Şifa aramak hastalar içindir.....

Zengin, zenginliği aramaz. Zenginliği, fakirler arar. Şifa aramak hastalar içindir. Şifa, şifayı aramamaktadır. Bütün şifa, Hakk’a teslim olmaktadır

<Şifa aramak hastalar içindir.....

"Ey evlat! Afiyet, afiyeti aramamaktır. Afiyeti arayan, afiyeti bulmamıştır. Zengin, zenginliği aramaz. Zenginliği, fakirler arar. Şifa aramak hastalar içindir. Şifa, şifayı aramamaktadır. Bütün şifa, Hakk'a teslim olmaktadır.
 
Sebepleri bir yana at. Kalbini temizle. Putlar varsa çıkar. Her derdin dermanı vardır. Onu bulmak icap eder. Şifaların en büyüğü, Allah'ın tevhididir. O'nu birlemek iman sahibinin vazifesidir. Tevhid, yalnız dille olmaz, kalple de olmalı. Tevhid ve zühd dille ve dış varlıkla olmaz.
 
Tevhid, kalpdedir. Zühd, kalpdedir. Takva, kalpdedir. Marifet, kalpdedir. Hakk'ı bilmek, kalpdedir. Allah sevgisi, kalpdedir. Hak yakınlığı, kalpdedir.
 
Akıllı ol. Yapmacıkları bırak. Hevese kapılma. Bir iş yapmak için, câhil hareketleri terk et. Bulunduğun hâl, yapmacık ve hevesten ibarettir. Riyakârlık da var. Nifak (içi başka dışı başka) hâli de mevcut.
 
Bütün gücünün hedefi, halkın sana tapması oluyor; onların yararını bekliyorsun. Şunu bil ki, halka bir adım atsan; Hakk'tan uzak kalırsın. Sen, Hakk'ı aradığını söylüyorsun; halbuki, halkı arıyorsun.
 
Ben Mekke'ye gidiyorum, deyip Horasan yolunu tutana benziyorsun. Tabiî, Horasan'a yakın oldukça Mekke'den uzak kalırsın.
 
İç âleminin temiz olduğunu söylüyorsun; fakat onlardan hem korkuyor hem de bir şeyler bekliyorsun. Dıştan her kötü şeyi bırakmış gibisin, içten ise ona karışma yollarını arıyorsun. İçin halk sevgisi ile dolu; dıştan Hakk'ı sevdiğini anlatıyorsun. Bu hâller, dil gürültüsü ile olmaz.
 
Bu bir hâl âlemidir. Orada halkın sözü geçmez. Dünyanın lâfı olmaz. Âhiret işleri orada görüşülmez. Allah'tan gayrisi orada bulunmaz. Cümlesi o Bir olanındır. Bir olan, birlik ister. O, şerik kabul etmez. O, bütün işlerini çevirir.
 
Sana düşen, işittiğin bu sözleri tutmaktır. Halk, aslında elinden bir iş gelmeyen zavallılar grubudur; sana ne yardım edebilirler ne de başkasına yardımları dokunabilir.
 
Ancak Hak, onların eliyle işlerini yürütür. Hakk'ın fiil tecellisi, sana ve onlara birlikte olur. Kader hükmünü vermiştir. Lehinde ve aleyhinde olacak şeyler olur.
 
Salih olan o muvahhid kullar, diğer kullara örnektir. Onların her birinin hâli başkadır. Onların bir kısmı dışından dünyayı bırakır. Bir kısmı içinden bırakır. Bu hâlleri, onlara zarar doğurmaz.
 
Her biri, kendi hâline göre iş eder. Hak Teâlâ'nın kudsî varlığından başkasını göremezler. Bunların kalbi saf ve temizdir. Bu âleme kavuşan, dünya mülkünü kazanmış olur. Kahraman odur. Bahadır odur.
 
Kalbini, Hakk'ın gayrinden temizleyen ve Tevhid kılıcı ile onun kapısına varan, İslâm dininin emirlerini yerine getirmeye gayret etmelidir.
 
Ayrıca kalbini mahlûk şeylerden uzak tutması gerekir. Bunlar olduğu takdirde kalplerin sahibi ile kalbi bir olur.
 
İslâm dininin dış emirleri, insanın dışını süsler. İçe hitap eden gerekleri ise ruhu nurlandırır; tevhid ve marifet, iç âlemi temiz eden gereklerden sayılır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbabi eserinden) H: Akın Aydın