‘Namaz kılan çok hakikisi yok’.....

İsyan sofrasını hemen terk edin ve uzaklaşın. Taat sofrasına çömelin ve bol bol yiyin, için. Haddi aşmayın.

<‘Namaz kılan çok hakikisi yok’.....

"İsyan sofrasını hemen terk edin ve uzaklaşın. Taat sofrasına çömelin ve bol bol yiyin, için. Haddi aşmayın.
 
Kolaylık karşınıza çıkınca şükre koşuşun. Sert bir işe çarpılınca, hatalarınızı hatırlayın ve istiğfar edin. Nefsinizi hesaba çekin. Allah hiçbir zaman kullarına zulmetmez.
 
Ölümü ve sonrasını düşünün. Yaratıcı'yı ve O'nun karşısında hesap vermeyi hatırlayın. Hatalarınız çıkınca O, size nasıl bakar ve siz O'nun yüzüne hangi yüzle bakarsınız? İşte bu güç durumu düşünün. Ayık olun, bu uyku ne zamana dek devam edecek?
 
Bu bilgisizlik ve batıl içindeki bu tereddüt ne zamana kadar sürecek? Nefsin arzularına ne zamana kadar uyacaksınız?
 
Neden Hakk'a kul olup edep ve terbiye yoluna girmediniz? Ve neden Peygambere (s.a.a.v) uyup, onun yolunu tutmadınız?
 
İbadet, gelip geçici şeyleri muayyen bir zaman terk demektir. Neden bu yola girip Kur'an'ın ve Peygamberin (s.a.a.v) sözünü tutmadınız, Allah yolunu bulmadınız?
 
Bilgisizlikle ve iyiyi, kötüyü sezme kabiliyetine sahip olmadan halka karışma; onların işine burnunu sokma. Her şeyi iyi belle, sonra gir. Onlara uyku ile karışırsan, aralarından teneşirle çıkarlar.
 
Ayık ol. Bilgili ve basirete sahip ol. Onlarda iyi bir şey görürsen uy. Kötü hallerini sezince de kaç. Elinden gelirse, yardım için, kötü işleri halktan uzak tut.
 
Siz tam manasıyla Hak'tan gafilsiniz. Hemen uyanmanız, gaflet halinizi bırakmanız lâzım. Mescitlere girin. Orada Peygambere (s.a.a.v) salât ve selâm getirin. Korkmayın, orada sizi yiyen olmaz. Maneviyatınız kuvvet bulur. Âfetlerden kurtulursunuz.
 
Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz: "Gökten ateş yağınca, kurtulacak bir kişi de olsa, namaz ehli olur" buyuruyor.
 
Namaza durduğunuz zaman halkla ilginizi kesiniz. Hak'la olunuz. Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz: "Kulun, Allah'a en yakın anı secde halidir" buyuruyor.
 
Sana yazık oluyor. Nereye, tevil ve ruhsat arıyorsun? Ne için kolaylık bekliyorsun? Bu halin nice zaman sürer? Tevil yoluna sapan, Hakk'ı inkâr ediyor demektir.
 
Vah bize!



Azimet sahibi olarak Hak ve hakikatin peşinde koşsaydık bu hale düşmezdik. İyi işler peşinden gitseydik Allah yardımcımız olurdu. Bizi kurtarırdı. Nasıl oldu da böyle azimeti bıraktık?
 
Gayret ve fedakârlık gitti. Fedakârlık kayboldu. Herkes işin kolayını arıyor. Ortalık riyakârla doldu. Görsünler ve desinler için iş yapılıyor.
 
Nifak işleri bol kimsenin işi içine uygun olmuyor. Özü ve sözü bir olan kalmadı. Ne olacak halimiz? Mallar haksız yere alınıyor.
 
Namaz kılan çok hakikisi yok… Hacı desinler diye Kâbe'ye gidiyor. Hareketleri niyetine göre olduğu için fayda bulamıyor. Bir, iki iyi iş tutsa da kullar için yapıyor, Hakk'ı gözetmiyor. Şu devrin insanları için en ince iş, halkın peşinde koşmak oldu. Halik gözlerinde yok. O'nun sevgisi ruhlarından silindi.
 
Hepinizin kalbi ölü, öldürdünüz kalbinizi. Yaptığınız hatalar onu perişan etti. Nefsinizi dirilttiniz. Hatalarınız buna sebep oldu. Şahsî arzularınız, her işin başında geldi. Yalnız dünyayı talep eder oldunuz.
 
Kalp, halkı aradan bırakınca diriliğe erer, Hak'la olur ve hayata kavuşur. Bu hal maddî bir tabir değildir. Hak'la olmak, emrine uymak demektir. Sözümüzün manasını kavramanız gerek. Dış görünüşüyle anlamak, yerinde bir şey değildir. Sözlerimizin değeri ve tefsiri manevidir. Burada maddenin sözü geçmez.
 
Allahın emirlerine uyun. Yasaklarından kaçın. Kalbiniz böylelikle, dirilir. Onunla belâya dayanır. Sabredin… Kaza ve kader hükümlerine boyun eğin… Bunları yaparsanız, manevî hayatın kapıları size açılır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri İlahi Armağan eserinden) H: Akın Aydın