HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ I…..

                                                      

    Sayın Prof.Dr.Haydar Baş Hocamızın ‘‘ Hz. Fatıma ’’ eserinde ‘‘ Hz. Fatıma’nın Hutbeleri’’ hakkında şu bilgilere yer vermektedir:    Hz. Fâtıma (a.s.) hayatı boyunca üç önemli hutbe irad etmiştir. Bunların her üçü de Hz. Peygamberin (s.a.v.) rıhletinden sonradır. İlki Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer in Fedek’i Fâtıma’ya (a.s.) vermeme hususunda karar almalarından sonradır.

HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ I…..
Mimar Gökhan Demir

HZ. FÂTIMA’NIN HUTBELERİ I…..

    Mescid-i Nebevi’de gerçekleşmiştir. “Hamd olsun Allah’a verdiği nimetler için. Şükürler olsun O’na, ilham ettikleri için. İlk defa var edip sunduğu engin nimetler için övgüler olsun O’na; bahşettiği eksiksiz ve bol bağışları için, sunmuş olduğu tüm nimetleri için. Nimetleri sayılmaz, lütuflarının sonsuzluğunun şükrü edâ edilemez ve ebedi oluşları kavranabilmelerini imkânsız kılar. Nimetlerini daha da arttırmak için insanları şükretmeye çağırmış, nimetlerini bollaştırarak kullarının Kendisine hamd etmelerini istemiş ve (kıyamette) benzerlerine davet ederek ihsanını (sâlih kullara) iki kat arttırmıştır. Tanıklık ederim ki, tek ve ortaksız Allah’tan başka ilah yoktur.

      Bu bir sözdür ki, Allah ihlası, sırf kendisine yönelik kulluğu bunun te’vili (esası,özü) olarak öngörmüştür. Kalplere O’na bağlılığını yerleştirmiştir. Aklın kavranabilmesi için tevhid düşüncesini âşikâr etmiştir. O Allah ki gözlerin O’nu görmesi, dillerin O’nu vasfetmesi ve tasavvurların keyfiyetini algılaması imkânsızdır. Varlıkları ilk defa var etti, öncesinde var olan bir şeyden değil. Benzeyen bir örneği karşısına almadan onları meydana getirdi. Onları kudretiyle oluşturdu. Dilemesi ile onları yeşertti. Bunların olmasına ihtiyacı olduğu için değil. Onlara şekil vermede Kendisine bir faydası olduğu için değil. Sadece hikmetini gerçekleştirmek (sağlamlığını bildirmek) için; ibadetine, itaatine dikkatleri çekmek için; kudretini göstermek için, mahlûkatının kulluğunu sergilemek (ve onları kulluğa çağırmak) için, davetinin üstünlüğünü ortaya koymak için (onları var etti).

    Sonra kullarını intikamından uzaklaştırmak ve onları toplayıp cennetine sevk etmek için ödülü, Kendisine yönelik itaatin karşılığı kıldı ve cezayı, kendisine karşı gelinmesinin karşılığı kıldı. Tanıklık ederim ki, Babam Muhammed (s.a.v.) O’nun elçisidir. O’nu, henüz mahlûkatlar gayb âleminde gizliyken, korku veren perdelerin gerisinde koruma altındayken ve yokluk sınırının eşiğinde bulunuyorken elçi olarak göndermeden önce seçti, Kendi risâleti için ayırmadan önce isimlendirdi, göndermeden önce tercih etti… Çünkü Allah işlerin varacakları sonu bilir.

     Zamanın içerdiği hadiseler O’nun bilgisinin kuşatması altındadır. Olgunların konumlarına dair malumat O’nun katındandır. Allah, O’nu emrini tamamlamak, hükmünü yürürlüğe koymaya verdiği karar ve takdir ettiği rahmetini etkin kılmak için gönderdi. Çünkü milletlerin çeşitli dinlere bölündüklerini, ateşlere tapındıklarını, putlara kulluk sunduklarını, bildikleri halde Allah’ı inkâr etiklerini gördü.

  Allah, Babam Muhammed (s.a.v.) aracılığıyla mahlûkatın içinde bulundukları karanlıkları aydınlattı, kalpleri kıskacına alan buhranları ortadan kaldırdı, gözlerin önündeki bulut perdeleri dağıttı. Böylece insanlara hidayeti gösterdi. Onları sapıklıktan kurtardı. Onları kör iken görür kıldı. Dosdoğru dine iletti onları. Onları doğru yola çağırdı. Sonra Allah, şefkatinin ve Kendisine özgü kılmanın, seçiminin bir göstergesi olarak O’nun ruhunu kabzetti. O’nu tercih ettiğini, yanına almayı arzuladığını gösterdi.

      Muhammed (s.a.v.) şu dünyanın sıkıntılarından rahat etmiştir; seçkin melekler tarafından kuşatılmış, gafur/bağışlayıcı olan Rabbin hoşnutluğu O’nu sarmış ve muktedir sultan, ulu Allah’ın civarına yerleşmiştir. Allah’ın Peygamberi, vahyinin emini, mahlûkatın içinde en hayırlısı ve en seçkini Babam Muhammed (s.a.v.)’e salat olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi O’nun üzerine olsun.” Sonra Hz. Fâtıma (a.s.) orada bulunan dinleyicilere döndü ve şöyle dedi: “Siz ey Allah’ın kulları! O’nun emrinin ve yasağının muhatabısınız. Dininin ve vahyinin taşıyıcıları sizsiniz. Allah’ın kendi nefislerine emin kıldığı kimselersiniz. Allah’ın dinini diğer milletlere tebliğ etmekle yükümlüsünüz. O’ndan gelen Hakk’ın lideri (Kur’an) sizin içinizdedir, çünkü. O, Allah’ın size sunduğu bir ahittir ve size halef olarak bıraktığı bir emanettir.

    

 

Devam edecek