NEVRUZ BAYRAMININ TÜRK İSLAM ÂLEMİNDE’Kİ YERİ.....

      Dünyanın köklü kültür ve medeniyetine sahip milletlerinden biri olan Türk milletinin, kendine özgü inanç, örf, âdet ve gelenekleri vardır. Türkler, gecenin ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart gününü yılın ilk günü kabul etmiş ve binlerce yıl bu günü, “Yeni Gün” veya “Ergenekon Günü”, “Çağan”, “Ulusun Ulu Günü” gibi adlarla yılbaşı olarak kutlamıştır.

NEVRUZ BAYRAMININ TÜRK İSLAM ÂLEMİNDE’Kİ YERİ.....
Mimar Gökhan Demir

NEVRUZ BAYRAMININ TÜRK İSLAM ÂLEMİNDE’Kİ YERİ.....

 Dünyanın en eski bayramlarından biri olan Nevruz, bir halk bayramıdır. Nevruz, Türk dünyasında, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olup, Türk dünyasında ortak heyecanlarla yüzyıllardır Türk kültürüne özgü özelliklerle kutlanılmaktadır. Başka bir ifade ile Nevruz, Türk boylarının genel ve ortak bir tarihî değeridir. Nevruz Türk tarihinin, millî tefekkürünün, halk felsefesinin bayramıdır.

 Bu bayram, Azerbaycan, Başkurt, Gagauz, Hakas, Karaçay, Kaşkay, Kazak, Kırgız, Nogay, Özbek, Türkmen, Uygur gibi bütün Türk boyları tarafından bilinip, kutlanmaktadır. Her biri farklı bir coğrafyada yaşayan bu Türk boyları öz millî, tarihî, coğrafî, geleneksel zenginliklerini bu bayrama katmışlardır. Nevruz insanlığın avcılıktan tarım toplumuna geçtiğinden beri baharı müjdelediği için bolluğu, bereketi, doğanın dirilişini, insanın doğayla barışmasını simgeler. Türk kültüründe de Nevruz milli bir kimlik taşımaktadır.  Binlerce yıldır  yeniden dirilişi, doğanın yenilenmesini, bolluğu, bereketi, üremeyi simgeleyen Nevruz her dönemde Türk tarihindeki yerini almıştır.

  İslamiyet öncesi kopuzlarla şiir söylenerek, eğlenceler tertiplenerek kutlanılan Nevruz islamiyet sonrasında da Anadolu’da kutlanmıştır. İslamiyet öncesi doğayla barışma, günahlardan arınma günü olarak inanılan nevruza  İslamiyet sonrası   Hz. Âdem ile Havva’nın buluştuğu gün, Âdem’in çamurdan yaratıldığı gün, Hz. Yusuf’un kuyudan kurtarıldığı gün, Hz. Nuh’un gemisinin karaya çıktığı gün gibi dini anlamlar yüklenerek islam kültürü içine yerleştirilmiştir. Nevruzla ilgili en eski rivayetlerden biri bugünün Türklerin Ergenekondan çıkışı olduğudur. 

  Selçuklularda Nevruz bayramı çeşitliği eğlenceler düzenlenerek, yemekler yapılarak kutlanmış güneşin koçbaşına girdiği gün olarak kabul edilmiştir.

 Osmanlıda  Nevruz ” Nevruz-u Sultani” ya da ”Nevruz” adıyla her yıl gerek halk, gerek saray tarafından coşkuyla kutlanmıştır. 

 Milli mücadele döneminde Nevruz sadece milli bir bayram olarak kutlanmamıştır. Diğer taraftan nevruz hakkın da büyük Ehl-i Beyt âlimlerinden Muhammed Bakır Meclisi ünlü hadis kitabı Bihar-ül Envar da şöyle yazıyor: Bazı muteber kitaplarda şunun yazıldığını gördüm: Cemşid, dünyayı fethedip İran topraklarını mamur eyledi. Onun bu hareketi için gerekli şartların oluşması ve işlerinin yoluna girmesi eski Ferverdin ayının ilk günü olan Nevruz da sağlandığından bu gün acemlerin yılbaşı olarak kabul edildi. Bu günün bayram olarak kutlanma geleneğini ilk olarak yapan da (eski İran şahlarından) İfridun dur. (Hz. Peygamber Efendimizin, Kâbe üzerindeki putları kırması için Hz. Ali'yi omuzlarına aldığı gün, Nevruz günüydü. )

  Ehlibeyt İmamları nın altıncısı Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)dan nakledilen bazı hadislerde bu güne maneviyat boyutu kazandırabilecek bir takım müspet olayların da bu günde cereyan etmiş olduğu kaydedilmektedir. Örneğin, Müalla bin Hüneys in  naklettiği bir hadiste şöyle geçmektedir: "Nevruz Allah Teala nın insanlardan, sadece O na tapmaları ve şerik koşmamaları, peygamberlerine, hüccetlerine ve imamlara iman getirmeleri için ahit aldığı gündür. Nevruz, Hz. Nuh un gemisinin Cudi dağına oturduğu gündür. Nevruz, binlerce kişi oldukları halde ölüm korkusundan memleketlerinden çıkmaları üzerine Allah ın ölün demesiyle ölen ama sonra tekrar dirilttiği insanların tekrar dirildikleri gündür. Nevruz, Hz. İbrahim in kavminin putlarını kırdığı gündür" (Yine bu günde Hz. Peygamber Efendimiz, Hz. Ali'yi cinleri, İslam dinine davet etmek üzere cinler vadisine göndermiştir. )

  İmam Ali’nin Kabe’de doğmuştur.İmam Ali ve Fatimatü-z Zehra ile 21 Martta evlenmiştir.Hz. Muhammed’in Nübüvveti’nin kendisine tebliğ edildiği gündür.
Aynı zamanda: Hz. Muhammed (AS), İmam Ali’yi Gadir Hum da, son veda haccında “Maide Süresi 5 / 67. ayete” göre övmesi ve Ehli Beyt’ini emanet etmesi 21-22 Marta rastlar. Bu açıklamalardan şu sonuca varıyoruz ki, İslam'dan önce vaki olan mezkûr müspet olayların vukuunun bu güne denk gelmesi, bu güne manevi bir boyut da kazandırmakta ve onu, sırf bir yılbaşı olma özelliğinden çıkarmaktadır. Eski insanların bu güne olan ilgisinin altında da bu gibi manevi nedenler yatmaktaydı.Bu hususta İslam adına açıklama yapmak için en yetkili makam Ehlibeyt İmamlarıdır. Ehlibeyt İmamlarından ise bu hususta iki çeşit açıklama geldiğini görmekteyiz. Birincisi ki, aynı zamanda Ehlibeyt taraftarları arasında da en meşhur olanıdır. Bu günün, İslamdan önce ve sonra ona müsadif olan bir takım müspet ve manevi olaylar yüzünden mübarek bir gün oluşunu beyan etmektedir. Türk İslam aleminin Nevruz bayramını mübarek olsun.