NAMAZ KILMANIN FAZİLETLİ OLDUĞU YERLER.....

             Sayın Prof.Haydar Baş Hocamızın ‘Büyük İslam İlmihali’ eserinde Namaz kılmanın faziletli olduğu yerler hakkında şu bilgilere yer veriliyor: Enes (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Kişinin evinde kıldığı bir namaz, bir namazdır. Kabilenin mescidinde kıldığı bir namaz, yirmi beş namaz sevabına tekabül eder. Cemaatin toplandığı mescidde kıldığı bir namaz, beş yüz namaz sevabına tekabül eder. Mescid-i Aksâ’da kıldığı namaz, elli bin namaz sevabına tekabül eder. Mescid-i Haram’da kıldığı namaz yüz bin namaza tekabül eder.” ( İbn Mâce, No. 1413; Taberânî, M. el-Evsat II, 139b)

NAMAZ KILMANIN FAZİLETLİ OLDUĞU YERLER.....
Mimar Gökhan Demir

NAMAZ KILMANIN FAZİLETLİ OLDUĞU YERLER.....

  İbn Abbâs (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Allah, bir gün ve bir gecede bu Beyt üzerine yüz yirmi rahmet indirir. Altmışı bu Beyt’i tavaf edenler; kırkı da bu Beyt’te namaz kılanlar içindir. Yirmisi de bu Beyt’e bakanlar içindir.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr ve’l-Evsat’ta)

  İbnü’z-Zübeyr (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha üstündür. Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz bu mescidimde kılınan yüz namazdan üstündür.” (Ahmed, IV, 5; Bezzâr, No. 425; Tahâvî III, 127; İbn Hibbân, No. 1618; Beyhakî, V, 246)

  Ebû Ya’lâ (r.anha)’dan: “Bu mescidimdeki bir namaz, Mescid-i Aksâ dışında, diğer mescidlerdeki bin namazdan daha hayırlıdır.” (Ebû Ya’lâ, Müsned’inde No. 4691)

  Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’de, el-Erkam’dan: Peygamber (s.a.a.), kendisine şöyle buyurmuş: “Buradaki, -Mescid-i Haram’daki- bir namaz, oradaki -Mescid-i Aksâ’daki- bin namazdan daha hayırlıdır.” (Ahmed, II,I,8,24,89;Müslim,hacc No.514,s.1015;Tirmizî, No. 3099; Nesâî, Mesâcid 8,II,36; İbn Hibbân, No. 1604; el-Hâkim, II, 334)

  Sa’d (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Evimle minberim arası, yahut kabrimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Taberânî, No. 332; Bezzâr, No. 1195) Enes (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Kim bu mescidimde hiçbir vakti kaçırmadan kırk vakit namaz kılarsa, ona ateşten bir beraat, azaptan bir beraat, nifaktan da bir beraat yazılır.” (Ahmed, II,I, 155; Taberânî, M. el-Evsat II, 32b)

 Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Mescid’de şu direklerin yönünde bir yer vardır. İnsanlar oranın (kıymetini) bilseler kura ile orada namaz kılarlardı.” Yanında sahâbeden bir topluluk vardı. “Ey Mü’minlerin annesi! Orası neresi?” diye sordular.Onlara söylemek istemedi. Daha sonra onlar çıktılar; İbnü’z-Zübeyr içeride kaldı. “Ona mutlaka bildirir” dediler. Sonra nerede namaz kılacak bakalım diye bekleyip onu gözetlediler. Derken çıktı. Kendisiyle minberin arasında, iki direk bulunan, yine kendisiyle hücre arasında iki direk bulunan orta direğin yanında namaz kıldı. O direğe daha sonraları “Kura direği” denildi. (Taberânî, M. el-Evsat’ta No. 866)

   Üseyd b. Zuheyr (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Mescid-i Kubâ’da kılınan namaz, umre gibidir.” (Tirmizî, No. 324; İbn Mâce, No. 1411; Ebû Ya’lâ No. 7172; Taberânî, No. 570)

  İbn-i Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Allah’ın Resûlü, bazan hayvanla, bazan da yaya olarak Kubâ’yı ziyâret ederler ve orada iki rekât namaz kılarlardı.” (Nevevi, Riyazü’s-Salihin, Buhari ve Müslim’den)

  Allah Resûlü (s.a.a.)’in Akîk vadisindeyken şöyle buyurduğunu duydum: “Bu gece Rabbimden bir elçi gelerek, ‘Bu mübarek vadide namaz kıl ve bu mübarek vâdide namaz kıl. Hac ile birlikte umreye de niyet et’ dedi.” (Ahmed, I, 24; Buhârî, hacc 16, II, 144; hars 16, III, 71; i’tisâm 16, VIII, 155; Ebû Dâvud, No. 1800; İbn Mâce, No. 2976; İbn Huzeyme, No. 2617; Beyhakî, V, 14)

