Gadir Hum ve Peygamberimizin Hutbesi -4.....

“Ey insanlar, Benden sonra ateşe davet edecek olan önderler olacaktır; onlar kıyamet günü yardım görmezler"

<Gadir Hum ve Peygamberimizin Hutbesi -4.....

"Ey insanlar, Benden sonra ateşe davet edecek olan önderler olacaktır; onlar kıyamet günü yardım görmezler.

Ey insanlar, Allah ve Ben onlardan uzağız. Ey insanlar, onlar ve yardımcıları, onlara tâbi olanlar, onları takip edenler, ateşin en alt derecesinde olacaklardır ve kibirli kimselerin yeri ne de kötüdür!

Biliniz ki onlar, Ashab-ı Sahife'dir. O halde, sizden her biriniz, kendi sahifesine baksın."

Râvi şöyle diyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.), Ashab-ı Sahife adını zikredince insanların çoğu Hz. Peygamber'in bu sözden neyi kastettiğini anlamadılar. Kendileri için bir soru teşkil etti. Oradakilerden çok azı Hz. Peygamber'in maksadını anlayabildi."

"Ey insanlar, Ben hilâfet emrini kıyâmet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum.

Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde, kıyâmet gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar.

Çok yakında Benden sonra imameti padişahlık olarak zulüm ve zorbalıkla alacaklardır. Allah gasp edenlere ve (bu hakka) tecavüzde bulunanlara lanet etsin.

Bu esnada insanlar ve cinler, sizlere dökülmesi gerekeni döker, sizlere ateş ve (erimiş) bakırdan alevler gönderir ve siz onu asla defedemezsiniz.

Ey insanlar, aziz ve celil olan Allah sizleri, kötüyü iyiden ayırt etmek için başı boş bırakmamıştır, Allah, sizleri gaipten haberdar kılmamıştır.

Ey insanlar Allah, kıyamet kopmadan önce yalanlamaları sebebiyle bayındır olan her bölgeyi helak edecektir ve onu Mehdi'nin hakimiyeti altına geçirecektir. Allah kendi vaad ettiği şeyi uygulayacaktır.

Ey insanlar, sizden öncekilerin çoğu helak oldu. Allah onları helak etti ve gelecek nesilleri de helak edecek olan O'dur. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

'Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. Suçlulara böyle yaparız. O gün yalanlamış olanların vay haline!'

Ey insanlar, Allah Bana emretmiş ve Beni sakındırmıştır. Ben de Allah'ın emriyle Ali'ye emrettim ve O'nu sakındırdım.

Emir ve yasaklama ilmi O'nun nezdindedir. O halde, O'nun emrini dinleyiniz ki esenlikte kalasınız. O'na itaat edin ki hidâyet bulasınız. O'nun yasaklamalarını kabul edin ki doğru yolda olasınız. O'nun maksat ve muradına doğru hareket edersiniz ve bilinmedik yollar sizleri O'nun yolundan alıkoymasın.

Ey insanlar, Ben, Allah'ın, uymayı emrettiği doğru yoluyum, Benden sonra da Ali ve sonra O'nun neslinden olan çocuklarım da hidâyet imamlarıdır. Hakka hidâyet eder Hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar."

Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) şu ayeti tilavet buyurdu: 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur...'

Fatiha Sûresi'ni sonuna kadar okudu ve daha sonra şöyle buyurdu: "Bu sûre Benim hakkımda nâzil olmuştur. Allah'a yemin olsun ki, onlar (imamlar) hakkında nâzil olmuştur. Genel olarak onlara şâmildir; özel olarak da onlar hakkındadır.

Onlar Allah'ın dostlarıdır; onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah'ın hizbi galip gelecektir.

Biliniz ki onların düşmanları, sefihler (beyinsizler), sapıklar ve şeytanın kardeşleridir. Onlar bâtıl şeyleri gurur yüzünden birbirine iletirler.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları ise Allah'ın Kitabı'nda kendilerini zikrettiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

'Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları aziz ve celil olan Allah'ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

'İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık karıştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.'

Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt'in) dostları iman edenler ve şüpheye düşmeyen kimselerdir.

Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt'in) dostları esenlikle ve güven içinde Cennete girenlerdir. Melekler selamla onları karşılamaya gelirler ve şöyle derler: Selam olsun size, tertemiz oldunuz. O halde ebedi olarak Cennete giriniz.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları, Cennetin kendilerinin olduğu ve içinde hesapsız rızıklanan kimselerdir.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları ise ateşin alevleri içine girecek olan kimselerdir. Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları Cehennemden kaynadığı halde korkunç bir ses duyan ve Cehennemin alevlenmesini gözleriyle gören kimselerdir.

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları Allah'ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: 'Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in düşmanları Allah'ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

'Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: Size bir uyarıcı gelmemiş miydi? diye sorarlar.

Onlar; Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik, derler... Çılgın alevli Cehennemlikler yok olsunlar!'

Biliniz ki Ehl-i Beyt'in dostları, gizlide Rab'lerinden korkan ve kendileri için mağfiret ve büyük ecir bulunan kimselerdir.

Ey insanlar, ateşin alevleri ve büyük ecir arasındaki fasıla ne de uzundur!

Ey insanlar, bizim düşmanlarımız, Allah'ın kendilerini kınadığı ve lanet ettiği kimselerdir. Bizim dostlarımız da Allah'ın kendilerini methettiği ve sevdiği kimselerdir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben uyarıcı ve korkutucuyum, Ali de müjdeleyicidir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben uyarıcıyım ve sakındırıcıyım, Ali ise hidâyet edicidir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben peygamberim, Ali ise Benim halifemdir.

Ey insanlar, biliniz ki Ben peygamberim ve Ali de bundan sonra Benim vasîm ve imamdır.

O'ndan sonra ki imamlar da O'nun evlatlarıdır. Biliniz ki Ben onların babasıyım, onlar da O'nun (Ali'nin) sulbünden vücuda gelecektir.

Biliniz ki imamların sonuncusu, bizden kıyam edecek olan, Mehdi'dir. Dinlere galip gelecek olan, O'dur; zâlimlerden intikam alacak olan, O'dur; kaleleri fetheden ve onları yok eden kimse de O'dur; şirk ehlinden her kabileye üstün gelen ve onları hidâyet eden, O'dur.

Biliniz ki Allah'ın veli kullarına ait her kanın intikamını alacak olan O'dur. Allah'ın dinine yardım edecek olan da O'dur.

Biliniz ki derin denizden istifade eden O'dur; her fazilet sahibine fazileti miktarınca karşılık verecek olan O'dur. Allah'ın seçtiği ve seçkin kıldığı kimse O'dur. Her ilmin vârisi ve her anlayışı ihata eden O'dur.

Biliniz ki Rabb'inden haber veren O'dur, ilahi ayetleri yukarı yükselten O'dur; hidâyete eren temeli sağlam kimse O'dur ve işlerin kendisine ısmarlandığı kimse de O'dur.

Öncekilerin müjdelediği kimse O'dur. Hüccet olarak bâki kalacak olan O'dur ve O'ndan sonra hiçbir hüccet yoktur. Var olan her hak O'nunladır ve var olan her nur O'nun nezdindedir.

Biliniz ki O galibi olmayan kimsedir. Hiç kimseye O'nun aleyhine yardım edilmez. Allah'ın yeryüzündeki velisi, kulları arasında hükmedicisi, gizli ve açık eminidir.

Ey insanlar, Ben sizler için açıkladım ve sizlere anlattım. Benden sonra sizlere anlatacak olan da Ali'dir.

Biliniz ki Ben, hutbemin sonunda sizleri biat etmek ve O'na ikrarda bulunmak için elinizi uzatmaya davet ediyorum ve Benden sonra sizleri kendisiyle biatleşmeye davet ediyorum.

Biliniz ki Ben Allah'a biat ettim, Ali de Bana biat etti ve Ben de Allah tarafından O'nun için sizlerden biat alıyorum. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Şüphesiz Sana baş eğerek ellerini verenler (biat edenler), Allah'a baş eğip el vermiş sayılırlar. Allah'ın eli, onların ellerinin üstündedir.

Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur ve kim Allah'a verdiği sözde vefalı davranırsa, Allah ona büyük bir ödül verecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)