Resûlullah, kızı Fâtıma’yı müjdeliyor

Resûlullah (s.a.a.) kızı Fâtıma’ya (a.s.) buyurdu ki: “Kıyamet günü, tam bir emniyet, huzur ve kâmil bir örtü içerisinde kalkacaksın. İsrafil o cennet elbisesini sana verecek ve sen de onları giyeceksin. Yetmiş bin huri seni karşılamaya gelecek ve sana bakmakla neşet bulacak”

<Resûlullah, kızı Fâtıma’yı müjdeliyor

Hz. Peygamber (s.a.a) değerli kızı Fâtıma (a.s)'ın yanına geldi. Onu üzgün görünce, "Kızım neden üzgünsün?" diye sordu.

Fâtıma (a.s) cevaben şöyle dedi: "Babacığım! Kıyamet günü halkın çıplak olarak haşrolacağını hatırladım da ondan."

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Kızım! O gün gerçekten çok korkunç bir gündür. Ama vahiy meleği (Cebrail) Allah tarafından Bana haber verdi ki; o gün toprağın altından çıkacak olan ilk şahıs Benim. Benden sonra atan İbrahim çıkacak, ondan sonra da eşin Emirü'l-Mü'minin Ali çıkacaktır.

Bu esnada Allah-u Teâlâ Cebrail'i bin melekle Sana doğru gönderecek ve kabrinin üzerine nurdan yedi kubbe dikilecektir. Daha sonra İsrafil, nurdan olan üç elbiseyle başının üzerinde duracak ve, 'Ey Muhammmed'in değerli kızı! Senin haşrolma günündür, kalk!' diye seslenecek. Sen de tam bir emniyet, huzur ve kâmil bir örtü içerisinde kalkacaksın. İsrafil o cennet elbisesini sana verecek ve sen de onları giyeceksin.

Bu esnada Zukayil isminde diğer bir melek, yuları inciden olan ve arkasına da altından bir tahtırevan bırakılan bir bineği senin için getirecek ve sen tam bir azamet ve yücelikle o bineğe bineceksin Zukail, senin önünde, ellerinde tesbih ve övgü bayrakları bulunan yetmiş bin melek olduğu halde bineğini çekecektir.

Mahşere doğru hareket ettiğinde ise yetmiş bin huri seni karşılamaya gelecekler sana bakmakla neşet ve hoşnutluk içerisinde olacaklar. Onların her birinin elinde nurdan, havaya güzel koku saçan aletler vardır. Kendilerini yeşil zebercetten süslemiş ve başlarında da halis cevherlerden taçlar vardır." (Bihar, c.43, s.225).

* * *

Bir gün İmam Hüseyin (a.s), hastalanmış olan Üsame b. Zeyd'in ziyaretine gitti. Yanına vardığında Üsame'nin şöyle dediğini duydu: "Bu gam ve üzüntüden dolayı eyvah!"

İmam (a.s): "Kardeş! Gam ve üzüntün nedir?"

Üsame: "Altı yüz dirhem borçluyum; gam ve üzüntüm bundan dolayıdır."

İmam (a.s): "Borcunu ben üstleniyorum, onu ben ödeyeceğim."

Üsame: "Ödenmeden öleceğimden korkuyorum."

İmam (a.s): "Ben onu ödemedikçe ölmeyeceksin."

İmam Hüseyin (a.s), Üsame'nin vefatından önce onun borcunu ödedi. (Bihar, c.44, s. 86)