Ashabın Hz. Ebu Tâlib’in imanına şahitliği ve Hz. Ebu Tâlib’in edebî eserleri.....

İyi insanlar bilmelidirler ki, Muhammed de, Musa ve İsa gibi bir peygamberdir. O ikisinin sahip olduğu semavî aydınlığa O da sahiptir. Hepsi de Allah’ın emriyle insanlara hidayet eder. Ve onları günahlardan korurlar

<Ashabın Hz. Ebu Tâlib’in imanına şahitliği ve Hz. Ebu Tâlib’in edebî eserleri.....

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Tarihçiler Ebu Tâlib'den çok güzel kasideler nakletmişlerdir. Bu edebi eserlerden onun iman ehli bir şahsiyet olduğunu anlamak zor değildir.

"İyi insanlar bilmelidirler ki, Muhammed de, Musa ve İsa gibi bir peygamberdir. O ikisinin sahip olduğu semavî aydınlığa O da sahiptir. Hepsi de Allah'ın emriyle insanlara hidayet eder. Ve onları günahlardan korurlar." 

"Bilmiyor musunuz? Bize göre Muhammed de aynı Musa gibi semavî kitaplarda adı geçen bir peygamberdir. Ve Allah'ın kulları arasında O'nun özel bir sevgisi vardır. Allah'ın sevgiye mazhar kıldığı birine zulmetmek reva olur mu?"
 
"Yüce Allah, peygamberi Muhammed'i yüce kılmıştır. Dolayısıyla da Allah'ın en yüce yaratığı Ahmed'dir. Allah makamını yüce kılmak için O'nun adını Kendi adından türetmiştir. Arş'ın sahibi Allah Mahmud'dur (övülmüştür). Peygamberi ise Muhammed'dir"

"Ey Allah'ın Resulü, ben toprağın altında yatıncaya kadar düşmanlar Sana zarar veremezler. O halde korkma ve görevli olduğun şeyi âşikâr kıl. Müjdele ve gözlerini aydınlat.

Sen, beni kendi dinine davet ettin. Ben de bildim ki Sen, benim hayrımı istiyorsun, davetinde samimi ve güvenilirsin. Ben açıkça bildim ki Muhammed'in dini dünya dinlerinin en iyisidir."   

Hz. Ebu Tâlib ölüm döşeğindeyken, çevresindekilere şu vasiyette bulunmuştur:

"Dört kişiye iyilik peygamberine yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Oğlum Ali'ye, kabilemizin büyüğü Abbas'a, her zaman Peygamberi savunan Hamza'ya ve oğlum Câfer'e. Peygambere yar ve yardımcı olun ve sizler Allah Resulü için düşmanlar karşısında kalkan olun." 

Kaside-i Şi'biyye

Esasen Hz. Ebu Tâlib, Arap toplumunun en önemli şair ve hatiplerindendir. Ancak imanı üzerinde o derece spekülasyon yapılmıştır ki, onun bu yönü arka planda kalmıştır.

Ebu Tâlib, Müslümanların üç yıl boyunca muhasara altında tutuldukları sıkıntılı dönemde Kaside-i Şi'biyye'yi söylemiştir. Şi'b "İki tepe arasında bulunan dere" mânâsındadır. Burası Haşimoğulları'nın Resulüllah'la birlikte sığındığı Ebu Tâlib'e ait mahalledir.

İbni Kesir'e göre Şi'b Kasidesi, çok edebî bir kasidedir. Böylesini Ebu Tâlib'den başkası söyleyemez.  Şi'b Kasidesi'nden bazı beyitler:

"Ey iki can dostum! Haklı olsun haksız olsun, ilk tenkit edene karşı, kulağım yassı bir taş değildir" 

"Bu kavimde sevgi olmadığını, bütün kulpları ve araçları kopardıklarını gördüğümde, -bize açıkça düşmanlık ve eziyet yaptıklarını, bizden ayrı duran düşmanının emrinde olduklarını- töhmet altında olan ve arkamızdan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısıran insanlarla bize karşı antlaşma yaptıklarını..." 

"Yakınlarımı ve kardeşlerimi Kâbe'nin yanına getirdim. Vasilelerden oluşan örtüsüne tutundum." 

"Hep beraber ayaktaydık. Büyük kapısına yönelmiş haldeydik. Nafile adak yapanın yemin ettiği yerin yanında."

"Şöyle dedim: Kötülük için bize saldıran ve bir bâtılda ısrar eden herkesten, insanların Rabbi'ne sığınırım." 

"Bize gizli düşman olup bizi kabahatli göstermek için koşturanlardan, bizim iddia etmediğimiz bazı şeyleri dinimize katanlardan (Allah'a sığınırım)." 

"Sevr Dağı'na, Sebir Dağı'nı yerine yerleştirene, sevap için Hira Dağı'na çıkıp inenlere (sığınırım)." 

"Mekke'nin göbeğindeki Kâbe'ye ve Kâbe'nin hakikatine (sığınırım). Ve Allah'a (sığınırım) ki Allah (olanlardan) habersiz değildir." 

"Kuşluk ve ikindi vakitlerinde önünde insanların yığılıp el yüz sürdükleri Hacer-i Esved'e (sığınırım)." 

"Terliksiz, yalın iki ayağına karşı rutubetli hâle gelen kaya üzerindeki, İbrahim'in ayak izlerine (sığınırım)." 

"Allah'ın Evi'ni hacceden her binitliye, her adak sahibine, her yayaya (sığınırım)." 

"Yöneldikleri zaman Meş'ar-i Aksâ'ya (Arafat'a) ve birbirine karşı gelen sel yataklarının sonundaki İlal (tepeciğine sığınırım)." 

"(Hacıların) Ellerini binitlerinin göğüslerine dayayıp, akşam vakti dağların üzerinde yaptıkları vakfelerine (sığınırım)." 

"Cem (Müzdelife) gecesine ve Mina'daki konak yerlerine, (Mina'nın) üstündeki mukaddes yerlere ve konaklama yerlerine (sığınırım)." 

"Sağanak yağmurdan korkuyormuş gibi cins Arap atlarının hızla geçtikleri vakit, Cem'e (sığınırım)." 

"(Şeytan'ın) başına iri taşları atmak için (Hacıların) üzerine yürüdükleri vakit Büyük Cemre'ye (sığınırım)." 

"Allah'ın Evi'ne yemin olsun ki, Muhammed'le olursak yenileceğimizi düşünmekte yanıldınız. Henüz biz, O'nun uğrunda mızrak ve ok kullanmadık."
 
"Biz çocuklarımız ve hanımlarımızdan vazgeçip O'nun etrafında yere serilmedikçe O'nu teslim ederiz zannetmeyin." 

"Allah'a yemin olsun ki, eğer benim gördüğüm hâl devam ederse, hiç şüphesiz kılıçlarımız örnek insanların kanlarına karışacak." 

"Ey babası olmayan kişi! Korunması gerekenleri gözeten, çirkin konuşmayan ve işini başkasına bırakmayan bir efendiyi bir kavmin terk etmesi nasıl olur?" 

"Çok az beyaz (lider) vardır O'nun gibi. O'nun yüzüsuyu hürmetine buluttan su istenir. O yetimlerin elinden tutar, dulların ise sığınağıdır." 

"Haşim ailesinden helak olacaklar O'na sığınır. Onlar O'nun yanında nimet ve iyilikler içindedirler." 

"Muhammed Peygamberin yardımında ısrarlıyım. O'nun için mızraklarla ve atlarla savaşacağım." 

"Canlı ve cömert çekme burunlu efendilerden biridir. O şereflerin çoğunda faziletli bir soya dayanmaktadır." 

"Yumuşak huyludur, olgundur, adaletlidir, isabetsiz değildir. O öyle bir İlah'ın dostudur ki, O, O'ndan gafil değildir." 

"Kulların sahibi O'nu yardımıyla destekledi ve öyle bir din ortaya koydu ki onun gerçekliği kaybolmayacaktır." 

"Ahmed artık içimizde öyle kökleşti ki O'na saldıracak güçlülerin saldırısı boşa çıkar." 

"Hiç şüphe yok ki Allah dünyada da, mücadele gününde de O'nun işini yüceltip yükseltecektir." 

Bu kasideden de anlaşılacağı gibi Ebu Tâlib iman ehli bir insandır.

