HZ. ALİ HAKKINDA NÂZİL OLAN BAZI AYETLER III

Dünden devam eden

  24- Ebu Hamza Sümali’den şöyle nakledilmiştir: İmam Câfer Sâdık’a, Yüce Allah’ın (c.c.), “İşte bu benim dosdoğru yolumdur. O halde onu izleyin” (En’am: 153) buyruğunun tefsirini sorduğumda şöyle buyurdu: “Vallahi o Ali’dir ki, hem mizandır, hem de sırat…” (Besairû’d-Derecat, s. 79)

HZ. ALİ HAKKINDA NÂZİL OLAN BAZI AYETLER III
Mimar Gökhan Demir

HZ. ALİ HAKKINDA NÂZİL OLAN BAZI AYETLER III

25- Resulüllah şöyle buyurdu: “Kıyamet günü olduğunda, Yüce Allah iki meleğe emredip, sırat üzerine oturtacak. Böylece Ali b. Ebi Tâlib’den beratı olmayan kimse oradan geçemeyecektir. Kimin de yanında beratı olmazsa, Allah onu yüzüstü cehenneme atacaktır. Allah-u Teala da, “Durdurun onları; onlar sorgulanacaklardır” (Saffat: 24) ayetinde bunu kastetmiştir.” (İhkâku’l Hak, c. 3, s. 105)

26- Sağlam senetli diğer bir hadiste, Ebu Basir, “Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resul’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de…” (Nisa: 59) ayetinin tefsirinde, İmam Muhammed Bâkır’dan şöyle nakletmiştir: “Emir sahipleri, kıyamet gününe kadar Ali ve Fâtımâ’nın evlatlarından gelecek imamlardır.” (Kemalü’d-Din s. 222)

27- Câbir b. Cufi, Câbir b. Abdullah El-Ensari’den şöyle duyduğunu nakletmektedir: “Yüce Allah (c.c.), Peygamberi Muhammed’ine, “Ey iman edenler: Allah’a itaat edin, Resul’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin…” ayeti nâzil kıldığında, “Ya Resulallah, Allah ve Resulü’nü tanıyoruz. Peki Allah’ın, itaatlerini Senin itaatinle beraber kılan emir sahipleri kimlerdir?” Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: “Onlar Benden sonra Benim halifelerim ve Müslümanların imamlarıdır ey Câbir! Onların ilki Ali b. Ebi Tâlib, sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali b. Hüseyin, sonra Tevrat’ta Bâkır diye anılan Muhammed b. Ali’dir. Ey Câbir, sen onu göreceksin. Gördüğünde benim selamımı ona iletirsin. Ondan sonra Câfer b. Muhammed es-Sâdık, sonra Musa b. Câfer, sonra Ali b. Musa, sonra Muhammed b. Ali, sonra Ali b. Muhammed, sonra Hasan b. Ali ve en sonuncusu Allah’ın yeryüzündeki hücceti ve kulları arasındaki saklantısı olan ve dahi benim isim ve künyemi taşıyan Hasan b. Ali’nin oğludur. O ki şanı yüce Allah, onun eliyle yeryüzünün doğusunu ve batısını fethedecektir. O ki, dostlarının gözünden gaybete çekilecektir. Öyle bir gaybet dönemi ki, o dönemde Allah’ın kalbini imanla imtihan ettiği kimseden başkası onun imameti üzerinde sabit kalmayacaktır…” (Kemalü’d-Din s. 253; Kunduzî el-Hanefi, Yenabiü’l Mevedde, s. 114-117-494; Hâkim elHeskâni el-Hanefi, Şevâhid’üt-Tenzil; Tefsir-i Fahr-i Râzi, c. 3, s. 357; Hamevi, Feraidü’sSimtayn, c. 1, s. 314)

