İmam Hüseyin irşat ve ikaz vazifesini hiç bırakmamıştır.....

İmam Hüseyin şehadete giden yolculuğunda irşad ve ikaz vazifesini bırakmamıştır

<İmam Hüseyin irşat ve ikaz vazifesini hiç bırakmamıştır.....

Müslim b. Akil, Kûfe'de H. 60 senesinin Zilhicce ayının dokuzunda şehit edildi. O şehit edildiğinde Hz. Hüseyin (a.s.) Irak'a doğru hareket etmiştir. İmam (a.s.) yolda karşılaştığı insanlara ikaz vazifesini sürdürmüştür.

"Salabiye konağında bir şahıs İmam Hüseyin'e (a.s.), "Kıyamet günü, herkesi ve her topluluğu kendi imam ve önderi ile çağıracağız" mealindeki ayeti sordu.

İmam Hüseyin bu konuda şu cevabı verdi: "Evet, öyle imam ve önderler vardır ki, insanları doğru yola, saadet ve mutluluğa doğru çağırır; bir grup insanlar da ona olumlu cevap verip itaat ederler.

Diğer bir önder de vardır ki, bedbahtlık ve sapıklığa doğru davet eder, diğer bir grup da ona olumlu cevap verirler. Birinci grup cennete, ikinci grup ise cehenneme gider!

İşte bu Allah Teala'nın buyurduğu (bir grup cennettedirler, diğer bir grup da cehennemde) ayetinin diğer bir manasıdır" diye buyurdu."

Meşhur şair Ferezdak da "gitme" nasihatinde bulunmuştur

Ferezdak ile Mekke ve Huneyn arasında karşılaşan İmam Hüseyin (a.s.)'ın Kûfe halkı ile ilgili söyledikleri Kûfeliler'in tavrını tam mânâsıyla anlatmaktadır:

"Halkın kalpleri sizinledir, ancak kılıçları aleyhinizedir."

İmam Hüseyin (a.s.) ile şair arasında konuşmaları, şair Ferezdak'ın kendisi şöyle anlatıyor:

"Ben H. 60 yılında annemle birlikte hac farizasını yerine getirmek için Mekke'ye gidiyordum. Haremin yakınlarına vardığımda, annemin devesinin dizginini elime almış çekerken Mekke'den, Irak'a doğru giden Hüseyin b. Ali (a.s.)'ın kafilesi ile karşılaştım ve hemen huzuruna çıktım. Selam edip el vererek görüştükten sonra;

"Ey Resulüllah (s.a.v.)'in torunu, babam ve annem sana feda olsun, hac farizasını yapmadan Mekke'den böyle acele olarak çıkmanızın sebebi nedir?" diye sordum.

İmam, "Eğer acele etmeseydim beni yakalayacaklardı" buyurdu.

İmam bana, "Sen kimsin?" diye sordu.

Ben de cevaben, "Araplardan biriyim" dedim."

Ferezdak daha sonra şöyle devam ediyor: "Allah'a and olsun ki, İmam beni tanımak hususunda bu kadar sözle yetindi. Bu hususta başka bir şey sormadı. Daha sonra "Irak halkının mevcut durumlar hakkında görüşleri nelerdir?" diye sordu.

Ben ise cevaben, "Haberleri iyice bilen birinden sorup öğrenmek istiyorsunuz. Biliniz ki halkın kalpleri sizinledir, ancak kılıçları aleyhinizedir. Takdir Allah'ın elindedir, dilediği şekilde yapar" dedim.

İmam, bu sözüme karşılık şöyle buyurdu: "Doğru söyledin, takdir Allah'ın elindedir; O (Allah) her gün bir iştedir (her gün için yeni bir emri vardır) eğer kaza ve kader dilediğimiz şekilde olursa, Allah'a nimetleri karşısında şükrederiz; şükretmek için yardım dilediğimiz de O'dur.

Eğer kaza ve kader bizimle isteğimiz arasında engel olur, işlerimiz dilediğimiz şekilde gitmezse, yine de niyeti hak ve bâtını takva olan (kalbine takva hükmeden) bir kimse, doğru yoldan çıkmamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)