Hz. Ebu Tâlib'in Hz. Peygambere olan davranışı

Ebu Tâlib çocukken yanına aldığı Allah Resulü'ne çok güzel bir şekilde davranmış, O'nun için eşsiz fedakârlıklarda bulunmuştur.

Ebu Tâlib, Peygamberi Kureyş'in eziyetlerinden korumuş, üç yıl boyunca Peygamberle birlikte bir tecrit hayatı yaşamış, oğullarını ve özellikle İmam Ali'yi her zaman Resulüllah'la birlikte olmaya teşvik etmiştir.

Büyük İslâm âlimi İbn-i Ebi'l Hadid, Ebu Tâlib'in İslam'da üstlendiği rolü şöyle ifade eder:

"Eğer Ebu Tâlib ve Oğlu olmasaydı asla İslam dini kıvama erişemezdi. Ebu Tâlib Mekke'de Peygamberi savunup korudu. Oğlu ise Medine'de O'nun için korkusuzca ölüm girdaplarına daldı. Ne boş konuşan cahiller, ne de gerçekleri görmezden gelen âlimler Ebu Tâlib'in azametine zarar verebilirler."

"Allah'a and olsun ki, beni defnetmedikleri müddetçe Sana dokunamazlar, Sen benim hayrımı dileyerek davet ettin, Sen sâdıksın (söylediğin doğrudur) ve eminsin. Sen dinlerin en hayırlısını getirdin."

Ebu'l Futuh Râzi bu hususta şöyle diyor: "Bu sözler Ebu Tâlib'in imanını açıkça göstermektedir, zira 'Sana iman ettim ve Seni tasdik ettim' sözüyle, 'Sen sâdıksın' sözü arasında hiçbir fark yoktur."  

Ashabın Hz. Ebu Tâlib'in imanına şahitliği

Bir adam İmam Ali'nin yanında Ebu Tâlib hakkında çirkin bir ithamda bulundu, İmamAli öfkelenerek şöyle buyurdu:

"Sus! Allah ağzını kırsın. Muhammed'i Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer babam (Ebu Tâlib) yeryüzündeki bütün günahkârlara şefaat etmek isterse, Allah onun şefaatini kabul eder."

Başka bir yerde ise İmam Ali şöyle der:

"Allah'a and olsun ki, Ebu Tâlib Abdulmenaf b. Abdulmuttalib mü'min ve Müslüman idi. Kureyş kâfirleri Haşimoğulları'na düşmanlık etmesinler diye imanını gizliyordu." 

Ebu Zer Gifari, Ebu Tâlib hakkında şöyle diyor: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki Ebu Tâlib, Müslüman olmadan dünyadan göçmedi."

Abbas b. Abdulmuttalib ve Ebu Bekir ise şöyle diyor: "Ebu Tâlib, Lailahe illallah Muhammed'ün Resulüllah demeden dünyadan göçmedi." 

Ehl-i Beyt'in görüşü:

İmam Muhammed Bâkır şöyle diyor: "Eğer Ebu Tâlib'in imanı terazinin bir kefesine, bu insanların imanı da diğer kefesine konsa Ebu Tâlib'in imanı ağır gelir" 

İmam Câfer-i Sâdık, Allah Resulü'nün şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Ashab-ı Kehf, imanlarını gizleyip kâfir olduklarını izhar ettiler. Allah da onlara iki kat mükâfat verdi. Ebu Tâlib de bazı sebeplerden dolayı, imanını ve Müslüman olduğunu gizledi. Şirki izhar etti. Allah da ona iki kat mükâfat verdi."
 
İmam Sâdık şöyle buyuruyor:

"Cebrail, Resulüllah'a gelerek şöyle dedi: 'Ey Muhammed (s.a.v.), Rabbin Sana selam gönderiyor ve Seni dünyaya getiren sulbe, Sana hamile kalan kadına ve Seni yetiştiren ve sorumluluğunu üstlenen şahsa ateşi haram kıldım' buyuruyor."

Sonra şöyle devam etti: Mezkûr sulb baban Abdullah bin Abdülmuttalib'tir, Sana hamile olan Amine bint-i Vehb'tir ve Seni terbiye eden ise Ebu Tâlib'tir" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)