HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT IV.....

Dünden devam eden

          Bu ayetlerdeki “Yusuf Sen bundan yüz çevir” ayeti önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Yani onlardan ayrı bir cümledir. Yine, şu ayet: “(Belkıs) dedi ki: Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman orasını bozguna uğratırlar. Ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar. İşte onlar böyle yaparlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım elçiler neyle dönerler.” (Nahl, 34-35) 

HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT IV.....
Mimar Gökhan Demir

HZ. PEYGAMBERİN NEZDİNDE EHL-İ BEYT IV.....

    Bu ayette geçen, “işte onlar böyle yaparlar” ifadesi önceki ve sonraki ayetlere yabancı bir ayettir. Zira bu ayet Allah’ın kelamıdır ki, Belkıs’ın sözleri arasında yer almıştır. Yani Allah Belkıs’ın sözünü naklettikten sonra onu tasdik eder mahiyette “işte onlar böyle yaparlar” buyurmaktadır. “Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir. Hiç tartışmasız bu Kur’an-ı Kerim’dir.” (Vâkıa, 75-77)

   Görüldüğü gibi, “şüphesiz eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemindir” ayeti önceki ve sonraki ayete yabancı bir ayettir ki bu ayetin kendisi de yabancıdır. Yani onunla ilgisi yoktur. Yabancı ayet yabancı ayet içerisinde gelmiştir. Arapça’da buna “muterize cümlesi” denmektedir. Yani Tathir ayeti de Resûlullah (s.a.v.)’in eşleri hakkında nâzil olan ayetler arasında “muterize” olarak yer almıştır.  Tathir ayetinin mezkur ayetler arasında “muterize” olarak yer almasının nüktesi ise; beş mukaddes zatın makamına gösterilen inayet ve teveccühtür. Yani Allah-u Teala Peygamberinin (s.a.v.) diliyle bir takım emir ve nehiylerde bulunuyor ve Resûlullah’ın (s.a.v.) eşlerine öğüt ve nasihatlerde bulunuyor. Çünkü Allah Peygamberin (s.a.v.) eşleri- nin Ehl-i Beyt’in kınanmasına, lekelenmesine veyahut münafıkların bunlara dil uzatmalarına vesile olmalarını istemiyor.

   Yani bu beş mukaddes zatın takva, iffet ve şerafet dergahı her türlü kötülük pislik ve uygunsuzluklardan beri ve münezzeh olmalıdır. Gerçekten de bu mesele Kur’an’ın mucizesinden ve apaçık belagat örneklerinden biridir. Eğer bu muterize cümle ayetlerin arasına getirilmeseydi Kur’an’ın bu yönü kâmil olmayacaktı. Sünni âlimlerden Allame İbn-i Hacer-i Heysemî’nin “Es-Savâik” adlı kitabında Sa’lebi’den naklen yazdığına göre “Ehl-i Beyt’ten maksat Haşimoğulları’dır” diye iddia edenler vardır. Sünni, Sahih-i Müslim’de ve Camiu’l-Usûl’de şöyle rivayet edilir: “Hasin b. Semure, Zeyd b. Erkam’a: “Hz. Peygamberin (s.a.v.) hanımları da Ehl-i Beyt’ten midir?” diye sorduğunda Zeyd şöyle dedi: “Allah-u Teala’ya and olsun ki hayır; çünkü kadın bir müddet eşiyle olur, boşanınca babasının evine döner ve babasının ailesine katılır, böylece kocasından bütünüyle kopar. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’i kendisine sadaka verilmesinin haram olduğu kimselerdir. Onlar hangi eve gitseler, nereye gitseler Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt’i olmaktan çıkmazlar.” Yani Ben-i Hâşim olanların sadaka almamalarından yola çıkarak bu hadisi de kendilerine dayanak göstermektedirler.

   Ehl-i Beyt âlimleri buna cevap olarak: Sahih-i Müslim’de bu rivayetin yer aldığı bölüme bakacak olursanız bu olayın mezkur ayetin tefsiri ile hiçbir ilgisinin olmadığı anlaşılır, demektedirler. Belki Zeyd b. Erkam’a sorulan soru Resûlullah’ın (s.a.v.), “Ben sizlere iki değerli şey bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız müddetçe asla  sapmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı ve benim Ehl-i Beyt’im dir” hadisi ile ilgilidir. Hakikatte ona bu hadisteki Ehl-i Beyt’ten maksadın kimler olduğu sorulmuştur. O da nakledildiği şekilde cevap vermiştir. Eğer “Zeyd’in beyanı ayet-i kerimenin tefsiri ile alakalıdır” denirse, Zeyd’in bu tefsiri (ki reyine göre yapılan tefsirdir) apaçık deliller ile sahih nas ve mütevatir hadisler ile boy ölçüşür.     

 

Devam edecek