HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT V.....

Dünden devam eden

      Bu konuda bir de, Ehl-i Beyt kavramını tamamen genişleterek, “Resûlullah (s.a.v.)’in eşleri, köle ve cariyeleri, kadın-erkek bütün akrabası, Resûlullah (s.a.v.)’e hizmet eden, O’na uyup, O’nun yolun- dan ayrılmayan herkes Ehl-i Beytin içine girer” diyenler vardır. (Habib-i Şirbini, Tefsir, c. 3, s. 230) 

HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT V.....
Mimar Gökhan Demir

HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT V.....

                      ÖZELLİKLE “BEŞ KİŞİ”NİN  İŞARET EDİLMESİNİN HİKMETİ

       Ehl-i Sünnet âlimlerince Ehl-i Beyt kavramının içine Âl-i Abâ olan beş kişinin dışındaki kişilerin de dahil edilmesi ile ilgili olarak bir de şunu belirtmeliyiz:  Ehl-i Beyt âlimlerinden Allame Abdu’l-Hüseyin Şerefuddin’in rivayeti: “Ve yine eğer Peygamber (s.a.v.), Ali (a.s.), Fâtıma (a.s.), Hasan (a.s.) ve Hüseyin’den (a.s.) başkasını da kastetmiş olsa idi şöyle buyurması gerekirdi: ‘Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdedir.’ Yani tab’iz için olan ‘min’ lafzını kullanırdı. O zaman da manası şöyle olurdu: ‘Allah’ım! Bunlar Benim Ehl-i Beyt’imin bir parça- sıdır.’ Ama Resûlullah böyle buyurmadı. ‘Allah’ım! Bunlar Benim Ehl-i Beyt’imdir’ buyurdu.” (Allame Abdu’l-Hüseyin Şerefuddin, s. 15)

     Resûlullah’ın (s.a.v.) hayatında Ehl-i Beyt kavramının içini yalnızca Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ile doldurması bir şeyin işaretidir. Ehl-i Beyt âlimlerinden Lenkarani bu noktada şu yorumu yap- maktadır: “Bu ayetin amacı, İslam’ın geleceğini kurumsallaştırmaktır.” (Ayetullah Uzma Muhammed Fazıl Lenkaranî, Ehl-i Beyt, s. 89)

    Resûlullah (s.a.v.), Kendinden sonra İslam dinini emanet etti- ği beş kişiyi ifade etmektedir. “Beş kişiyi işaret eden hadisler” İslam’ın gelecekteki rehberlerini tanıtmak hedefi üzeredir.” (a. g. e., s. 91)

     Tefsir-i Burhan’da İmam Sâdık (a.s.)’dan şöyle bir rivayet yer almaktadır: “Allah’ın Resulü (s.a.v.) sessiz kalarak Ehl-i Beyt’i tanıtmamış olsa idi, filanın oğlu yahut falanın oğlu Tathir ayetinin kendilerini de içine aldığını yahut sadece kendileri ile sınırlandırılmış olduğunu iddia edeceklerdi.” (Tefsir-i Burhan, c. 3)

    Kaldı ki, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) açıkça ve defalarca beyan etmesine rağmen çeşitli iddialar ortaya atılarak Ehl-i Beyt’in kapsamı  beş kişinin dışına taşınmak istenmiştir. Sünni İbn Meğazalî, Ebu Said El-Hudrî’den şöyle rivayet etmektedir: “Şanı yüce olan Allah’ın buyurmuş olduğu şu ayetteki, “İki denizi birbirine kavuşmak üzere bırakıverdi. Fakat, ikisi arasında  hadlerini tecavüz ve hususiyetlerini ifna etmeye mâni bir berzah vardır… bu iki denizden inci ve mercan çıkar” (Rahman, 19-22)

      ‘İki deniz’den maksat Ali ve Fâtıma’dır. İkisi arasında duran berzah ise Resûlul- lah’tır (s.a.v.). İki denizden çıkan inci ve mercan ise Hasan ve Hüseyin’dir.” (Ebu’l-Hasan Ali bin Muhammed ibn Meğazilî, Menakib-ü Ali bin Ebi Tâlib Aleyhisselam, s. 339, Sünni bir eserdir)