Nefsine şöyle de: ‘Topunuz birden geliniz bana zarar veremezsiniz’

Bu kadar düşmanla baş edemezsin, O’ndan daima yardım talep et. O yardımını esirgemez. Hakk'ın yardımını varlığında sezer, manevî bir kuvvete sahip olursan, hemen çık; halka koş, nefse yanaş ve şöyle de: “Topunuz birden geliniz; bana zarar veremezsiniz”

<Nefsine şöyle de: ‘Topunuz birden geliniz bana zarar veremezsiniz’

Ey cemaat! Takvayı terk ettiniz; bu halinizden hemen dönünüz. Takva gönüllere şifa verir. Onu terk, ruhu hasta eder.

Kendinizi tövbe etmeye alıştırınız. Tövbe ilâçtır. Günahlar ise mikrop çıkarır. Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz bir gün ashabına şöyle hitap etti: "Ayık olunuz, size hastalığınızı ve onun şifasını öğreteceğim: ister misiniz?"

Ashab: Evet, evet... dediler.

Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz devamla buyurdular ki: "Hastalığınız, günah sebebi ile gelir. Ona şifa olan da tövbedir."

Tövbe imanın ayrılmaz eşidir. Zikir meclislerine devam etmek ve Hakk'a muti olmak, iman hastalıklarına şifa olur.

İman dili ile tövbe ediniz; felahı bulursunuz. Tevhit ve ihlâs dili ile konuşunuz; size felah gelir. Allah-ü Teâlâ tarafından bir afet geldiği zaman imanla kendinizi müdafaa ediniz, iman, elinizde bir silâh olsun.

Allah'ım, onlara gösterdiğini bize de göster. "Dünyada iyilik ver. Ahirette iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru..." (Bakara/201).

Akıllı ol. Yalancı olma. Allah'tan korktuğunu söylüyorsun, fakat halktan biri seni tehdit etse korkuyorsun.

Hiç kimseden korkma. İnsanlar sana bir şey yapamaz. Cin tayfasından çekinme, sana zararları dokunmaz. Dünya azabından korku duyma. Öbür âlemin sıkıntısından üzüntü çekme. Azabı yapacak kudret sahibinden kork. Silâhtan korkma, onu atacak elden kork.

Aklı başında olan, kulların dil uzatmasına üzüntü duymaz. Allah yolunda akıl sahibi, ondan gayri şeylerin sözünden üzülmez. O insan bilir ki, yaratılmışların cümlesi Hak katında aciz ve perişandır. Hepsi O'na muhtaçtır.

Bu anlatılan hâli bulan kul ve bilgisinden faydalanılan büyük insanlar, İslâm dininin hakikatine ermiş olanlar, din doktorlarıdır.

Ey İslâm dinini yıkmak isteyen, hastalığını onların vasıtası ile tedavi et ve Hakk'a koş. Bulunduğun hastalıktan seni o kurtarır. Senin bu yıkma hareketin hastalık doğurur. O zatlar ise şifa yağdırır. O büyük insanlar, sana yarayacak olan şeyleri iyi bilirler.

Yaptığı işleri için Allah'a çıkışma. Çıkış yapacaksan nefsine yap. Kötülenecek biri varsa, o da nefsindir, ona söyle. İyilik, yumuşak başlı kimseye yapılır. Kötülük, dik kafa ve isyan eden kişiye olur.

Allah, hayır dilediği kulunu kendi yoluna bağlar. Sabra koşarsa yükseltir. Bağlarını çözer, semaya çıkarır. İyilik verir, imanı kuvvet bulur.

Allah'ım, belâsız olarak bize yakınlığını ver. Kaza ve kaderin hükmü anında, bize lütfeyle. Şerli kişiler ezmek isterken bize yetiş. Kötü kimseler, bizi yıkmaya gelirken yardım eyle. Nasıl istersen ve ne zaman dilersen bizi esirge. Din işlerinde yaptığımız hatalar için bizi affeyle. Dünya ve âhiret işlerinde bize afiyet ihsan eyle. İyi işleri başarmayı istiyoruz. Bütün işlerde bize ihlâsı nasib eyle. Âmin!

İhlas sahibi olanlar, riyadan korkarlar. Bu bir akabedir. Bu an geçtikten sonra riya ortadan kalkar. Çünkü her varlık Hakk'ın olur. Riya yapacak kimse kalmaz.

Gösteriş, için dışa uymaması hâli, kendini beğenmek, şeytanın oklarındandır; o bu okları kalbe atar ve yaralar.

Büyük insanları dinleyiniz. Hakk'a götüren yolu onlardan öğreniniz. Büyük yolun yolcuları onlardır. Onlara nefsinizin kötü hallerini sorunuz. Şahsî arzu ve tabiî isteklerin kötü durumlarını onlardan öğreniniz.

O büyükler, başlarına gelecek belâyı bildiler. Nefsin kötülüğünü anladılar. Bu yüzden etrafı bırakıp kendi hallerine düştüler. Hayli zaman öyle kaldılar. Nefis canibinden gelen arzuya yıllarca uzaklık duygusu beslediler. Böylece ona galip geldiler; nefislerine hâkim oldular.

Şeytanın üflemesine aldanma. Nefisten bir ok atılırsa yıkılma. O kendi oku ile atar. Ve ancak onun yoluna girersen ok sana değer. Nefsin yoluna girmeyene ok değmez.

Malûm şeytan, ancak insan şeytanları vasıtası ile kötülük yapar. Nefis ve kötü arkadaştan Allah'a sığın; yardım iste.

Bu kadar düşmanla baş edemezsin, O'ndan daima yardım talep et. O yardımını esirgemez. Hakk'ın yardımını varlığında sezer, manevî bir kuvvete sahip olursan, hemen çık; halka koş, nefse yanaş ve şöyle de: "Topunuz birden geliniz; bana zarar veremezsiniz."

Mahrum, Allah'tan yardım bulamayandır. Asıl zavallı, dünyada ve âhirette Allah'a yakınlık duygusunu kaybedendir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)