Tövbe....

Resûlullah (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: “Hayra dair herhangi bir şeye kavuşan kimse, onu mutlu bilsin ve faydalanmaya baksın; çünkü onun ne zamana kadar açık kalacağını bilemez.”

<Tövbe....

Ey cemaat! Fırsatı kaçırmayın. Hayatı ganimet bilin ve ondan faydalanmaya bakın. Mademki bu hayat kapısı açık, bir şeyler elde etmeye koyulun.
 
Yakında o kapı kapanır. Hayır işleri yapmaya güçlü olduğunuz müddetçe hayır yapın. Tevbe kapısı kapanmadan o kapıdan girin. Sonra kapanır, tevbeniz de makbul olmaz.
 
Halen dua kapıları açıktır; dua edin, makbul olur. Aranızda iyiliği ile tanınan kimselere koşun. Onların hayır dualarını ve öğütlerini dinleyin; sonra kapılar kapanır, mahrum olursunuz.
 
Ey cemaat! Yıktığınızı yapın. Pislettiğinizi temizleyin. Kötülüğünüzü iyiliğe çevirin. Günahla kararan varlığınızı parlatın. Aldığınızı sahibine verin. Efendinizden kaçtınız, onun kulluğundan uzak düştünüz. Hemen ona dönün ve tevbe edin.
 
Ey evlâd! Şu varlık âleminde ve şurada, Halik Teâlâ'dan başka kimse yoktur; varlığını O'na bağlarsan kulu olursun. O'nu bırakır, halka koşarsan, onların kölesi olursun.
 
Sana söz hakkı yok; ta boşluk beyabanlarını ve otsuz tarlaları geçinceye kadar... Bunları geç. İç âleminde Hak'tan gayrı her ne ki var onu kopar at. Ancak o zaman dilin açılır ve söz hakkın tanınır.
 
Bilmez misin, Hak arayıcısı her şeyden ayrıdır. Haktan başkasına yan çıktığı yoktur. O bilir ki, Haktan gayrı her ne ki var, Allah'la kendi arasında perde olur. Bu durumda neye bağlansın? Kime güvensin? Çünkü bağlandığı şeylerin kendisine zulmet getirdiğini tecrübe ile bilir.
 
Ey evlât! İnsanların önünde gezen, birçok felâketler vardır. Her felâketin de kendine göre hayli dalları vardır.
 
En büyük felâket, sonsuz saadetten mahrum olmaktır. En büyük saadet, ruh zenginliğine ermektir.
 
Bunun için çok çalışmak ve tembel olmamak lâzımdır. Tembellik insanı korkunç uçurumlara atar. Telâfisi kabil olmayan kin ve düşmanlık tohumları saçar.
 
Tembel olma. İşlerini sağlam yap ve çalışkan ol. Dünyayı çalışanlar kazanır. Âhireti çalışanlar kazanır...
 
Birçok büyükler, çalışkan ve dinç olmak için, Allah'a yalvardılar. Ebu Muhammed Acemî şu duayı yapardı: "Allahım, bizi dinç ve çalışkan kıl."
 
Bununla: 'bizi tembel etme' demek isterdi. Bunun mânası yücedir. Dil, bunun mânasını tam ifade edemez. Kim ki tadar, hakikati ancak o anlar.
 
İslâm dininin emri dahilinde halkla iyi geçin. İslâm dini neye iyi derse o iyidir, mübarektir. İslâm dininin yüce emirleri zedelenmediği takdirde halkla geçimin tadı alınır ve hoşluk olur. Aksi olunca iyilik olmaz. Bilâkis felâket gelir.
 
İyiler, yapacakları işi bilirler, işlerini yerine ve zamanına göre düzenli tutarlar. Yapacağın işi onlara sor ve onlara danış." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, İlahi Armağan eserinden) H: Akın Aydın