Allah korkusu.....

Aziz ve Celil olan Hak, korkulmaya ve kendisinden bir şey beklenmeye lâyıktır. O'nun cenneti ve cehennemi olmasa dahi, çekinmeye değer

<Allah korkusu.....

Aziz ve Celil olan Hak, korkulmaya ve kendisinden bir şey beklenmeye lâyıktır. O'nun cenneti ve cehennemi olmasa dahi, çekinmeye değer.

O'na itaat ediniz; bu itaati O'nun varlığı için yapınız. O'ndan gelen iyilik ve ceza sizi artık düşündürmesin. O'nun yolunda itaat, emrini tutmak, yasaklarından kaçmak ve gelen kader işlerine karşı sabırlı olmaktır.

O'na dönünüz. O'nun önünde boynunuzu eğiniz ve ağlayınız. Yaşlar hem gözünüzden hem de kalbinizden aksın. Ağlamak ibadettir; Hakk'a karşı tevazu göstermenin şiddet hâlidir.

Tevbe ve iyi niyet üzere ölen kurtulur. Temiz iş tutana Hak'tan fayda gelir. O, mazlumların mükâfatını verir. Bu âlemden göçtükten sonra herkes O'nun önünde durur.

Rahmet ve şefkat gösterisi kimseye düşmez. O, kullara acır ve merhamet eder. Dünya ve âhirette O'nun sevgisi sana yeter. Bu sebeple Hak sevgisini en önemli şey olarak tut.

Sana en çok lâzım olan odur. Bütün yaratılmıştan daha ileridir, Herkes seni kendisine çağırır. Aziz ve Celil olan Hak ise seni, sana çağırır.

Ey cemaat! Nefisleriniz ilâhlık iddiasında; bundan haberiniz yok. O, bu kötü hâlini her zaman göstermektedir. Hakikat karşısında zor kullanmakta, Hakk'a kafa tutmakta ve ayrıca O'nun istediğini de istememekte...

Dergâhtan kovulan şeytanı nefis sevmekte; halbuki Mevlâ onu sevmez. Nefis kadere uymuyor ve sabır, yolunu tutmuyor, daima niza çıkarıyor. O'nun yanında Hakk'a teslime dair alâmet yoktur. İslâm'ın sadece ismi ile yetiniyor; bu ona hiçbir zaman için fayda sağlayamaz ve menfaat getiremez.

Ey evlat! Korku üzere ol. Emin olma. Bu hâlin Rabbine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol. Niyetini O'na yönelt. Emniyet hâli önüne serilinceye kadar çekin; bu olursa emin olabilirsin. Hak katında emniyet bulursan bol hayır görürsün. Oradan gelen emniyet hâli devamlıdır. O verdiği şeyi geri almaz. Aziz olan Hak kulunu sevince kendine yaklaştırır.

Kul, Mevlâsından korktuğu müddetçe kötülükleri gider; kalbi ve sırrı sakin olur. Bu hâli kimse sezemez. Hakk'la arasında olur.

Cahil adam, Hakk'tan dönmektesin ve O'nu kalbin ötesine atmaktasın; yaratılmışla uğraşmaktasın. Allah yolcularının meşgalesi Hakk'tır...

O'na hizmet ederler, bu sayede kalpleri yakınlık bulur ve irfan sahibi olurlar. Onlardan her biri marifet sahibi olunca, nefsini ve şeytanî duyguları yenince; halktan ve dünyadan kurtulunca Hak yakınlığı perdesi açılır. Bu hâlden sonra Mevlâsı ona başka işler yaptırır. Ona şöyle bir hitap gelir:

- Geriye dön. Halkın hizmeti ile ol ve onları bize çağır. Bizi isteyen ve arayanlara hizmet et.

Siz tecrübesiz insanlarsınız. Allah yolcuları sizin önderinizdir. Onlar kurtarır.

Eşinizi razı etmekte ve Mevlâ'nızı darıltmaktasınız. Halkın çoğu, eşinin ve çocuklarının rızasını Mevlâ'dan öne almaktadır.

Ben, senin bütün hareket ve duruşunu, bütün gayretini nefsin için görmekteyim; yalnız eşin ve çocuğun için çalıştığını sezmekteyim. Sende, Hakk'tan yana hiçbir haber yok.

Yazık sana; tam olgun erlerden sayılmıyorsun. Kâmil olan kişi, yalnız Hak için iş yapar. Kalp gözlerin görmez olmuş. İç alemindeki temizlik bozulmuş. Rabbinden perdelenmişsin, ama bunlardan haberin yok.

Yediğin ekmek içerisinde cam kırıkları vardır; sen, onu yemektesin ve durumu bilmemektesin.

Çünkü ona karşı iştahın ve arzun çok fazla. Hırsın da sınırsız... Az sonra miden parçalanacak ve öleceksin.

Bütün belâ Mevlândan uzak olduğu için geliyor; eğer halkı sevmediğini ve Hakk'ı sevdiğini söylemekte gerçekçi olsaydın böyle olmazdın." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın