RAHMET VE BEREKET İKLİMİNE MERHABA ’REGAİB NAMAZI’

Üç aylar başlarken, istedik ki, bu mübarek iklimi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın kaleminden size aktaralım:
Rahmet, bereket, merhamet ve af dolu üç aylara eriştiren Cenab-ı Hakk'a (c.c.) şükürler olsun.
Duamız odur, bu mübarek zamanlar ümmet-i Muhammed'e (s.a.v.) hayırlar getirsin.

RAHMET VE BEREKET İKLİMİNE MERHABA  
 ’REGAİB NAMAZI’
Mimar Gökhan Demir

RAHMET VE BEREKET İKLİMİNE MERHABA ’REGAİB NAMAZI’


Malik b. Enes'den naklen, Humeyd Tavil Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu anlattı:
"Receb Allah'ın ayıdır; Şaban benim ayımdır; Ramazan ise ümmetimin ayıdır."
Resûlullah Efendimize (s.a.v.) soruldu: "Ya Resûlallah, Receb ayı için 'Allah'ın ayı' demenizin sebebi nedir?"
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Çünkü bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda halkın kan dökmesine mani vardır. Bu ayda, Allah Teâlâ peygamberlerinin tevbelerini kabul buyurmuştur. Allah Teâlâ bu ayda peygamberlerini düşmandan korumuştur." 
"Müslüman Müslümanın kardeşidir, kanı haramdır" buyurmuştur Allah Resulü (sav) Veda Hutbesi'nde?
Bugün İslam ümmeti içindeki birliği bozmak için türlü senaryolar hazırlanıyor. Suriye'de üç yıldır akan kan, Filistin'in dinmeyen gözyaşı, Mısır'da, Irak'ta, Tunus'ta, Cezayir'de, Somali'de, Keşmir'de ve Hindistan'da temin edilemeyen asayiş, yukarıdaki mübarek hadisin unutulmasındandır. 
Rehberimiz Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve O'nun Ehl-i Beyt'i olursa ne ilahi ikazlar unutulur ne de İslam birliği yıkılır.
Halkın kan dökmesine mani olmak bir yana, Haçlı ile beraber Müslüman'a namlu doğrultan zihniyetler, ulaştığımız bu manevi iklimde umarız tevbeye yönelirler.
Üç ayların ilki olan Receb ayında oruç tutmanın sevabı ile ilgili olarak Ebu Zer Gıffari'den şöyle bir nakil vardır:
Resûlullah (s.a.v.), "Bir kimse Receb'in ilk günü oruç tutsa, bir senelik oruç tutmuş gibi sevap alır. Receb ayından yedi gün oruç tutsa, yedi cehennem kapıları kapanır, yani cehenneme girmez. Eğer Receb'den sekiz gün oruç tutsa sekiz cennetin kapıları onun için açılır. On gün oruç tutsa Allah Teâlâ (c.c.) günahlarını hasenata tebdil eder. On sekiz gün tutarsa, semadan bir münadi 'geçmiş günahların bağışlandı, ameline devam et' der" buyurmuştur.
Bugün idrak edeceğimiz gece, Regaib Kandili'dir. Receb ayının ilk Cuma gecesi Regaip Kandili'dir.
Regaib Gecesi, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) ana rahmine düştüğü gece olarak kabul edilmektedir.
Regaib, ihsan ve bol lütuf manalarına gelmektedir. Bu gecede yapılan duaların kabul olması, büyük lütufların bahşedilmesi ve günahların bağışlanması nedeniyle "Regaib Gecesi" diye anılmaktadır.
Bu gece bolca tevbe istiğfarda bulunarak, kaza namazı kılarak, salât ü selam getirerek geceyi ihya etmek gerekir.
Müsteşrik mantık, sevilmiş ve seçilmiş Ehl-i Beyt'i gönüllerden sildiği gibi, İslam Peygamberi Resul-i Ekrem'i de devreden çıkarmaya uğraşmaktadır.
'Muhammedü'r-Resûlullah' kısmı olmayan Tevhid türemiştir.
Böyle bir ortamda, kutsal kabul edilen geceler de aynı mantıkla bilinçli olarak reddedilmektedir.
Bizim için üç aylar, kandiller, Hz. Peygamber'in devr-i saadetlerinden bu yana müminlerin kurtuluşuna, tevbesine ve affına vesile özel zamanlardır.
Kardeşliğin temininde ve dinin ihyasında yardımı olan, ibadete vesile bu özel zamanların kıymetini bilerek geçirmek vazifemizdir.
Allah (c.c.), hakkıyla idrak etmeyi nasip eylesin? 

                                                 REGAİB GECESİ NAMAZI

  Prof.Dr. Haydar Baş Hocamızın Büyük İslam İlmihali Namaz kitabında ‘Regaib gecesi Namazı’ hakkında şu bilgileri vermektedir:   

   Regâib gecesi namazı: - Receb ayının ilk cuma gecesine “Leyle-i Regâib” denir. Bazı âlimlerin açıklamasına göre, Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bu gece pek çok ruhanî ahval ve ikrama kavuşmuş olmakla Cenab-ı Hakk’a şükür için on iki rekât namaz kılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.a.)’in bu Regâib gecesinde ana rahmine düşmüş olduğuna dair olan bir rivâyet de vardır. Regâib; istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsan, ikram ve nefis şeyler demektir ve “rağibe” kelimesinin çoğuludur.

  Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı çok büyüktür. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyurdu: “Bir kimse, Receb ayını oruçlu geçirir ise Allah-ü Teâlâ üç şeyi onun için gerekli kılar: Geçmiş günahalarının tümünü bağışlar, kalan ömrünün temiz geçmesini temin eder, büyük huzura çıkılan kıyamet gününün susuzluğundan da onu emin kılar.”

  Bu arada yaşlı biri kalktı; Resûlullah Efendimize halini şöyle anlattı: “Ya Resûlallah, ben Receb ayının tümünü oruçlu geçiremem. Buna gücüm yetmez.” Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu: “O halde, ilkinden bir gün, ortasından bir gün, sonundan da bir gün tutarsın. Böyle ettiğin takdirde, ayın tümünü oruçlu geçirmiş olursun. Zira yapılan iyilikler on misli sevap getirir. Ancak siz, Receb ayının ilk cuma gecesini gaflet içinde geçirmeyesiniz. O öyle bir gecedir ki; melekler o geceyi, ‘regâib’ diye anlatırlar. Şöyle ki: O gecenin üçte biri geçtiği zaman; semalarda ve yerlerde ne kadar melek var ise, hemen hepsi, Kâbe ve civarında toplanır. Allah-ü Teâlâonların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur: ‘Ey meleklerim, ne dileğiniz var ise Benden dileyin. Şöyle derler: ‘Rabbımız, Senden dileğimiz odur k; Receb ayında oruç tutanları bağışlayasın.’ Onların bu dileği üzerine Allah-ü Teâlâşöyle buyurur: ‘Bu dileğinizi yerine getirdim.’  Receb ayının ilk perşembe günü oruç tutulmalıdır. O günün akşamı cuma gecesi, akşamla yatsı arasında on iki rekât namaz kılınmalıdır.” (Hz. Abdulkadir Geylani, Gunye’t-Talibin, s.551.)

  Enes (r.a.)’dan: Peygamber (s.a.a.) Regâib namazından söz etti ve onun Receb ayının ilk cuma gecesi kılınacağını söyledi. Kişi o namazı akşam ile yatsı arasında altı selâmla ve on iki rekât olarak kılar. Her rekâtında bir kere Fâtiha, üç kere Kadir sûresini, on iki kere İhlas sûresini okur. Namazını bitirdikten sonra şöyle der: “Allahümme salli alâ Muhammedini’n-Nebiyyi’l-Ümmiyyi ve alâ âlihi.” Bunu, selâm verdikten sonra yetmiş kere söyler. Sonra tekrar secde eder ve secdesinde yetmiş kere şunu der: “Subbûhun, Kuddûsun Rabbu’l-melâiketi ve’r-rûh.” Sonra başını kaldırıp yetmiş kere şöyle der: “Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta’lem/Rabbim bağışla, merhamet et! Hakkımda bildiklerinden geçiver.” Sonra secdeye varır, birinci secdede söylediği gibi söyler. Sonra secde halindeyken Allah’tan hâcetini niyaz eder. Şüphesiz Allah böyle bir dilekte bulunanı geri çevirmez.” (Rezîn.) Resûlullah (s.a.a.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Allah’ın herhangi kadın veya erkek kulu bu namazı kılar ise, Allah-ü Teâlâonun bütün günahlarını bağışlar. İsterse onun günahları denizköpüğü kadar, kumların sayısı, dağların ağırlığı, yağmurların damlaları, ağaçların yaprakları kadar olsun. Ve o kimse kendi yakınlarından yedi yüz kişiye kıyamet günü şefaatçi olur. Kabrine girdiğinin ilk gecesi, bu namazın sevabı kendisine gelir. Tatlı dilli güler yüzlüdür. Ona şöyle der: ‘Ey dostum, seni müjdelerim, bütün zorluklardan kurtuldun.’ O kimse bu gelene sorar: ‘Sen kimsin? Vallahi senin yüzünden daha güzel yüzlü birini hiç görmedim. Senden daha tatlı konuşanı da hiç dinlemedim. Senin kokundan daha güzel kokulu birini de koklamadım.’ Şu cevabı alır: Ey dostum! Ben senin bir namazının sevabıyım. Falan sene Receb ayının şu gecesinde o namazı kılmıştın. Bu gece sana geldim ki, arkadaşın olayım, yalnızlığını gidereyim, her ne işin varsa onu göreyim. Kıyamet günü Sûr’a üflendiği zaman dahi, kıyamet günü toplanılan meydanda sana başının üstünde gölgelik edeceğim. Seni müjdelerim, yüce Mevlân’dan sana gelecek hayır hiç eksik olmayacak.” (Gavs’ül-Azam Abdulkadir Geylani, Gunyet’üt-Talibin,, s.502.)