 Mâlik (r.a.)’dan: “Kişinin, Medine’ye dönmek üzere ayrıldığı zaman Muarras mevkiinden namaz kılmadan geçmesi doğru olmaz ve yakışık almaz. Çünkü Allah Resûlü (s.a.a.)’in orada gece konakladığını duydum. Muarras, Medine’den altı mil uzaktadır.” (Ebû Dâvud, No. 2045)

  Abdullah b. Selâm dedi ki: “Allah Resûlü (s.a.a.)’in içtiği bardak ile sana su vereyim mi?” Onunla evine gittim. O bardak ile bana su içirdi. Sevik (bir nevi yemek) de yedirdi ve bana, “Burada namaz kıl; Resûlullah (s.a.a.) burada namaz kılmıştı” dedi. (1318 Rezîn)

  Amr b. Avf el-Müzenî (r.a.)’dan: “Peygamber (s.a.a.) ile beraber O’nun ilk gazvesi olan Ebvâ gazvesinde savaştık. er-Ravhâ’ya varınca Karnu’z-Zabiyye’de konakladık. Namaz kıldı, sonra şöyle buyurdu: ‘Bu dağın adı nedir bilir misiniz?’ ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir’ dediler. Şöyle buyurdu: Bu Hümyet dağıdır. Cennet dağlarından biridir.

Allah’ım onu mübarek kıl! Ehlini de mübarek kıl!’ er-Ravhâ için de, ‘Bu, cennet vadilerinden bir vadidir! Benden önce bu mescidde yetmiş peygamber namaz kılmıştır. Oraya Mûsâ (a.s.) üzerinde iki kaftan olduğu halde, alaca deve üstünde, İsrailoğullarından yetmiş bin kişi ile hacca giderken uğramıştır. İsa (a.s.) da hac veya umre maksadıyla ya da her ikisini amaçlayarak buraya uğramadıkça kıyamet kopmaz’ buyurdu.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr’de Kesîr b. Abdillah el-Müzenî tarikiyle tahrîc etmiştir.)

  Peygamber (s.a.a.)’in azatlı cariyesi Meymûne (r.anha)’dan: Dedim ki: “Ey Allah Resûlü! Beytü’l-Makdis hakkında bize bilgi ver!” “Gidin orada namaz kılın!” buyurdu. (O zamanlar orası düşmanın elinde idi. Henüz fethedilmemişti). “Eğer oraya gidip namaz kılamazsanız, bari kandillerinde yanması için zeytinyağı gönderin!” (Ebû Dâvud 457)

 İbn Amr b. el-Âs (r.a.)’dan: Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: “Davudoğlu Süleyman Beytü’l-Makdis’i inşa ettiği zaman, Allah’tan üç haslet niyaz etti: Kendi hükmüne uyan bir hüküm verme yeteneğini kendisine ihsan etmesini Allah’tan istedi; Allah da bu yeteneği kendisine ihsan etti. Kendinden sonra kimseye layık olmayacak bir hakimiyeti vermesini diledi; Allah da ona bunu verdi. Oranın yapımını bitirdiği zaman Allah’tan şunu niyaz etti: ‘Ya Rabbi! Buradan geçerek namaz kılanları, annelerinden doğmuş gibi günahlarından arındır!’ Allah onun bu duasını da kabul edip kendisine bu şerefi bahşetti.” (Nesâî, Mesâcid 6, II, 34)

 Ali (k.v.) demiştir ki:“Her kim çöl bir araziye çıkarsa, namaz vaktini gözetsin, sağa sola göz atarak namaz kılmak için en düz ve en temiz yeri araştırsın. Zira yeryüzünün bütün bölgeleri Müslüman kişiyle rekabet ederler. Her yer Allah’ın kendisinde zikredilmesini ister.” (Kenzü’l-Ummal, nr.22705)

 (Ca’ferî mezhebinde; İmamların (a.s.) türbelerinde namaz kılmak müstehab hatta camiden daha faziletlidir. Emirü’l-Mü’minîn Ali’nin (a.s.) mutahhar türbesinde kılınan her namaz, iki yüz bin namaza bedeldir. Hz. İmam Hüseyin’in (a.s.) kabrinde kılınan her rekâtı bin hac, bin umre, bin köle azad etmek ve Peygamberin (s.a.a.) emrinde bin defa cihad etmeye bedeldir). (Âyetullah Uzma Seyyid Sadık Hüseyni Şirazi, Tevzihu’l-Mesail Risalesi, s.191.)