ZİKİR MECLİSLERİ CENNET BAHÇESİDİR I…..

  Peygamber Efendimizin, cemaat hâlinde zikretmenin faziletini anlatan birçok hadisi mevcuttur. Bunlardan bazılarını hatırlatalım: “Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Allah’ı zikir için toplanmış bir cemaatı şüphesiz ki melekler kuşatır, onların üzerine rahmet yağar ve sükûnet iner; Allah da, onlardan katındaki meleklere övgü ile bahseder.” (Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn, Müslim’den)

ZİKİR MECLİSLERİ CENNET BAHÇESİDİR I…..
Mimar Gökhan Demir

ZİKİR MECLİSLERİ CENNET BAHÇESİDİR I…..

      “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ‘Allah’ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah’ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, ‘Gelin, gelin bulduk’ diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler. Ardından o meclisin etrafında çepeçevre otururlar. Kanatlarını dünya göğüne kadar gererek orayı kuşatırlar. Onları en iyi bilen Rableri onlara sorar: ‘Kullarım ne diyor?’‘

   Kulların, Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, hamd ediyorlar, temcîd (ta’zîm) ediyorlar.’ ‘Peki onlar Beni gördüler mi?’‘ Hayır. And olsun Seni görmediler. ’‘Ya Beni görseler durumları nasıl olurdu?’ ‘Seni görseler daha çok ibâdet, daha çok hamd, daha çok tesbih ederlerdi.’‘ Peki, ne istiyorlar?’ ‘Senden Cennet’i istiyorlar.’ ‘Peki, Cennet’i gördüler mi?’ ‘Hayır vallahi yâ Rabbi, onu görmediler.’ ‘Ya onu görselerdi durumları nice olurdu?’ ‘Tabii ki ona duydukları arzu ve rağbet daha da çok olurdu.’ ‘Onlar neden sığınıyorlar?’ ‘Cehennem’ den sığınıyorlar.’ ‘Onu gördüler mi?’ ‘Hayır. And olsun onu görmediler.’ ‘Onu görselerdi durumları ne olurdu?’ ‘Onu görselerdi ondan daha çok korkar, daha çok kaçarlardı’ diye cevap verirler.

    Bunun üzerine Allah şöyle buyurur: ‘Sizi şahit gösteriyorum ki, Ben onları bağışladım.’ Meleklerden bir tanesi bunun üzerine şöyle der: ‘Ama içlerinde, zikir için değil de sadece bir işi için gelip oturan falan kimse de var.’ ‘Böyle bir topluluğun arkadaşları da kötü/şaki olamaz’ diye buyurur.” (Buhârî, Da’vât 66/2, VII, 168-9; Müslim, Zikr 25, s. 2069-70 ve Tirmizî, 3600)

    Üzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamberler, ne de şehitlerdir. ’Bir bedevi dizleri üstüne çöküp Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve âlihi) yalvardı: ‘Ne olur onları bize anlat da bilelim!’Bunun üzerine Allah Resûlü; ‘Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve ihlâs içinde Allah’ı zikredenlerdir’ buyurdu.”  (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, Heysemî’ye göre isnâdı hasendir; Mecma’ X, 77)

     “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah Teâla şöyle buyuruyor: Ben kulumun zannı üzereyim. Beni andığı zaman, onunla beraberim. Eğer Beni kendi nefsinde (kendi kendine) anarsa, Ben de onu kendi nefsimde anarım. Eğer Beni bir topluluğun içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim.” ( Buhârî, Tevhîd 50, VIII, 212; Müslim, Zikr 2, s. 2061 ve Tirmizî, 3603)

     “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Necid bölgesine bir müfreze gönderdi. Müfreze bir çok ganimet elde ederek geri döndü.Müfrezeye katılmayan bir adam hayretini ifade ederek, ‘Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden başka bir müfreze görmedik’ dedi.Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi);‘Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden bir topluluğu size bildireyim mi?’ diye sordu ve devamla;‘Sabah namazını kılıp güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikreden bir toplum bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eder’ buyurdu.” (Tirmizî, 3561)

    Devam edecek