MÜ’MİN BİR YOLCULUKTADIR…..

  İslam’da iki yol vardır biri Nübüvvet biri de velayettir. Nübüvvet Peygamberlik yoludur bu yolun rehberi peygamberler peygamberi Hatemül enbiya Muhammed Mustafa (s.a.a) dir.

MÜ’MİN BİR YOLCULUKTADIR…..
Mimar Gökhan Demir

MÜ’MİN BİR YOLCULUKTADIR…..

   O’nun rıhleti ile bu yol bağlandı ve Allah (cc) insanları kendine taşımaya, kıyamete kadar devam edecek olan velayet yolunu açtı. Bu yolun rehberi İmam-ı Ali (k.v) dir. Velayet Allah’ın velisi Resulullah’ın varisi dir. Peygamberler vahiy yoluyla Allah’a bağlıdır. Veliler ise ilham yoluyla Allah’a bağlıdırlar. Allah’ın velisi ile beraber olmak, ona tabi olmak her Müslümanın borcudur.

   Allah’ın veli kuluna Şeyh, Mürşit de denir. Allah’a giden vuslat yolunda seyr-ü süluk yoluna giren insan mürşidine tabi olmuş insan demektir. Yani fena fi’ş-şeyh halini yaşıyor demektir. Fena fi’ş-şeyh; Mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hal, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar ‘’ene’’ ye mal edilir. Teslimiyetin esas olduğu bu yolculukta mürşidin kâmil olması gerekir. İslam’ı yaşaması ve dava etmesi onu ana meselesidir. Bu zatın hali Allah cc tarafından bir elbise gibi ona giydirilir.

  Bu zatın Mülkün sahibinden ‘’irşat etme’’ emrini alması zaruridir. O bakımdan bir insanın bir cemaat tarafından mürşit seçilmesi yanlıştır. Seçilen bu kişi dini ilimlerde ve yaşayışında ne kadar ileride görünürse görünsün, böyle bir vazifeyle mükellef olması mümkün değildir. Karganın bülbül olması nasıl muhal ise, Hakk tarafından böyle bir emre muhatap olmadan irşat makamında olmakta muhaldir. Salike ilk nazar Fena fi’ş-şeyhde olur. Kamil insanın nazarı ile vuslat başlar. Emmare makamında olan nefs ona nazar edenin aşkını üzerinde gösterir. Kamil insanın varlığında nefsini eritme, onun varlığında yok olma halidir. Bu, mutlak varlığa ulaşmak için seyr-ü sülukun ilk basamağıdır. Varlık âleminden geçip ‘Mutlak Varlık’a varmak için yapılan yolculuğa seyr-ü süluk denir.

   Vahdet şerbetini içmiş büyüklerin ifadesiyle; varlığı yoklukla neticelenmeyi gaye edinmiş yolculuktur. Salik elini verdiği zatın terbiyesinde varlığından soyunmak kararı ile bu seyr başlar. Zat tecellisine ermekle yolculuk kemale erer. Aranılan budur. ‘mutlak Varlık’la varlıklar unutulur. Bu işin sonunda emir alınıp, tekrar bu âleme dönmek gerekirse, ’geldiğin yoldan gelecekleri getir’’ buyrulur. Bu en yüksek makamdır. Bu zirveye varan kâmile ‘’mürşit’’ denir.

    Nefis terbiyesi ve tezkiyesi ancak kâmil bir mürşidin nezaket ve refakatinde gerçekleşir. Hakk’a kurbiyet kesp etmenin kaçınılmaz şartının nefis tezkiyesi ve terbiyesi olduğu bilinmektedir. Azhab suresi 21. ayeti kerimede ‘’Allah Andolsun ki, Rasûlullah'ta sizin için mükemmel bir örnek yaşam vardır! Allâh'ı ve sonsuz geleceği umanlar ve Allâh'ı çok zikredenler için!’’ Rasulullah s.a.a Allah’a vuslatından sonra örnek alınacak olan Velayet yolunun rehberleridir.

   İmam-ı Ali (k.v.) ile başlayan ve kıyamete kadar devam edecek bu yola tabii olmadan kurtuluş mümkün değildir. Rasullah s.a.a Allah’ın emri ile İmam-ı Ali’yi nasb etmiştir. İmam-ı Ali (k.v.) ise İmam-Hasan’ı, İmam-ı Hasan İmam-ı Hüseyn’i ve bütün veliler kendinden sonra gelen veliyi nasb etmiştir. İrşat ehli ancak Allah’ın seçtiği ve irşad etme emrin verdiği veli kullarıdır.

   İnsanlar bir araya toplanıp veli seçemezler. Allah’ın velisini Allah (cc) seçer insanlar Allah’ın yerine nasıl veli seçebilir, seçseler bu hak olmaz. Allah (cc) tarafından kabul görmez. (Kaynak eser Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Zikir ve Dua kitabı)