Tedaviye önce nefsinden başla.....

Nefse asla genişlik verme, müsamaha gösterme. Onun isteklerine uyma. İşte o zaman felah bulur, kurtulursun.

<Tedaviye önce nefsinden başla.....

Nefsini tedavi etmeye çalış. Ona de ki: Yaptığın iyilikler kendi lehine, kötülükler de gene kendi aleyhinedir. İyilik de yapsan, kötülük de yapsan, sonucu kendine dönecektir.
 
Nefsine karşı mücahede et. Onun kötü duygularını söküp atmak için savaş. Ta ki doğru yolu bulana kadar. İzzet ve Celâl sahibi Allah şöyle buyurur: "Bizim uğrumuzda mücahede edenlere gelince, onları elbette doğru yolumuza eriştiririz," (Ankebut, 69). Ve gene, "Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder," (Muhammed, 7).
 
Nefse asla genişlik verme, müsamaha gösterme. Onun isteklerine uyma. İşte o zaman felah bulur, kurtulursun.
 
Onun yüzüne hiçbir zaman gülme. Bin sözünden ancak bir tanesine cevap ver. Ta ki ahlâkça güzelleşinceye, sükunet buluncaya ve kani oluncaya kadar.
 
Eğer senden zevklerle ve hevaî arzularla ilgili bir şey isterse, hep ileriye at, tehir et ve kendisine de ki: Heveslerini cennete sakla!
 
Onu, mahrumiyetin acılığına sabrettir. Ta ki lütuf ve ihsan gelsin. Eğer onu sabrettirirsen ve o da sabrederse, Aziz ve Celil olan Allah, onunla beraber olur.
 
Zira, şanı yüce olan Allah şöyle buyurur: "Hiç şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir," (Bakara, 2:153).
 
Nefsinin hiçbir sözünü kabul etme. Zira o, mutlaka şerre meyleder. Onun senden yapılmasını isteyeceği şey, mutlaka şerdir. Eğer isteğine cevap verecek olursan, cevabın mutlaka menfi olsun. Nefse muhalefet etmek, onun düzelmesine vesile olacak bir harekettir.
 
Nefs ile Hak, bir arada bulunmaz. Dünya ile ahiret bir arada bulunmaz. Kim ki nefsi ile birlikte ise, o, Cenab-ı Hak'la beraberliği kaçırmıştır.
 

 
Sabırlı ol. Allah'ın emirleri ve yasakları doğrultusunda hareket etmekte tahammül göster.
 
Eğer sabrın tam ve kâmil olursa, rızan da tamamlanır, kemâle erer. Olumsuz hareket ve davranışlardan sıyrılmışlık halin ortaya çıkar. Senin yanında, her şey güzel olur. Her hareket ve davranış, Allah'a şükre dönüşür. Allah'a uzaklık, yakınlığa dönüşür.
 
Allah'a şirk koşma, ortak tanıma halleri, tevhide dönüşür. Artık insanlardan ne zarar görürsün, ne de fayda. Senin için zıtlıklar kalmaz. Tersine, kapılar ve yönler birleşir. Sadece bir tek yön görürsün. Bu nokta öyle bir haldir ki, insanların büyük çoğunluğu onu anlayamaz, idrak edemez.
 
Diyebiliriz ki bu seviye, ancak milyonda bir insana nasip olur. Ve son nefesine kadar devam edebilir.
 
Allah'ın huzurunda, bu seviyeye erişmiş olarak ölmeye çalış. Daha ruhun bedenden çıkmadan önce, sen nefsini öldürmeye gayret et. Onu, sabırla ve hevai isteklerine karşı gelerek öldür.
 
Yakında, böyle hareket etmenin faydasını ve güzelliğini göreceksin. Sabrın biter. Yani sabretme zamanları sınırlıdır. Sabretme süresi tamamlandıktan sonra ardından mükâfatını toplama faslı başlar.
 
Sabrın mükafatı bitmez. Ben, sabrettim. Sabrın sonunun da daima güzel olduğunu gördüm. Önce öldüm. Sonra beni diriltti. Onunla beraber oldum, onunla beraber malik oldum. Seçim ve iradenin terki hususu da nefsimle cihat ettim, savaştım.
 
Sonuçta, benim için yukarıda bahsettiğim haller hasıl oldu. Önce bana gel. Beni ziyaret et. Sonra da Kâbe'ye git, orayı ziyaret et. Ben, Kâbe'nin kapısıyım. Bana gel, ta ki nasıl haccedeceğini sana öğreteyim.
 
Sen, manaya, muhtevaya ve öze değil, şekle rağbet ettin, şekilciliğe ilgi gösterdin. Benim sohbetimi isteyen, kendisine söylediklerimi kabul etsin, onların gereği ile amel etsin. Ben nasıl hareket ettiysem, o da öylece hareket etsin. Aksi halde, benim sohbetime katılmasın.
 
Zira bu şekilde hareket etmeyen, kârdan çok zarar eder. Ben bir ziyafet sofrasıyım. Fakat kimse benden bir şey yemiyor. Kapı açık, fakat oraya kimse girmiyor. Ben size hakikatleri kaç kereler söyledim. Fakat siz beni dinlemiyor, sözlerime kulak vermiyorsunuz. Ben bu söylediklerimi sizin için, sizin iyiliğiniz için söylüyorum. Kendim için söylemiyorum.
 
Ben ne zaman ki kalbimden dünya sevgisini çıkarıp attım, işte o zaman bu mertebeye ulaştım. Senin tevhidin nasıl doğru olabilir? Sen Resulullah'ın şu sözünü hiç duymadın mı ki: "Dünya sevgisi, her hatanın başıdır."
 

 
Çıkarını sağlama ve zararları defetme evinden çıkmadıkça, senin konuşmaya hakkın yok.
 
Hızla esasa gel, temele koş. Temeli sağlamladığın an, binayı yapmaya koyul. Temelin harcı fıkıhdır (İslam hukukudur). Fıkıh dedimse bundan maksadım, ilmihal ve fıkıh kitaplarında yazılan, bedenle ve zahirle ilgili fıkıh değildir.
 
Bilakis, kalp fıkhıdır. Kalp fıkhı, seni Allah'a yaklaştırır. Zahirle ve bedenle ilgili fıkıh ise halka yakınlaştırır, hükümdarlara ve devlet ileri gelenlerine yakınlaştırır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Ey Oğul eserinden) H: Akın Aydın