Dünden devam eden
“İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirlerine eşit değildir. Allah, mal ve canları ile cihad edenleri, mertebece oturanlardan üstün kılmıştır.” (Nîsâ, 95) Malın korunması ve emniyetinin temini konusunda bir diğer unsur da faizin yasak edilmesidir. Resulûllah (s.a.v.), Vedâ Hutbesi’nde bu hususta şöyle buyurmuştur:
28-02-2022“Ashabım! Her türlü faiz kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz Abdulmuttalib’in oğlu Abbas’ın ettiği faizdir. Allah’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Eski cahiliye devrinden kalma bu çirkin âdetlerin her türlüsü ayağımın altındadır. Borçlular, alacaklılara yalnız aldıkları parayı ödeyeceklerdir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.”
Cenab-ı Hak da, faiz hususunda şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kat kat yaparak faiz vermeyin ve Allah’tan korkun ki, felah bulasınız. Kâfirler için hazırlanan şu ateşten de korunun. Allah’a ve Resulü’ne itaat ediniz ki, merhamet olunasınız.” (Âl-İ İmran, 130)
Bu âyetin izahında Esbab-ı Nüzul’de şöyle deniyor: “Feryabî Mücahid’den ihraç ediyor: ‘Araplar, cahiliye devrinde veresiye alış-veriş yaparlar, borcun vakti geldiğinde parayı veremezlerse, alacaklılar borcu fazlalaştırırlar ve müddeti uzatırlardı.’ Yine Feryabî, Ata’dan ihraç ediyor: ‘Cahiliyede Ben-i Sakif kabilesi Ben-i Nadir kabilesini borçlandırır, borcun ödeme zamanı geldiğinde borçlular, alacaklılara; borcu ziyadeleştiriniz, zamanı uzatınız, derler. Onlar da borçluların istediklerini yaparlardı. Bunun üzerine veya her iki hadise üzerine bu âyet-i celile nâzil oldu.” (Esbâb-ı Nüzûl, c. 2, s. 157)
Bir başka âyet-i celilede ise, faiz hakkında şöyle buyurulmuştur:
“Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, ‘zaten alış-veriş de faiz gibidir’ demelerindendir. Oysa Allah; alış-verişi helal, faizi haram kıldı. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir; onlar, orada temelli kalacaklardır.” (Bakara, 275) Faizi yasak eden bir diğer âyet-i kerime:
“Ey inananlar! Allah’tan sakının; inanmışsanız, faizden arta kalmış hesaptan vazgeçin.” (Bakara, 278)
Malın korunması, emniyetinin temini konusunda bir diğer önemli delil Kur’an-ı Kerim’in Bakara Sûresi’nin 282. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerime, Kur’an’da en uzun âyet olup bir sayfa sürmekte ve borçların yazılmasının şartlarını yani bir nevi noterliği düzenlemektedir.
Öte yandan; Allah indinde affolunmayan günahlardan biri de haram yeme ve bu şekilde ortaya çıkan kul haklarıdır. Bunun yasaklanması da malı korumanın ciddi bir tedbiridir.
Malın korunması ve emniyetinin sağlanmasının en büyük göstergesi hırsızlığın yasak edilmesi ve müeyyidesinin caydırıcı olmasıdır:
“Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hâkimdir.” (Mâide, 38)
Beyannamelerde yer alan insan haklarından ‘mülkiyet hakkı’ en büyük titizlikle İslam ile korunmuştur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Vedâ Hutbesi’nde, bu hususa gereken önemi vermiştir.
3. Namus emniyeti:
İnsanda namusun korunması fıtrî bir özelliktir. Hatta, hayvanlarda bile fıtrî bir korunma vardır. Namus, ancak nikâh akdiyle insana helal olur. Gayrimeşru münasebetin her çeşidi haram kılınmıştır. Resul-i Ekrem (s.a.v.), Vedâ Hutbesi’yle bunu da vurgulamıştır: “Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah’ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün Müslümanların ilencine uğrasın. Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder.”
Namusun korunması ve emniyetinin sağlanmasında iki tür müeyyide mevcuttur:
Prof.Dr. Haydar BAŞ Rahmetenli'l-alemin cilt 2 Kitabı sayfa : 495 /512
Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir
Devam edecek