İSM-İ ÂZAM İLE DUA.....

     Hadisi şeriflerde belirtildiğine göre, Allah-u Teâlâ İsm-i Âzam ile O’na dua edildiği zaman kabul eder. İstenildiği zaman verir. Bazı hadis-i şeriflerde İsm-i Âzam açıkça açıklanmasada ona işaret edilmiştir:

<İSM-İ ÂZAM İLE DUA.....

    Büreyde’den (radiyallahu anh); “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) bir adamın, ‘Ente Allahu la ilahe illa ente’l Ehadü’s-Samedü’llezi lem yelid velem yuled velem yekun lehu küfüven ehad/Allah’ım! Şehâdet ederim ki, şüphesiz Sen, Senden başka hiçbir tanrı olmayan Allah’sın. Doğurmayan, doğrulmayan, hiç kimsede dengi olmayan Bir’sin, Samed’sin. (İşte böyle diyerek) Senden istiyorum’ dediğini duydu ve, ‘Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki o, Allah’ın İsm-i Âzam’ı ile niyaz etmiştir ki, onunla dua edildiği zaman Allah kabul eder. Onunla istendiği zaman verir’ buyurdu.” (Ebû Dâvud, 1493-4 ve Tirmizî, 3475; Mâlik b. Miğvel an Abdillah b. Büreyde an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)

    Enes’den (radiyallahu anh); “Bir adam namaz kıldı ve sonra şöyle dedi: ‘Şu dua ile Senden istiyorum: Allahümme leke’l hamdü la ilahe illa ente’l-Mennânu Bediy’us-Semavati vel-ard Zû’l-Celâli vel-İkrâm ya Hay ya Kayyum/ Hamd Sana mahsustur. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Mennân Sensin. Göklerin, yerin yaratıcısı da Sensin. Celâl ve ikram sahibi de Sensin, ey Hay ve Kayyûm olan (Rabb’im!).’ Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) bu duayı işitti ve şöyle buyurdu:’Ne ile dua ettiğini biliyor musunuz?’ ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir’ dediler. ‘Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki o, Allah’a İsm-i Âzam’ı ile dua etmiştir ki, onunla dua edildiğinde (mutlaka) kabul eder, onunla istendiğinde verir› buyurdu.” (Ebû Dâvud, 1495 ve Nesâî, Sehv 58, III, 52; Hâlef b. Hâlîfe an Hafs b. ahî Enes an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)

    Esmâ bint-i Yezîd’den (radiyallahu anhâ); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah’ın en büyük ismi (İsm-i Âzam) şu iki âyettedir: Ve ilâhüküm ilâhün vâhid’ ile Âl-i İmrân Sûresi’nin başı olan, ‘Elif lâm mîm. Allahü lâ ilâhe illâ hüvel Hayyu’l-Kayyüm.” (Ebû Dâvud, 1496 ve Tirmizî, 3478; Îsâ b. Yûnus an Ubeydillah b. e. Ziyâd an Şehr b. Havşeb an Esmâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler Tirmizî isnâdı hakkında “hasen sahîh” hükmü verdi)

      Enes’den (radiyallahu anh); “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Âişe’nin yanına girdi. Âişe ona dedi ki: ‘Babam annem Sana feda olsun Ey Allah Resûlü! Allah’ın kendisiyle O’na dua edildiği zaman kabul ettiği, kendisiyle istenildiği zaman verdiği İsm-i Âzam’ını bana öğret!’ Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) onu öğretmekten kaçındı. Sonra Âişe kalktı, abdest aldı ve şöyle dedi: ‘Allahümme innî es’eluke minelhayri küllihî mââlimtü minhü ve mâ lem a’lem. Ve bi-ismikel-azîmi’llezî izâ duiyte bihi ecebte ve izâ süilte bihi a’teyte/Allah’ım, bildiğim, bilmediğim bütün hayrı Senden dilerim. Kendisiyle Sana dua edildiği zaman, kabul ettiğin, kendisiyle Senden istenildiği zaman verdiğin o İsm-i Âzam’ınla Senden isterim.’ Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi), ‘O büyük isim bunların içindedir’ buyurdu.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat’ta; Heysemî, Mecma’ X, 156)

     Ebû Ümâme’den (radiyallahu anh); Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Kendisiyle dua edildiği zaman kabul ettiği Allah’ın İsm-i Âzam’ı şu üç sûrededir: Bakara, Âl-i İmrân ve Tâhâ.” (İbn Mâce, 3856; Abdurrahmân b. İbr. an Amr b. e. Seleme an Îsâ b. Mûsâ an Gaylân b. Enes ani›l-Kâsım an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti)

   Âişe’den (radiyallahu anhâ); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Allah’ım! Senden, temiz, güzel ve mübarek ve en sevdiğin o İsm-i Âzam’ınla diliyorum ki, onunla Sana yalvarıldığı zaman, kabul edersin; onunla Senden bir şey istenildiği zaman verirsin. Onunla Senden esirgenme istendiğinde esirgersin. Onunla Senden sıkıntıların giderilmesi istendiğinde, giderirsin.” Yine bir gün Âişe’ye hitaben şöyle buyurdu: “Ey Âişe! Allah’ın Bana, kendisiyle dua edildiği zaman kabul ettiği o büyük ismini (İsm-i Âzam’ı) öğrettiğini biliyor musun?”

     “Babam annem Sana feda olsun, ne olur onu bana öğret, ey Allah Resûlü!” dedim. “O sana gerekmez” dedi. Bunun üzerine çekildim, biraz oturdum ve sonra yanına gidip başını öptüm ve, “Ne olur ey Allah Resûlü, onu bana öğret!” dedim. “Onu sana öğretmem gerekmez. Onunla dünyalık bir şey istemen de sana gerekmez” buyurdu. Ben de kalkıp abdest aldım, iki rekât namaz kıldım ve şöyle dua ettim: “Allah’ım! Sana Allah diye dua ediyorum, Rahmân diye dua ediyorum, el-Berr, er-Rahîm diyerek dua ediyorum. Bildiğim ve bilmediğim en güzel isimlerinle yalvarıyorum. Beni bağışlamanıve esirgemeni istiyorum.” Baktım ki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) gülüyor. Ardından şöyle buyurdu: “İşte o, şimdi ettiğin duadaki isimlerin içindedir.” (İbn Mâce, 3859; Ebû Yûsuf es-Saydelânî an Muh. b. Seleme ani’l-Fezârî an Ebî Şeybe an Abdillah b. Ukeym an Âişe senedi ile tahrîc etti)

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Dua ve Zikir Kitabı sayfa : 871 /875

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir