Kur’an aynasında İmam Ali -5.....

“Ey Peygamber, Rabbin tarafından indirilen emri bildir ve eğer bu tebliği ifa etmezsen O’nun elçiliğini yapmamış olursun” ayet-i kerimesi Gadr-i Hum günü Ali bin Ebi Tâlib hakkında nâzil oldu” der. Aynı rivayet, eş-Şevkani’nin eserinde de yer almaktadır

<Kur’an aynasında İmam Ali -5.....

39- Maide Sûresi, 67. ayet-i kerime: El-Vahidi, Esbab-ı Nüzul adlı eserinde, Maide suresi 67. ayet-i kerimesine dair;

"Ey Peygamber, Rabbin tarafından indirilen emri bildir ve eğer bu tebliği ifa etmezsen O'nun elçiliğini yapmamış olursun" ayet-i kerimesi Gadr-i Hum günü Ali bin Ebi Tâlib hakkında nâzil oldu" der. Aynı rivayet, eş-Şevkani'nin eserinde de yer almaktadır.

40- Maide Sûresi, 3. ayet-i kerime: "Bugün dininizin hükümlerini tamamladım..."

Ebu Hureyre'den rivayet edilir ki, "Gadr-i Hum günü, Zilhicce ayının on sekizinde, Resulüllah (s.a.v.), 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır' buyurduktan sonra bu ayet-i kerime inmişti."

41- Ahzab Sûresi, 25. ayet-i kerime: "Şanı yüce olan Allah cenkte mü'minlere kifayet etti."

Büyük muhaddis es-Suyutî'nin beyanına göre; Abdullah bin Mesud (r.a.), bu ayet-i kerimenin Resulüllah (s.a.v.) zamanında şöyle okunduğunu bildirdi:

"Şanı yüce olan Allah cenkte Ali bin Ebi Tâlib ile kifayet etti. Nitekim Hendek cenginde müşriklerin meşhur pehlivanlarından Amr bin Abduved, İslam askerlerinden er talep ettiğinde, hiç kimse ona karşı çıkıp savaşmaya cesaret gösteremeyince; o zamanlarda daha yeni yetişmiş bir genç olan İmam Ali (a.s.), Resulüllah'tan (s.a.v.) izin alıp o kafirin şerrini İslam'ın üzerinden çekmişti. Bu ayet-i kerime de bu durumun üzerine indi.

42- Tahrim Sûresi, 6. ayet-i kerime: "Biliniz ki Yüce Allah, O'nun (Resulüllah'ın) mevlasıdır. Cebrail de mü'minlerin salihine ve bunların arkasında bütün melekler O'na (Resulüllah'a) zahirdir."

Es-Suyuti, Durr'ül-Mensur'da bu ayet için Resulüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakleder: "Mü'minlerin salihi Ali bin Ebi Tâlib'tir."

43- Sâf Sûresi, 24. ayet-i kerime: "Onları durdurun, zira onlar mes'uldürler."

Yakubî, bu ayet-i kerime hakkında şöyle yazmaktadır: Resulüllah (s.a.v.), bu ayet hakkında şöyle buyurdu: "Onları durdurun; zira onlar, Ali'nin ve Ehl-i Beyt'inin velayetinden mesuldürler."

44- Beyyine Sûresi, 7. ayet-i kerime: "İman edip de salih ameller işleyenler ise, muhakkak ki, halkın en hayırlısıdır."

Bu ayet-i kerime indiğinde Resulullah (s.a.v.), Hz. Ali'ye (k.veche) hitaben şöyle buyurdu:

"Halkın en hayırlısı olan Sen ve taraftarlarındır. Sen ve peşinden Seni takip edenler, kıyamet gününde razı olduğunuz ve razı olunduğunuz bir şekilde geleceksiniz. Senin düşmanların ise gazab ve suç ile yüklü bir şekilde geleceklerdir."

Bunun üzerine İmam Ali (a.s.), "Ey Allah'ın Resulü (s.a.v.), Benim düşmanlarım kimlerdir?" diye sordu.

Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Senin düşmanların Senden uzaklaşıp, Sana lanet edenlerdir. Fakat Arş'ın gölgesine önde giden, hayırlı olanlara ise ne mutlu!"

İmam Ali (a.s.) sordu ki: "O hayırlı kişiler kimlerdir?"

Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Onlar Senin taraftarların ve Seni sevenlerdir."

El-Mâliki, bu ayet-i kerimenin tefsiri bâbında el-Fusul adlı eserinde şunları kaydetmektedir:

"Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Halkın en hayırlısı Sen ve taraftarlarındır ey Ali. Kıyamet gününde razı olmuş ve rıza görmüş olarak geleceksiniz. Senin düşmanların ise gazaba uğramış ve başları yukarı kalkık olarak gelecekler."

45- Yunus Sûresi, 58. ayet-i kerime: "De ki: Allah'ın fazileti ve rahmeti ile..."

İbn Asakir'in nakline göre; Abdullah bin Abbas dedi ki: "Allah'ın fazileti Resulüllah'tır (s.a.v.); Allah'ın rahmeti ise Ali'dir."

46- Necm Sûresi, 1-4. ayet-i kerimeleri: "İnen yıldız hakkı için. Sahibiniz (Resulüllah) doğru yoldan sapmadı ve bâtıla da inanmadı. O (Resulüllah) hevasına göre söz söylemez. O, ancak kendisine vahiy olunan şeyleri söyler."

İbn Meğazilî, büyük sahabi Enes bin Mâlik'ten rivayet ettiğine göre, o şöyle dedi:

"Bir gün Resulüllah (s.a.v.) ile beraber olduğumuz bir anda gökten bir yıldızın kaydığını gördük. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki:

"Bu yıldız kimin evine düşerse, o kişi, Benden sonra Benim halifemdir."

Bizler gidip baktık ki, yıldız Ali'nin evine düşmüş. İşte bunun üzerine bu ayet-i kerime indi.

47- Ra'd Sûresi, 29. ayet-i kerime: "Onlar ki iman edip salih amel işlediler; onlara cennette bir ağaç (tuba ağacı) ve dönecek ne güzel yer vardır."

Muhammed İbn Sirin'den rivayet edildiğine göre; "bu ayetteki Tuba ağacı, cennette olan bir ağaçtır ki, kökü Ali bin Ebi Tâlib'in evindedir. Cennette ne kadar ev varsa, hepsinde bu ağacın bir dalı vardır."

48- Vakıa Sûresi, 10. ayet-i kerime: "Bir de ileri geçenler ki, ileri geçmişlerdir."

İbn Meğazilî, Abdullah bin Abbas'dan şunu nakleder. Dedi ki: "Musa'ya (Aleyhisselam) en ileride olan Yuşa bin Nun'dur. Yasin Sûresinin sahibi (Habib-i Neccar), İsa'ya en ileride olandır ve Hz. Muhammed'e (s.a.v.) en ileride olan ise Ali'dir."

49- Yasin Sûresi, 12. ayet-i kerime: "Biz her şeyi apaçık bir imamda saymışızdır."

El-Belhî, şunları nakleder: Ayet-i kerime indiğinde Resulüllah'a (s.a.v.) sordular ki, "Ayette geçen bu 'imam', Tevrat, İncil ve Kur'an mıdır?"

O esnada Resulüllah'ın (s.a.v.) huzuruna İmam Ali (a.s.) gelir. Resulüllah, bunun üzerine şöyle buyurur: "Ey Allah'ım, içine her şeyi saydığın kitap işte şu imamdır."

50- Tevbe Sûresi, 119. ayet-i kerime: "Sâdıklar ile beraber olunuz."

İbn Asakir'den rivayet edilir ki, bu ayet-i kerimedeki murat şudur: "Yani Ali bin Ebi Tâlib ile beraber olunuz." (Geniş bilgi ve kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)