KORUNMASI GEREKEN BEŞ MUKADDES VARLIK III

Dünden devam eden

“İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirlerine eşit değildir. Allah, mal ve canları ile cihad edenleri, mertebece oturanlardan üstün kılmıştır.” (Nîsâ, 95) Malın korunması ve emniyetinin temini konusunda bir diğer unsur da faizin yasak edilmesidir. Resulûllah (s.a.v.), Vedâ Hutbe­si’nde bu hususta şöyle buyurmuştur:

<KORUNMASI GEREKEN BEŞ MUKADDES VARLIK III

“Ashabım! Her türlü faiz kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz Ab­dulmuttalib’in oğlu Abbas’ın ettiği faizdir. Allah’ın emriyle faizci­lik artık yasaktır. Eski cahiliye devrinden kalma bu çirkin âdetlerin her türlüsü ayağımın altındadır. Borçlular, alacaklılara yalnız aldık­ları parayı ödeyeceklerdir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.”

Cenab-ı Hak da, faiz hususunda şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Kat kat yaparak faiz vermeyin ve Allah’tan kor­kun ki, felah bulasınız. Kâfirler için hazırlanan şu ateşten de korunun. Allah’a ve Resulü’ne itaat ediniz ki, merhamet olunasınız.” (Âl-İ İmran, 130)

Bu âyetin izahında Esbab-ı Nüzul’de şöyle deniyor: “Feryabî Mücahid’den ihraç ediyor: ‘Araplar, cahiliye devrinde veresiye alış-veriş yaparlar, borcun vakti geldiğinde parayı veremezlerse, alacaklılar borcu fazlalaştırırlar ve müddeti uzatırlardı.’ Yine Fer­yabî, Ata’dan ihraç ediyor: ‘Cahiliyede Ben-i Sakif kabilesi Ben-i Nadir kabilesini borçlandırır, borcun ödeme zamanı geldiğinde borçlular, alacaklılara; borcu ziyadeleştiriniz, zamanı uzatınız, derler. Onlar da borçluların istediklerini yaparlardı. Bunun üzerine veya her iki hadise üzerine bu âyet-i celile nâzil oldu.” (Esbâb-ı Nüzûl, c. 2, s. 157)

Bir başka âyet-i celilede ise, faiz hakkında şöyle buyurulmuştur:

“Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalk­tığı gibi kalkarlar. Bu, onların, ‘zaten alış-veriş de faiz gibidir’ de­melerindendir. Oysa Allah; alış-verişi helal, faizi haram kıldı. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir; onlar, orada temelli kalacaklardır.” (Bakara, 275) Faizi yasak eden bir diğer âyet-i kerime:

“Ey inananlar! Allah’tan sakının; inanmışsanız, faizden arta kal­mış hesaptan vazgeçin.” (Bakara, 278)

Malın korunması, emniyetinin temini konusunda bir diğer önemli delil Kur’an-ı Kerim’in Bakara Sûresi’nin 282. ayet-i ke­rimesidir. Bu ayet-i kerime, Kur’an’da en uzun âyet olup bir sayfa sürmekte ve borçların yazılmasının şartlarını yani bir nevi noterliği düzenlemektedir.

Öte yandan; Allah indinde affolunmayan günahlardan biri de ha­ram yeme ve bu şekilde ortaya çıkan kul haklarıdır. Bunun yasak­lanması da malı korumanın ciddi bir tedbiridir.

Malın korunması ve emniyetinin sağlanmasının en büyük göster­gesi hırsızlığın yasak edilmesi ve müeyyidesinin caydırıcı olmasıdır:

“Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah ta­rafından ibret verici bir ceza olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hâkimdir.” (Mâide, 38)

Beyannamelerde yer alan insan haklarından ‘mülkiyet hakkı’ en büyük titizlikle İslam ile korunmuştur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efen­dimiz, Vedâ Hutbesi’nde, bu hususa gereken önemi vermiştir.

3. Namus emniyeti:

İnsanda namusun korunması fıtrî bir özelliktir. Hatta, hayvanlar­da bile fıtrî bir korunma vardır. Namus, ancak nikâh akdiyle insana helal olur. Gayrimeşru münasebetin her çeşidi haram kılınmıştır. Resul-i Ekrem (s.a.v.), Vedâ Hutbesi’yle bunu da vurgulamıştır: “Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mah­rumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah’ın ga­zabına, meleklerin lânetine ve bütün Müslümanların ilencine uğra­sın. Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder.”

Namusun korunması ve emniyetinin sağlanmasında iki tür mü­eyyide mevcuttur:

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Rahmetenli'l-alemin cilt 2 Kitabı sayfa : 495 /512

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir

 

Devam edecek