28- Ey iman edenler: Allah’tan sakının ve sâdıklarla (doğrularla) beraber olun” (Tevbe: 120) ayetine dair, İmam Sa’lebî Keşfü’l Beyan adlı tefsirinde; Celaluddin Suyûtî, Durr’ül Mensur’da İbn-i Abbas’tan; Hafız Ebu Sa’d Abdulmelik b. Muhammed; Harguşî, Şeref’ul Mustafa’da Esmai’den; Hafız Ebu Nuaym El-Isfahanî ise Hilyet’ül Evliya’da Hz. Resulüllah’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyorlar: “Bu ayetteki sâdıklardan maksat Muhammed ve Ali’dir.” Ayrıca Şeyh Süleyman Hanefi de, Yenabiü’l Mevedde’nin 39. bâbının 119. sayfasında İbn-i Abbas’ın bu ayetle alakalı şöyle dediğini rivayet etmektedir. “Bu ayetteki sâdıklardan maksat Hz. Muhammed ve O’nun Ehl-i Beyt’idir.”

 29- “Doğruyu getiren ve onu tasdik edene gelince işte muttaki (takva sahibi) olanlar onlardır” (Zümer: 33) ayet-i kerimesine dair tefsirinde İbn-i Abbas ve Mucahid’den şöyle nakledilmiştir: “Ayetteki ‘doğruyu getiren’den maksat, Hz. Muhammed (s.a.v), ‘onu tasdik eden’ ise Ali b. Ebi Tâlib’dir.” (Bkz. Celaluddin Suyuti, Durrü’l Mensur; Hafız b. Merduye, Menakıb; Hafız Ebu Nuaym, Hılyetü’l Evliya; Muhammed b. Yusuf Genci, Kifayet’ut-Tâlib 62. Bâb; İbn Asakîr, Tarih)

30- İbn-i Abbas’tan, “Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman edenler işte onlar Rab’leri katında sıddıklar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır” (Hadid, 19) ayet-i kerimesinin de Hz. Ali hakkında nâzil olduğu nakledilmiştir. (Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned; Hafız Ebu Nuaym İsfahani, Ma Nezele Min’el Kur’ani Fi Ali)

31- “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı beğendim” (Maide: 3) ayet-i kerimesi de, Veda Haccı’ndan sonra Gadr-i Hum hutbesi okunduğu sırada ve Hz. Ali’nin velayeti hakkında nâzil olmuştur. Bu, sahih rivayetlerle sabittir. Konuya dair râvilerden bazıları şunlardır: Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Ebu Said El-Hudri, Berra b. Azib, Zeyd b. Erkam, Selman-ı Farisi, Ebu Zer Gifari, Ammar b. Yasir, Mikdad b. Esved ve Ebu Hureyre. Nitekim bu konuda şöyle rivayet edilir: Resulüllah halkı Gadr-i Hum’da topladı ve Ali b. Ebi Tâlib’e itaate davet etti. Sonra Ali’nin kolundan tutarak kaldırdı. Öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü. Sonra buyurdu ki: “Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah’ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak!” Ardından henüz insanlar dağılmamıştı ki, “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim” ayeti nâzil oldu. Bunun üzerine Resulüllah buyurdu ki: “Allahüekber! Din kemâle erdirildi. Nimet tamamlandı. Yüce Allah, Benim risaletime, Ali’nin de velayetine razı oldu.” (Menakıb-ı Harezmi, s. 25; İbn Asakir, Tercemet-i İmam Ali, c. 2, s. 75; Tarih-i Bağdadî, c. 8 s. 290; Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 43; Menakıb-ı İbn Meğazili, s. 19; İbn Cevzi, Tezkire’ül-Havas, s. 29; Feraid’us-Simtayn, c.1, s. 15; Suyuti, Durrü’l-Mensur, c. 2, s. 259; Suyutî, el-İtkan, c.1, s. 75)

