‘Şeytanın yardımcısı çoktur’

Bir insan nefsinin kötülüğünü bilse ve onun daima kötü şeyler emredeceğine inansa, ona uymasına imkân olur mu? Elbette olmaz

<‘Şeytanın yardımcısı çoktur’

TÜRK-AZ HABER / DİN

"Bir insan nefsinin kötülüğünü bilse ve onun daima kötü şeyler emredeceğine inansa, ona uymasına imkân olur mu? Elbette olmaz.

Sana iblis ve onun yardımcılarına uymamayı tavsiye ettim. Onlardan hayli çekindirdim. Ama bir türlü ayrılmadın ve onların bütün dediklerini kabul ettin.

Şeytanın yardımcısı çoktur. Nefis, şeytana yardım eder, dünya onunladır. Uygunsuz şeyler ve kötü arkadaşlar şeytanın baş yardımcılarıdır.

Bunların hepsinden çekin. Hep birden sana düşmandırlar. Seni yalnız Allah Teâlâ sever, senin iyiliğini yalnız O ister. O, seni senin için diler, başkaları ise şahsî çıkarları için.

Nefsini yitirip Hak yolcuları ile birlikte halvete çekilirsen o halvetin Hak'la ünsiyet olur, o yalnız kalan benliğine Hak ülfeti dolar.

Nefsin ve onun yardımcısı olan diğer duyguların peşinde gidecek olursan sana halvet âlemi açılmaz, dolayısıyla Hak'la ünsiyet peyda edemezsin.

Yine de o halvet ve Hak'la ülfet âlemi senden uzak olamaz. Nefsini dünyaya, kalbini öbür âleme yerleştirirsen, iç âleminin derinliğine de Hak sevgisini yerleştirirsen her şeyin Allah için olur, ülfet hâlini bulursun.

İç temizliği, kalp, Hakk'ın zâtından gayri yabancı şeylerden temizlenince başlar. Onu bulmak için maddî olan her şeye arka çevireceksin.

Temizliğe, hoşluk âlemine ermek ve erenleri bulmak için ne zaman benliğini hatalardan salim kılacaksın? Hakk'ı tasdik edenleri bulmak ve sen de onlardan biri olmak için ne zaman Hakk'ı doğrulayacaksın. Hak kapısında bekçi olanları görmek ve kapıya ermek için ne zaman ihlâs yoluna gireceksin?

Düşün, işin hakikatine ermedikçe Hak erlerini bulamazsın, erince bulursun. Çalış, Hakk'ın kapısına varmaya bak. O kapıya varınca oranın sadık hizmetçilerini ve azat kabul etmeyen kölelerini bulursun.

Hakk'ın baş kapıcısı, rahmeti bolca herkese dağıtmaktan çekinmez. Sen bir göz işareti kadar bile o kapıcıya yakın olamadın, içeride bulunanları nasıl görürsün?

Kapıyı buluncaya kadar konuşma; kapıyı geçtikten sonra hizmetçileri içeride seyredersin. Allah Teâlâ'nın kuvvet ve kudretini sezinceye kadar sesini kes.

O kudreti görünce doğru olursun, ama daha önce doğruluğu bulsan nasıl olurdu? Doğruluğu önceden bul. Çünkü seni o kudrete iletecek tek şey doğruluktur.

Seni o ayıktırır; yalancılık ve yanlışlık ise aksine batırır, her iyiden uzak kılar. Doğru olmak insanı ayık kılar, yanlış yolu tutmak gaflet uykusu verir.

Doğrularla ol. Onlar Hak'la nasıl oluyorlarsa seni de öyle alıştırırlar. Sözünde ve işinde doğruluğu elden bırakma. Bütün hâlinde sabrı atar olma.

Asıl doğruluk, tevhid ehli olmak, ihlâs sahibi olmak ve tevekkülü bilmekle olur. Tevekkülün tam mânası ise, bütün sebepleri bir yana atmaktır, yaratıcı ve besleyici olarak fâni varlıkları kökten silmektir.

Tevekkül sahibi olmak diliyorsan gücünü ve kuvvetini unut. Sır âlemine kendi kuvvetini değil, Hakk'ın kuvvetini yerleştir. Hak Teâlâ'ya vâsıl olmayı dilersen fâni şeylere batanları bırak. Onlarla aranı aç. Kendi fâni varlığını da bırak öbürlerini de...

Sonradan yaratılmışları kalbinden atabilirsen, onların Yaratan'ına varırsın. Kendi varlığını bildikçe, fânilere bağlandıkça felah bulamazsın. Hak yakınlığı...

Bunun zahmetine binde bir kişi dayanamaz. Yaşayan insanlar ve tükenen nefesler sayısınca sözümü ancak bir kişi anlayabilir.

Bir kişi dediğimi yaparsa öbürleri kendi aldanışına ve bataklığına dalar. Ayık olmayanlar arasında yetişenler Hak huzuru ile mest olurken öbürleri kendi heveslerine dalar, gider." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)