PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 5.....

Dünden devam eden

     Hz. Hüseyin’in oğlu Hz. Ali’den rivâyet ediliyor ki, abdest alırken rengi solardı bunun sebebini sorduklarında, “Kimin huzuruna çıkmak için hazırlandığımı bilmiyor musunuz?” diye cevap verirdi. (İmam Gazali, İhyâ-u Ulumi’d-Din s.414; Nevevi, Riyazü’s-Salihin; Biharu’l-Envar, c.46,s.74; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.107)

PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 5.....
Mimar Gökhan Demir

PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 5.....

  İmam Zeynelâbidin’e şöyle sordular: “Baban İmam Hüseyin (a.s.)’ın evladı neden azdır?” İmam, cevaplarında şöyle buyurdular: “Ben nasıl doğduğuma şaşıyorum. Çünkü babam İmam Hüseyin (a.s.), her bir gece ve gündüzde bin rekât namaz kılardı.” (Tuhefu’l-Ukul, s.483; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin, s.63.)

  İmam Muhammed Bâkır (a.s.) buyurmuştur ki: “İmam Zeynelâbidin (a.s.), gece gündüz bin rekât namaz kılıyordu. Nitekim Emirü’l-Mü’minîn Hz. Ali (a.s.) da böyle yapıyordu.” (Biharu’l-Envar, c.46, s.46; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.109.)

  İmam Muhammed Bâkır (a.s.), babasının namazdaki halini şöyle anlatmıştır: “Ali b. Hüseyin (a.s.), namaz kılmak için kalktığı zaman rüzgârdan başka hiçbir şeyin sallayamadığı bir ağaç gövdesi gibi (başının üstünde kuş varmışçasına) hareketsiz dururdu.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.107; Vesailu’ş-Şia, c. 4, s. 685)

 İmam, namaz kılmak istediği zaman namaz kıldığı yerde hazır bulunan kokudan sürerdi. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.107; Biharu’l-Envar, c. 46, s. 58)

  Râviler, namaz esnasındaki hali ile ilgili olarak şöyle rivâyet etmişlerdir: “Namaza kalkmak istediği zaman rengi değişirdi. Âzâları Allah korkusundan titrerdi. Zelil bir kölenin heybetli bir kralın huzurunda duruşu gibi dururdu namazda. Bundan sonra bir daha namaz kılamayacağını düşünen birinin kıldığı son veda namazı gibi namaz kılardı.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.110Hayatu’l İmam Zeynelâbidin a.s.; s. 190.)

  İmam Muhammed Bâkır (a.s.) babasının namaz kılışı ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “İmam Zeynelâbidin (a.s.), gece gündüz bin rekât namaz kılardı. Namaza durduğunda rengi değişirdi. Namazda duruşu büyük bir padişahın önünde duran zelil bir kulun duruşu gibiydi. Âzâları Allah korkusundan titiryordu; namaz kıldığında namazla vedalaşan ve artık ondan sonra hiçbir zaman namaz kılmayacak olan bir kimse gibi namaz kılardı. Bir gün namaz kıldığında ridası bir omuzundan düştü, namazı bitirene kadar onu düzeltmedi. Ashabından birisi bunun sebebini sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Yazıklar olsun sana! Kimin karşısında durduğumu bilmiyor musun? Kulun namazı, kalbiyle Allah’a yöneldiği miktarca kabul olur ancak.’ Derken o adam, ‘Biz helak olduk’ dedi. İmam buyurdular ki: ‘Hayır. Öyle değildir. Allah Azze ve Celle, nafile namazlarınızla onu tamamlıyor.’ Allah’a hamd olsun ki, İmam Seccad (a.s.) çok namaz kıldığından dolayı her yıl yedi kez alnındaki nasırları dökülüyordu.” (Hisal, c. 2, s.517; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.110)

  “İmam Zeynelâbidin (a.s.), gecenin müstehab (nafile) namazlarından biri fevt olduğunda, gündüz onu kaza ederdi. Günün müstehab namazlarından biri fevt olduğunda, o günün yarını veya gelecek Cuma günü veyahut sonraki ay onu kaza ederdi. Eğer fevt olmuş müstehab namazlar çoğalmışsa, yılın bütün müstehab namazlarının kâmil olması için Şaban ayında kaza ederdi.” (Vesailu’ş-Şia, c.3, s.201; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.111)

  “İmam Zeynelâbidin (a.s.), İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehit edildiği yerden alınan toprağı bir kesenin içerisinde her zaman yanında taşır ve namazlarda o topraktan başka yere secde etmezdi.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.162; Biharu’l-Envar, c. 46, s. 79.) İmam Bâkır (a.s.) buyurmuştur ki: “Babam İmam Zeynelâbidin (a.s.), Allah’ın bir nimetini andığında şükrederdi; Allah’ın Kitabı’ndan secdeli olan bir âyet okuduğunda secde ederdi; Allah-ü Teâlâ, bir kötülüğü (tehlikeyi) veya bir hileyi ondan uzaklaştırdığında secde ederdi. Farz namazı kıldıktan sonra secde ederdi; iki kişinin arasını uzlaştırmaya muvaffak olduğunda secde ederdi; onun bütün secde azalarında secde izi vardı; işte bundan dolayı ‘Seccad/çok secde eden’ diye adlandırıldı.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.113; Biharu’l-Envar, c. 46, s. 6.)

Devam edecek