‘Ey evlat! Sebepler senin yolunu kesti’

Ey evlat! Adet seni bağladı. Kısmet seni kaydı altına aldı. Sebepler yolunu kesti. Sebebi yaratanı unuttun. O’na tevekkülü beceremedin. Sana ilk vazife: Amellerini tazele.

<‘Ey evlat! Sebepler senin yolunu kesti’

"Ey evlat! Adet seni bağladı. Kısmet seni kaydı altına aldı. Sebepler yolunu kesti. Sebebi yaratanı unuttun. O'na tevekkülü beceremedin. Sana ilk vazife: Amellerini tazele...
 
Bütün işlere yeniden ve baştan başla. İhlâs sahibi ol; gözünde ve gönlünde Hak varlığından başkası olmasın. Kulluk Allah için olur. Kula kulluk edilmez. Karşına çıkana şu ayeti oku: "Cin tayfasını ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye, yarattım." (Zariyat, 56)
 
İnsanlar ve bu gözle görünmeyen, gizli ve şuurlu yaratıklar olan cinler, oyuncak için yaratılmış değildir. Onların yaratılışında binlerce gizli mana saklıdır.
 
Allah, boş iş etmez. Yemek, içmek, bunları yaşatır; ama niçin yaşarlar? Oynasınlar ve zıplasınlar, diye mi? Yatsınlar, uyusunlar, eğlensinler diye mi? Gaye, yalnız bu mudur?
 
Ey gafiller! Uyanınız; hele bir gözünüzü yumun, hayalin biraz ötesine geçin. Yaratılışınızdaki hikmeti, hemen sezeceksiniz...
 
Kalbinizi yürümeye alıştırın. O bir adım giderse ikinci adımı yürütmeye koyulun. O yürümeye başlarsa elinden çabuk tutarlar. Yeter ki, Şahın yolunu bile... O'na doğru yürüye...
 
Kalp bir adım atsa, O Şah beş adım atar. Belki daha da fazla... O sevdiklerine kavuşmayı en çok sevendir.
 
Kulun sevgisi, Hak sevgisi önünde nasıl varlık iddiasında bulunur? Yokluğunu sezdiği halde, severim, sözünü nasıl söyleyebilir? Sevgiyi Allah, kulun kalbine atar. Kul, o miktarda Allah'ı sevebilir; artığı olamaz. Allah, "Dilediğine rızkı sayısız verir, hesap etmez." (Bakara, 212)
 
O'nun kulları, O'na vekildir; halifedir. Halife, ustasının emri dışında değildir. Arzu Şahındır. Şah bir emir buyurursa halife yapar; halife bir dilek dilerse hemen yerine gelir. Bu söz, şeydir, şeydir, diyorum, anla. Dile bu kadar geliyor. Mana âlemini tasvir, bu kadar olur. İşte bunlara çalışalım.
 
Bu hal ki tamam oldu; yolculuk da tamam oldu. Dünya nedir, âhiret nedir, siva (Hakk'ın zatından başkası) var mı, yoksa yok mu? Bunlar, işte anlattığım yolculuk sonunda bilinir.
 
Şifa bu yolda olur. Yakınlık buradan başlar. Mülk burada, ün, saltanat bu ufukta... Beylik yine bu yolda. Köşkünü buraya kuranın zerresi kocaman dağ olur. Damlası ummana döner. Yıldızı ay kadar parlar. Ayı, yılı aşar. Azı çok, yokluğu varlık olur. Bitmişini sonsuzluklar kucaklar. Hareketi, sanki kâinatı yerinden oynatıyor sanılır. Selvi dalları gibi yücelere çıkar, Arş onu kucaklar.
 
Kökü zemin derinliğinde saklıdır. Dalları, dünya ve âhirete, serin ferahlık verir. Bu dallar, ilim ve hikmettir. Bunlara sahip olan başka ne ister ki? Dünya, önünde yüzük taşı kadar küçülür. Dünya, onu bağlayamaz. Âhiret ona sınır çizemez. Sultanlar ona ferman okuyamaz. Mülk onu avutamaz. Perdeciler ondan nesne saklayamaz. Ona tek el uzanamaz. Üzüntü ondan uzak olur...
 
İşte bu yol buraya varır; yolculuk biter. Kul, salâhını böyle bulur. Ve yine kullara döner. Bir kurtarıcı olarak ellerinden tutar, dünya denizinden çeker, çıkarır. Tabii nasibi olanı, Hakk'a uyanı...
 
Allah'ın hayır dileğine eren bu büyük insan, esirgeyen olur; kulların delili, saklayıcısı, terbiyecisi, yöneticisi olur.
 
Kalbinde saklı duran dilleri bu zat çözer. Onun nuru, sağında solunda ışık tutar. İşte, Allah'ın hayır dilediği kimseler bu zatı bulurlar. Hayır dilemedikleri de onu göremez, kör olurlar. Bulamazlar; kaybolurlar. Bunlar tek olur.
 
Onlar halk arasına girerken, sahipleri Hak'tır. Halkın zararı onlara dokunmaz. Her bakımdan selâmet içinde olurlar. Halkın yararı ne ise onu başarırlar. Hakk'ın yardımı onlara her güç işi kolay eder. Allah'ın yardımı ile kulları doğru yola çağırırlar.
 
Allah'ın salih kulları, çeşitli olur. Her birinin birkaç ismi bulunur. Bazan tümüne bir isim verilir. Onlara zahid de denebilir. Dünyayı kalbine koymadan kulluğa devam eden zahid olur, Zahidlik kolay olmaz, Allah'ın kolay ettiğine kolay olur.
 
Zahid vardır, âhirete düşkündür. Tek arzusu, cennete girmektir. Bütün emeli budur.
 
Zahid vardır, dünya gözünde yoktur. Âhireti de kabul etmez. Onları yaratana koşar. Asıl zahid budur. İyiliğe örnek olmak için böyle gerek." (Abdülkadir Geylani Hazretleri, Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın