MUHARREM’İN ONUNCU GÜNÜ.....

 Muharrem ayının onuncu günü 'Aşura'dır. Mübarek aşura gününde âlemin akışını değiştiren hadiseler meydana gelmiştir. Hz. Âdem'in işlediği hatadan sonra tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Yakub'un oğlu Yusuf'a kavuşması, Hz. Eyyub'un hastalıklarının iyileşmesi, Hz. Musa'nın Kızıldeniz'den geçip İsrailoğulları'nı Firavun'dan kurtarması, Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması, Hz. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi mucizeleri olmuştur. Ancak Aşura günü olan en kan dondurucu olayı ise; Ebu Süfyan'dan ve karısı (Hz. Hamza'yı şehit ettirerek kalbini çiğneyen kadın) hint'ten doğma muaviye'nin oğlu yezid ve hain adamları tarafından, Alemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a)'in kızı Hz. Fâtıma annemizin kuzusu, İmametin başı  İmam Ali (k.v)'in evladı İmam Hüseyn'in şehit edilmesi hadisesidir.

MUHARREM’İN ONUNCU GÜNÜ.....
Mimar Gökhan Demir

MUHARREM’İN ONUNCU GÜNÜ.....

 İmam Hüseyin kıyamında mazlumdu. Çünkü 72 yareni ile çıktığı yolculukta öleceğini bile, bile 30 bin kişilik yezid'in ordusu ile savaşmış, kanını, yanlışları ikaz için esirgememiştir. İmam, koltuk derdine düşen Emevi zihniyetinin nefsî arzularıyla şehit edilmiştir. Emevi zihniyeti ise, Resûlullah'ın "oğlum" dediği İmam Hüseyin Efendimizi, Allah'ın rızasını kazanacaklar umudu ile kandırdığı Müslümanlara öldürten zihniyettir.

  Hakkın bâtıl ile örtüldüğü, yanlışın yalanlar ile gizlendiği dönemler gördü İslam tarihi. Gadir-i Hum günü hilafeti ilan edilen, 120 bin sahabenin duyduğu vasi tayininin 3 ay sonra unutulmasına şahit oldu.

  Resûlullah'ın "Ehl-i Beyt'im" dediği Hz. Fâtıma'nın, İmam Ali'nin, İmam Hasan'ın, İmam Hüseyin'in ümmetin nazarında yok sayıldığı günlerden geçti. İmam Ali Efendimizin velayetinin unutturulması, Ehl-i Beyt'in gizlenmesi, camilerden İmam Ali'ye küfredilmesi birer Emevi zihniyeti örnekleridir. Masum İmamları 'halifelik elimizden gidecek' kaygısı ile hapislerde süründüren, can endişesi içinde yaşatan da bu zihniyettir.

   İmam Hüseyin Efendimizi 72 ok ve kılıç darbesi ile şehit ettikten sonra onun mübarek vücudunu çırılçıplak bırakan, başını gövdesinden ayıran, mızrağa takan ve bedenini atlara çiğneten de aynı zihniyet?

  Dini halifelik koltuğu uğruna kullanan zihniyetin ta kendisidir Emeviler. İmam'ın kanı, sadece yezid gibi din ile alakası olmayan bir kişinin iktidarına kıyam değil, Sakife ile başlayan sapmayı durdurmanın tek yolu olmuştur.


   İmam Hüseyin, şehadete yürüyeceği günün sabahında karşısındaki yezid ordusuna bir konuşma ile Ehl-i Beyt'in önemini ve onlara itaati anlatmıştı. Bu konuşmanın netice vermeyeceğini gören İmam şu duayı buyurdu: "Allah'ım! Biz, Peygamber'in (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, O'nun torunları ve yakınlarıyız. Allah'ım! Bize zulmeden ve hakkımızı gasp eden kimseleri zelil ve mahvet." (Maktel-i Harezmi, c.1, s.249).


   Mazlum olan hakkı gasp edilen Ehl-i Beyt'tir. Cenab-ı Hak, Âl-i İmran sûresinin 103. ayetinde, "Topluca Allah'ın ipine sımsıkı yapışın" buyurur. İmam Rıza, babaları kanalıyla İmam Ali'den şöyle nakleder: "Resûlullah buyurdu ki: Kurtuluş gemisine binmek, sağlam tutacağa sarılmak ve Allah'ın muhkem ipine yapışmak isteyen Ali'yi sevsin ve onun evlatlarından olan hidayetçileri izlesin."

   Yukarıdaki ayette de açıkça görüldüğü gibi imamet makamı Cenab-ı Hak tarafından nasb edilen ve çalışmakla da elde edilmesine imkân olmayan bir rütbedir. İmam Hüseyin bu rütbenin asıl sahibi olduğu için kıyam etmiştir.
    On Muharrem elbette İmam Hüseyin'in şehadetini anacağımız özel bir gün. Ancak İmam Hüseyin'in ve Ehl-i Beyt'in mâruz kaldığı çile dolu yıllar Emeviler ve Abbasiler dönemleri boyunca devam etmiştir. Ne bir gün anlatmak, ne bir yazı yazmak yeterli olmaz. İmam'ın (a.s.) kanıyla verdiği mücadele, hakkın kanla savunulmasıdır ki, o şecaat anları bugüne kadar gönülden gönüle anlatılır.


   Yakın zamana kadar Sünni dünya Ehl-i Beyt'ten habersiz yaşıyordu. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan Allah (c.c.) razı olsun. Onun Ehl-i Beyt külliyatı ve gayretleri ile bugün Alevi canlar "Aleviyim" demeye başlarken; Sünni dünya büyük bir derya ile, Ehl-i Beyt ile tanıştı. Gunyetü't-Talibin adlı eserinde, Abdulkadir Geylani Hazretleri Aşura gününün faziletleri on dokuzuncu bölümde; Aşûra gününün önemi ve yapılmasında fayda görülen ibadetler; Bu ayda yapılan ibadetler ve de tutulan oruçlar çok faziletlidir:


"Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, her bir günü için otuz gün sevâbı yazılır." (Hadîs?i şerîf; Taberânî).
Bir kimse, Aşûra günü bir yetimin başını okşar ise, o yetimin başındaki tüylerin sayısı kadar, o kimsenin cennetteki derecesini artırır. 


Bir başka hadis-i şerifte de Aşûra günü yapılması faydalı olan işler de şöylece izah edilmiştir:
"Bir kimse Aşûra günü boy abdesti alır ise, ölüm hariç, hiç hasta olmaz. Bir kimse Aşûra günü gözlerine sürme çeker ise, sene boyunca göz ağrısı görmez. Bir kimse, Aşûra günü bir hastayı ziyaret eder ise, Âdem'in oğlunu ziyaret etmiş gibi sevap alır. Aşûra günü birine bir içimlik su veren kimse, göz açıp kapayacak kadar dahi, Allah'a asi olmamış gibi olur."