 32- “Biz her şeyi apaçık bir ‘imam’da saymışızdır” (Yasin: 12) ayet-i kerimesiyle ilgili İmam Câfer Sâdık, babası ve dedesinden (Hz. Hüseyin) şöyle rivayet etmektedir: “Biz her şeyi apaçık bir imamda saymışız” ayet-i kerimesi indiğinde, Hz. Ömer ve Ebubekir, Resulüllah’a şöyle sordular: “Ya Resulallah! Kur’an’da geçen bu imam, Tevrat, İncil, Zebur veya Kur’an mıdır?” Resulüllah, “Hayır” dedi. O sırada babam (Hz. Ali), Resulüllah’ın huzuruna geldi. Resulüllah şöyle buyurdu: “İşte Allah’ın her şeyin ilmini içinde saydığı imam budur.” (Hüsamettin el-Mirdi el-Hanefi, Âl-i Muhammed, s. 515; Süleyman el-Kunduzi, Yenabiü’lMevedde, s 77; Şeyh Saduk, Meani el-Ahbar, s. 95; Sadık eş-Şirazi, Ali’yyün Fil-Kur’an, c. 2, s. 88; Meclisi, Biharü’l Envar, c. 35 s. 427; İbni Şehraşub, Menakıb Ali b. Ebi Tâlib, c. 3, s. 64; İbn Asakir, Savaik 3, Bâb 9, s. 76; İbn Sebi’ Mağribi, Şifaü’s-Sudûr; Taberani, Mu’cem’ul Evsat ve Kebir; İbn Esir, Usd’ül-Gabe, c. 4, s. 25; Nuruddin b. Sabbağ el-Malikî, Fusulu’l Mühimme Fi Marifet’il Eimme, s. 33; Ebu İshak Salebi, Tefsir; Fazıl Nişaburî, Tefsir; İmam Fahr-i Razî, Tefsir; Celaluddin Suyuti, Tefsir; Hafız Ebu Nuaym el-İsfahani, Ma Nezele’l Kur’an Fi Ali; Hatib Harezmî, Menakıb; Şeyh’ul İslam İbrahim b. Muhammed Hemvini, Feraid; Muhammed b. Yusuf Genci eş-Şafii, Kifayet’ût-Talib, 62. Bâb; İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned; Muhamed b. Cerir Taberî (çeşitli kanallardan rivayet etmiştir); İbn Hişam, Siretü’n-Nebi; İmam Gazali, İhya-u Ulûm, c. 3, s. 223; Ebu Seadat, Fezail’u Itret’it-Tahire; İbn Ebi’l Hadid, Nehcü’l-Belağa Şerhi; Sibt b. Cevzî, Tezkiret’ul Havas, s. 21)

33- Ra’d Suresi, 7. ayet-i kerime: Abdullah bin Abbas dedi ki: “Sen ancak bu kavmi azab-ı ilahîden korkutucusun ve her kavim için bir hadi vardır” (Ra’d Suresi, 7) ayeti indiğinde Resulüllah (s.a.v.) elini göğsüne koyup şöyle buyurdu: “Ben Allah’ın azabından korkutanım ve her kavim için bir hadi vardır. Yanında oturan Ali’nin omuzuna elini koyup şöyle devam buyurdu: “Ey Ali, Sen de hâdisin. Benden sonra hidayeti bulacak olanlar, ancak Seninle bulacaklardır.” (Taberi, Cami’ul Beyan, c. 13, s. 108) Yine Abdullah bin Abbas’tan rivayetle, dedi ki: “Bu ayet indiği zaman Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben bu kavmin Allah’ın azabından korkutucusuyum; Ali ise bu kavmi hidayete eriştirendir. Ey Ali, hidayete ermek isteyenler ancak Seninle hidayeti bulurlar.” (el-Maliki, el-Fusul’ul-Mühimme fi Ma’firet’il-Eimme, s. 122)

34- Ahzab Sûresi, 25. ayet-i kerime: Abdullah bin Mesud’dan “Allah cenkte mü’minlere kifayet etti” (Ahzab Suresi, 25) ayeti hakkında şöyle rivayet edildi: Bu ayet-i kerimeyi, Abdullah bin Mesud şöyle okuyordu: “Allah cenkte mü’minlere Ali ile kifayet etti.” (Zehebi, Mizan’ul–İ’tidal, 2. Kısım, s. 380) Aynı ayetle ilgili olarak, İmam Suyuti’nin ed-Dürr’ül-Mensur adlı eserinde ayet-i kerimenin Hz. Ali hakkında olduğu nakledilmektedir. (İmam Suyuti, ed-Dürr’ül-Mensur, c. 6, s.590)

Kaynak eser: Prof.Dr. Haydar Baş Hocamızın İmam Ali (k.v.) Kitabından aynen nakledilmiştir.

Devam edecek