin yanında buldular.

Genç adam onlara, 'Ağırlığınca altın vermedikçe onu size satmam' dedi.

İsrailoğulları Hz. Mûsa'nın (a.s.) yanına gelerek durumu kendisine ilettiler. Mûsa (a.s.) da onlara şöyle buyurdu: 'Çaresi yok, onu alınız.'

Mecburen onu aldılar ve Hz. Mûsa'nın emri üzere onu boğazladılar. Sığırın kuyruğundan bir parçayı ölünün bedenine vurmalarını emretti. Emredileni yapınca ölü dirildi ve şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Resulü! Beni kuzenim öldürdü, itham edilen kimse değil.' Böylece katilini tanıdılar.

Hz. Mûsa (a.s.) ashabından bazısına şöyle buyurdu: 'Bu sığırın ilginç bir hikâyesi vardır.'

Ashabı: 'O nedir?' diye sorunca da Hz. Mûsa (a.s.) şöyle buyurdu:

'İsrailoğulları'ndan bir genç babasına çok iyi davranıyordu, küçük bir buzağı alıp evine getirdi. Babası yatıyordu. Ahırın anahtarı da babasının başının altındaydı, genç adam babasına acıdı ve onu uyandırmadı. Buzağıyı kendi haline bıraktı.

Babası uyanınca olayı ona anlattı. Babası onu överek kendisine şöyle dedi: Bunun yerine al şu sığır senin olsun. Böylece, ona bir sığır bağışladı.' Daha sonra Mûsa (a.s.) şöyle buyurdu: Bakın iyi amel ve iyilikler, ehlini ne kadar da yüceltiyor!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)