Ey Oğul......!

Nefsinin hakkını ver fakat heveslerine, arzularına ve zevklerine engel ol.

<Ey Oğul......!

"Ya İslam'ın bütün şartlarını hakkıyla yerine getir, ya da aksi halde, "Ben Müslümanım," deme.
 
Sen nefsinle beraber olmaya devam etliğin müddetçe, bu mevkiye erişemezsin.
 
Sen, nefsinin heveslerini, arzularını ve zevklerini kendisine vermeye devam ettiğin müddetçe onun kaydındasın, onun ipine bağlısın.
 
Nefsinin hakkını ver fakat heveslerine, arzularına ve zevklerine engel ol.
 
Onun bekası, kendisine haklarının verilmesiyledir. Helâkı ve mahvolması da, hazlarının, heveslerinin ve arzularının verilmemesiyledir.
 
Nefsin hakları, ihtiyaç miktarınca yiyecek, içecek, giyecek ve meskendir. Hazlar ise zevk aldığı şeyler ve şehvetler, heveslerdir.
 
Onun haklarını şeriat elinden al, yani şeriatın ölçüleri dahilinde kendisine haklarını ver. Hazlarını, Allah'ın ilmindeki ilahi takdire bırak.
 
Ona daima helâl şeyler yedir, asla haram yedirme. Aza kanaat et. Yeter ki helâl olsun. Nefsini buna alıştır. Eğer ilahi takdirde senin için daha fazlası varsa ve gelirse, o da senindir.
 
Eğer felah, kurtuluş istersen Rabbine itaat
 

 
Eğer felah, kurtuluş istersen, Rabbine itaat konusunda nefsine muhalefet et, karşı gel.
 
Eğer nefsin, Allah'a itaate yönelirse, muvafakat et. Allah'a karşı günah işlemeye yönelirse muhalefet et, karşı koy.
 
Nefsinle beraber olmaya devam ettiğin müddetçe, insanları ve diğer varlıkları tanıyamazsın. İnsanlarla beraber olmaya devam ettiğin müddetçe de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'ı tanıyamazsın.
 
Nefs, daima kötülüğe meyillidir. Bu, onun fıtratıdır, yaratılışıdır, tabiatıdır. Nefsle bütün hallerde mücahede et. Nefsi mücahede ile yumuşat, erit.
 
Zira o, eridiği ve serkeşliğini yitirdiği zaman, akl-ı selime ve kalbe teslim olur. Sonra kalp, sırr'a, öze teslim olur. Öz de, İzzet ve Celâl sahibi Hakk'a teslim olur. Böylece hepsinin kaynağı, oraya dayanır. Nefsi yumuşatıp eritme işini tamamladığın zaman, sana kalbin yönünden şöyle seslenilir:
 
"Nefslerinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphe yok ki, Allah ziyadesiyle merhametlidir," (Nisa, 4:29).
 
Sen, nefsin boş ve bâtıl emellerini kır. İşte o zaman, o sana itaat edecek, senin istediğin noktaya gelecektir.
 
Nefsini tedavi etmeye çalış
 

 
Nefsini tedavi etmeye çalış. Ona de ki: Yaptığın iyilikler kendi lehine, kötülükler de gene kendi aleyhinedir. İyilik de yapsan, kötülük de yapsan, sonucu kendine dönecektir.
 
Nefsine karşı mücahede et. Onun kötü duygularını söküp atmak için savaş. Ta ki doğru yolu bulana kadar.
 
İzzet ve Celâl sahibi Allah şöyle buyurur: "Bizim uğrumuzda mücahede edenlere gelince, onları elbette doğru yolumuza eriştiririz," (Ankebut, 29:69). Ve gene, "Eğer siz, Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder," (Muhammed, 47:7).
 
Nefse asla genişlik verme, müsamaha gösterme. Onun isteklerine uyma. İşte o zaman felah bulur, kurtulursun. Onun yüzüne hiçbir zaman gülme.
 
Bin sözünden ancak bir tanesine cevap ver. Ta ki ahlâkça güzelleşinceye, sükunet buluncaya ve kani oluncaya kadar. Eğer senden zevklerle ve hevaî arzularla ilgili bir şey isterse, hep ileriye at, tehir et ve kendisine de ki: Heveslerini cennete sakla!
 
Onu, mahrumiyetin acılığına sabrettir. Ta ki lütuf ve ihsan gelsin. Eğer onu sabrettirirsen ve o da sabrederse, Aziz ve Celil olan Allah, onunla beraber olur. Zira şanı yüce olan Allah şöyle buyurur: "Hiç şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir," (Bakara, 2:153).
 
Nefsinin hiçbir sözünü kabul etme. Zira o, mutlaka şerre meyleder. Onun senden yapılmasını isteyeceği şey, mutlaka şerdir. Eğer isteğine cevap verecek olursan, cevabın mutlaka menfi olsun. Nefse muhalefet etmek, onun düzelmesine vesile olacak bir harekettir.
 
Nefs ile Hak, bir arada bulunmaz. Dünya ile ahiret bir arada bulunmaz. Kim ki nefsi ile birlikte ise o, Cenab-ı Hak'la beraberliği kaçırmıştır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Ey Oğul eseri) H: Akın Aydın