‘Halk karşısında bir süvari bölüğü olsun’.....

“Halk karşısında bir süvari bölüğü olsun. Saf saf dizili ve emrine hazır gör. Onların kötülemesi ve övmesi bir olsun"

<‘Halk karşısında bir süvari bölüğü olsun’.....

"Halk karşısında bir süvari bölüğü olsun. Saf saf dizili ve emrine hazır gör. Onların kötülemesi ve övmesi bir olsun. Ne kötüleyene darıl, ne de övünce sevinç duy. Onlar, sana darılsa ne var? Yüz çevirip gitseler ne çıkar?..
 
Onları yapan, yıkan sensin. Onları yaratan sana el vermiştir. Yarattıkları üzerinde keyfine göre hüküm sürebilirsin. Ne var darılacak?..
 
Allahın izniyle onları bağlar, sonra çözersin. Hadiselerin oluşu, kalp eliyle olur. İşaretler sır dilinden çıkar. Bunlar olabilir; ama lâfla değil...
 
Doğru olmaya bak. Doğru olanda her iyi şey kendiliğinden başlar. Akıllı ol...
 
Çocuklar gibi heves atına binme. Gözün görmüyor, seni yola iletecek birini ara. Görmeden yola çıkan, çukura yuvarlanabilir. Bilgin de yetersiz; öğren, cahil olma.
 
Sana bilmediğini öğretecek birini bul. Bulunca yapış, bırakma. Ne derse kabul et. Görüşlerini müsbet karşıla. Onun sözü ve hareketi senin delilin olmalı. Büyük insana kavuşunca, yanına otur. Bilgiyi alıncaya kadar orada dur. İrfanın tam oluncaya kadar onu bırakma.
 
Bunların sonunda, her yolunu şaşıran sana sığınır. Kimsesizlerin kabı olursun. Zavallılar himayene girer. Fakirler, derdine sende çareler bulur.
 
Kerem sahibi olmak için İlâhî ve kudsi sırları saklamak şarttır. Efendiliğin en güzel örneği, insanlarla iyi geçimdir. Allah'ın insana tevdi ettiği sırrı saklamasını bilmeyen, insanlarla iyi geçinmeyen efendi, çelebi değildir.
 
Neredesin?. Hak böyle mi aranır?
 
Başka şeyleri gönlünde taşı, sonra Hakkı bulacağım, diye uğraş. Halin nerede, Hakk'ı aramak nerede?
 
Allahü Teâlâ şöyle buyurdu: "Sizden bir kısım, dünyayı; diğer bir kısım da âhireti ister." (Al-i İmran, 152)
 
Diğer Âyeti Kerime'de ise şöyle anlatıldı: "Yalnız O'nun vechini dilerler." (Kehf, 28).
 
Bahtiyar olana kudret eli gelir; Haktan gayri bilinen bütün varlıktan onu kurtarır. Ruhunu temiz tutmaya gayret et.
 
O el, bir gün sana da gelir; kolundan tutar, velayet makamına yerleştirir. Yolculuğun biter, sülûkün sona erer. Bulacağını bulursun. Dünya, sana koşar. Âhiret de onun peşinden. Her ikisi de sana hizmetçi olur. Hiçbir darlık bilmeden makamında kalırsın.
 
İnsan, biraz saflık bulunca bazı hatıralar duyar. Kalbine bazı şeyler gelir. Bunların doğruluğu kolay bilinmez. Bir defa o hatıralara kapılırsan sürüklenir gidersin.
 
Bu sebeple Hakk'ın kapısında dur. Kapıya elinle vur. Himmet iste. Vermezlerse bekle. Hemen kaçıp gitme. Çünkü, bilemezsin, her yer O'nun kapısıdır. Kaçarsan kötüye düşersin, çünkü O'nun kapısından kaçmış olursun.
 
Oradan alacağın himmetle iyiyi, kötüyü bilirsin. Bir hatıra, vârid olunca, nefsin mi, şeytanın mı olduğunu bilebilirsin. Hakk'ın verdiği gayret duygusu sayesinde şeytanın, hevânın ve nefsin belâsından azad olursun.
 
O kadar iyi bir hale gelirsin ki: Şu iyidir, şu da kötü... Şunu al, şunu bırak! denir.
 
Açık açık duyar, yolunu düzeltir, Hak kapısında beklersin. Seni, Hak terbiye eder. Varlığına can katar. O oturtur ve kaldırır, emrini O'nun kitabından alır, yasakları yine O'nun emriyle öğrenirsin." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın